23 Ekim 2012 Salı

HAYATI İLLET EDECEKSİN

İnadına inadına hayata asılınca hayatın acayip sıkıyorsun canını. O senin canını okumaya çalışırken sen dalganı geçince hayatla, eli kolu bağlanıyor hayatın. Bok gibi kalıyor. Ya hayatını bok edersin hayatın getirdiklerini hayatının tamamı zannedip ya da hayatın vurursun kıçına tekmeyi canın nasıl isterse. Amma önce çalkalanacaksın şöyle bir. Çalkalayacaksın da.

Amma önce batacaksın iyice bir boka. Sıkı hem de. Ki,
İyice bir anla diye. Hayatı.

Hayat çok matraktır.
Çekildikçe sen geriye, gelir üstüne üstüne. Bas gaza üstüne üstüne bu seferde kaçacak delik arar. Manyaktır hayat. Kıvırtırda kıvırtır ha bire.

Feci korkaktır hayat,
Ki,

Sende korkaksan korkak hayatı çok cesur sanırsın hem de.
Hele bir git üstüne,

Ne cesareti kalır hayatın ne afrası ne tafrası.
Ne de façası.

İşi gırgıra dökeceksin. Hem de tam da boka iyice battığında. Çalkalayacaksın iyice. Acayip illet oluyor o zaman hayat. Ha bir de sululuk yapacaksın ha bire.
O ciddileştikçe sen vereceksin mavrayı alttan.

O asacak suratını,
Sen salacaksın dalganı. Ha göze alacaksın amma fırçaları bak. Parlatmaları falan. Ha bok atanında çok olacak amma. Olacak o kadar artık.

Hiç ciddi değildir hayat.
Ciddi olan bizleriz.

Hayat sulu mulu gevrek kıtır çıtır bir şey. Başı kıçı oynayan başı kıçı belli olmayan tam bir dansöz hayat.
Latin değildir hayat.

Arabeskten hallice tam oryantal. Her yeri ayrı oynayan.
Sen memelere dalarsın kalçaları çalkalar kaçırırsın o an. Sen gerdana dalarsın göbeği titretir ıskalarsın. Oynaktır hayat. Her yerini aynı anda ayrı oynatan.

Şakkada şukkada hem de.
Şakırda şukur hem de. Kıçı başı oynamayan oynamasın diye geberircesine çabalayan bizleriz esas. Meziyetmiş gibi sanki. Kalıp meselesi.

Kalıbının adamı olmanın önemiyle yıkanmış beyinler,
Kalıba sığmayan adamları reddederken,

Kalıp biçerler birilerine,
Kendi kalıpsızlıklarına şekil vermek için.

Kalıbına sığmamakla kalıpsızlığı karıştırarak bir birine hem de.
Kalıbına sığmıyorsan işin zordur hayat dar gelir hayatı dar ederler sana, geçinmemek için seninle. Geçimsiz olmaksa iyidir. Geçinmekse zor.

Kalıbının adamı değilsen senin için hayat kolaydır seninle yaşayanlarınsa zor. Çizdiğin zigzaglardan başı döner insanların. Senin başın dönmezken.  Adamı dedik,
Peki,

Kalıbının kadını var mıdır acaba?
Kalıpsızı var, kalıbına sığmayanda amma kalıbının kadını var mıdır?

Yani kıçı başı bellisinden.
Kıçı başı oynamayan yani. Hayat gibi değil yani. Ciddi. Hiçbir yeri oynamayan kadın var mıdır acaba? Vardır. Olmaz mı. Olurda tespiti kolay değildir hemen.

Erkek yoktur sanki.
Erkekler hayata çok benzerler. İllaki oynar bir yerleri. Tespiti de kolaydır sanki. İllaki bir yeri oynayan erkekler illaki birkaç bir yerleri birden oynayan kadınlara daha mı düşkün olurlar sanki?

İllaki birkaç yeri oynayan kadınları kalıplarının adamları da pek beğenmezler sanki.
Her yerleri ayrı oynayan erkeklerle kadınlarsa pek bir sever beğenirler birbirlerini.

Hayat gibi yani.
Kalıba sığmayanlar yani.

İnadına hayatı illet edenler yani.
Kalıpsız olup kalıbı varmış gibi yaşayanlarınsa çok zor olur hayatları.

Kandırırlar ha bire kendilerini,
Özenerek,

Kalıbına sığmayanlara. Ki, sığılmayan kalıp varsa zaten kalıplıdır başında o adam aşmadan taşmadan evvel kalıbından.
Duruma göre kalıp olur mu?

Olur.
Kaypak kalıpsızlık hali. Yaşamda ki en güzel örneği siyasetçilerin büyük bir kısmı mesela. Sahte aşıklar. Bu da güzel örnek mesela.

Arlarıyla  niyetlerinin hiç mi hiç bir türlü yüz yüze gelemedikleri insanlar yani.
Arsızlar yani.

Ki,
Ne tuhaftır ki,

Hayat arsızdır da zaten. Yüzsüzde. Bu yüzden oynar kıçı başı hayatın. Ritme girmez giremez bir türlü. Sen hayatın ritimsizliğinde ritim vurmak istersin vurmaya çalışırsın ha bire amma,
Kalıbının adamıysan eğer.

Ki,
Hayat kalıbına sığmayanlara daha çok güler ne tuhaf. Daha çok gösterir o oynak yüzünü. Sense sığmadıkça kalıbına dalaştıkça hayatla,

Hayat daha da sever seni.
Öyledir.

Aynısı gibiler sıkar hayatı. Değişkendir hayat. Dedik ya yüzsüzde arsızda. Farka koşar hayat hep.
Farkın heyecanına farkın serseriliğine.

Ki,
Acaba bu yüzden mi kalıbı olan kadınlar serserilere daha yatkın daha tutkun olurlar erkeklerden yana?

Farkın heyecanı,
Tahrik mi eder kadınlıklarını acaba?

Hayat buldukları için, hayatı yaşadıkları için mi acaba?
Kalıbının adamları bekar. Dostları çok kadından yana. Amma sevgili cephesinde zayıf elleri.

Kalıbının kadınları da bekar sanki. Hem kalıplı adamları istiyorlar yaşamlarında hem de bulunca sanki fırtıyorlar yeknesak hayatın ip uçlarıyla karşılaşınca.
Kalıbı olan adamlarda kalıplı kadınlar peşinde gözüküyorsalar da,

Gözlerde kıçı başı oynayanlarda.
Ki,

En çok hayat dalgasını geçiyor bu hallere bakıp.
Kimin ne olduğu,

Ne olmak istediğiyle de ilgilenmez hiç hayat. Hayat ha bir akar. Oradan buradan şuradan nerede bulursa deliği nereden bulursa fırsatı oradan illaki akar.
Kendi yatağına sığmaz taşar bazen sel olur alır götürür süpürür ne var ne yoksa,

Bazen,
Kuruyuverir yatağında susuzluğa terk eder.

İnsanoğlu gibi.
Kalıplılar kalıpsızlar kalıbına sığmayanlar hep bir arada çağıldaya çağıldaya akar giderler hayatın içinde.

Hayatta,
Onların içinde.

İç içe.
Düzgünü diki eğrisi yavşağı hep bir arada. Çarpışarak çarparak çarpılarak. Derken,

Arada,
İşte en önemli nokta hayatın bizlere hediyesi,

Biri birileri takılırlar sele kuraklığa rağmen uzanmış kollarına ellerine.
Kendin gibilerdir onlar.

Takılınca tutacaksın o elleri. Kendin gibilerin ellerini. O ellerde tutacaklar senin ellerini. Bırakmayacaksın hiç. Eğriyse eğri bileceksin doğruysa doğru.
Her birimizin bir yerleri eğri bir yerleri doğru. Kim ki dosdoğru? Kimse. Hep bir yamukluk var illaki bir kıyıda köşede. Doğrulukta  var görünen vitrinlerde. Vitrinlerse yanıltır bizleri. Doğruluğu eğriliği içlerde bir yerlerde. Zaman yani. Sabır yani. Karşılıklı kıvırtmak lazım önce ha bire yani.

Her birimiz dansöz.
Her birimiz oryantal.

Hayat gibi yani.
Nerede nasıl kıvırtacağımızda bizim keyfiliklerimizde. Hayat gibi yani. Ne zamanı belli ne saati.

Kıvırtmalarımızla kıvırtmasan da kıvırtsalar da tutacaksın sana takılanları. Seninde takıldıklarını. Kendin gibiyse eğer. Çok insan vardır kendin gibisi azdır. Buldun mu yapışacaksın.
Yok öyle melek insan modeli.

Yok öyle tepeden tırnağa doğru ve dürüst insan modeli.
Hayata aykırı zaten. Hayat ne melek ne doğru ne de dürüst. Hayat bildiği gibi akan bildiği gibi sürükleyen bildiği gibi engellere takılan,

Bazen üstünden atlayan,
Bazen yanından geçen bazen gölleşip güçlenip setleri deviren bildiğimiz hayat. Bizler gibi yani.

Hayatı seviyorsan insanı da seversin. İnsanı sevmiyorsan hayatı hiç sevmiyorsun demektir.
Ucundan kıyısından sevilmez insan.

Hayatta.
Ya seversin ya sevmezsin. De ki,

Sevdin,
De ki,

Sevdi,
Tut hemen. Tutun hemen. Şekle şemale takılma. Beklentilerle belirleme sınırları. Hayattan da bir şey bekleme. Takılma hayatın şekline şemaline. Ko kıçına hayatın sen dön bak kendi keyfine.

Ne dostluklar gördük sevişilen, ne sevgililer gördük sevişilmeyen. Ne insanlar gördük içimize  sokulası sarılmadan. Ne sarılmalar gördük içimize sinmeyen.
Bir tane sevgi vardır,

Kalıplısı kalıpsızı kalıbına sığmayanı eğrisi doğrusu yavşağı ciddisi gönlüne takılan. Gönlüne düşen. Takılma gerisine. Takılma hayata.
Takma hayatı,

Takma yaşananları. Yaşattıklarını. Kıvırtmaya devam et sen. Bir o yandan bir bu yandan. Bir alttan bir üstten.
Seni seven dansözken sevsin.

Sen ki zaten sende dansözsün sen.
Hayat gibi yani.

Yaşanmamışı yaşa. Yaşanmamışla yaşamayı öğren. Hayatı yani. Öğrendikçe kıvırtırsın dansöz olursun hayata katılırsın hayat bulur hayat olursun hem de çok gönülden.
Sadece,

Hayatı sev,
Gerisini boş ver.

Bir o kıvırtsın bir sen.
Bir de sevdiklerini,

Sev yeter.
Bırak salla gerisini çalkala yavrum çalkala.

Bir alttan bir üstten.
Başka türlü hayat burnunu ha bire boka sokar,

Sen titremeyip,
Titretmeyip,

Kendine gelmezsen.
Karman çorman bir oradan bir buradan ne başı belli ne kıçı,

Ne ne demek istedim sen ne anladın,
Ne bildin ne öğrendin şimdi,

Hiç mi hiç belli değilken,
Hiçe,

Gelince,
Geldiysek eğer,

Koskoca bir,
Hiçtir hayat,

Ele avuca sığmayıp,
Kalıba girmeyen.

Ki,
Hiçlere manayı da,

İnsandır,
Biçen.

Hiç yorum yok: