16 Ekim 2012 Salı

PATRON BİZİZ

Patrona inanan çok, çok amma dinlerine dine inananlarsa gittikçe azalıyor. Yeni bir dine ihtiyaç var mı? Bir dine ihtiyaç var mı esas? Yoksa patronla insanlar kendi aralarında bildikleri gibi mi halletmek istiyorlar artık kendilerine göre doğrularının eğrilerinin hesap kitap işlerini?

Musa İsa Muhammed patronla hiç toplantı yapıyorlar mı acaba arada sırada?
Durum değerlendirmesi mesela.

Nereden geldik neredeyiz nereye gidiyoruz diye.
Pazar araştırmaları yapılıyor mu mesela. Güncelleştiriliyor mu gelişmeler dine inanç ibadetler yönünde.

Halktan insanlarla konuşuluyor din adamlarından görüşler  alınıyor mu acaba?
-         Pazar sabahları kiliseye gidip dua işini tekrar değerlendirmek lazım patron. Kalkmıyorlar insanlar artık sabahın köründe. Bir pazarımız var uyuyacağız diye tutturuyorlar. Pazar sabahı yerine bir başka gün saate mi alsak bu ayin işini?

-         Cuma akşamları sinagoglar bomboş. Ne gelen var ne giden. Hele maç varsa. Ki, genelde yemeğe çıkıyor insanlar zaten Cuma akşamları patron. Başka bir geceye mi alsak acaba?

-         Cuma namazı işleri çok etkiliyor. Hele Hıristiyanlarla ortak çalışmalar yoğunlaştığından beri. Ki, zaten Cuma günü trafik felaket oluyor patron. Acaba cumartesiye mi alsak Cuma namazını? Ne diyorsun, diye mesela.

-         Hamursuz da zorlanıyoruz patron. Hamur işine çok düştü insanlar patron. Hamursuza biraz hamur katsak rağbet görecek gibi yeniden.

-         Kurban bayramında hiçbir hayvanı kesmek istemeyenlerin sayıları gittikçe artıyor patron. Bir hayvanı eziyetlerle keseceklerine hazır zaten kesilmişlerin etlerini mi dağıtsa insanlar?

-         Kristmıs güncelliğini iyice yitirmeye başladı patron. Ekonomik kriz feci vurdu. Kimse onlarla hediye almak istemiyor artık. Hindilerde biliyorsun hormonlular  zaten. Organik sabah kahvaltısına mı dönüştürsek hediyesiz falan acaba? Hem doğaya katkımız olur.

Falan filan diye günün şartlarına uygun revizyon çalışmaları yapılıyor mu acaba?

Ki,

De ki değişiklik üstünde karar verildi nasıl iletilecek milyarlarca insana? O da aşılması gereken bir sorun olur o gün.

Kutsal kitap ek 1 diye mi? Veya 144. Sayfa yeniden düzenlendi yetkililerin dikkatine diye mi? Apdeyt ettik şeyleri falan diye.

Günde 5 vakit namaz fosladı. Kılan kılıyor da, nereye kadar yani. Yaşlıların beden egzersizi kıvamına dönüştü.

Şu gün bugün elektriğe el sürmeme işi de. Ya mümkün değil iş güç tv telefon o bu şu.

Katoliklerin Katoliklikleri zaten tartışılır halde. Katoliklerin içinde ateistler gibi yaşayanlar gittikçe çoğalıyorlar.

Son yaşayan yobazlarda her canlı gibi tadınca ölümü bir gün,

Yeni yobazlar eskilerin tırnakları bile olamayacaklar o kesin. Mesela geçenlerde bizim ülkenin spora gence bakanı dedi ki,

Kız erkek ayırıyoruz gençlik kamplarını, katılım daha da çok olacak bu sayede dedi.

Yani,

Haremlik selamlık gençlik kampları düzenliyorlarmış.

Sen istediğin kadar düzenle hemşerim.

O kız o erkek kızsız erkeksiz kampa gitmez kolay kolay artık. Tadını almış karşı cinse bir insana sevginin aşkın sevişmenin. Giden ya aile baskısıyla gider ya da mahalle. Ki,

Gelince özgürlüklerinin  baş edilemez isyankar  yaşlarına o kız o erkek zaten çeker isyan bayrağını tak diye.

Ayy çok sıkıcı amma katiyen gitmem o kampa diye.

Mesela,

Kaç kişi acaba namaz kılarken önündekinin ayak kokulu çorabına bir karış uzaklıkta secde etmek istiyor hala? Ne alakası var ibadetle kokulu çoraba tahammülün.

Mesela kaç çift Katolik kilisesinin boşanmaya onay vermediğini bile bile gider de Katolik olur, Katolik kilisesinde evlenir? Yetmez Katolik inançlara sadık yaşar evliliğinde üstüne üstlük bir de. Mesela,

Peygamberlerin mucizelerine kaç genç inanıyor artık bu devirde ve inanan inanmayanların oranları nelerdir?

Soran araştıran var mı?

Elinde asa denizi yaracaksın bir dokunuşla mesela.

Kırk gün aç susuz kalacaksın ölmeden. Eve servis yok hem de.

Bakireden doğum.

Bir dokunuşla gözü görmeye başlayan körler. Geçtim mucizeleri,

Altın tahtta oturup açlara yardım edin diye vaaz veren din adamlarının samimiyetlerine kaç genç inanıyor acaba?

Diye saymaya başlayınca, bu gezegenin gençlerini ne kadar ikna ediyor acaba binlerle yıl evveli olup bittiği iddia edilenlerle bugün dayatılanlar,

O dinin mensubu olsunlar diye? O dine bağlı kalmaya devam etsinler diye?

Mesela,

Neden dinler tartışılmaz hiç? Din adamları tarafından. Yeni düzenlemeler getirilmez? Halkın görüşü alınarak. Neden kutsal kitapların yazdıkları tartışılmaz? Amma anlamadan ilmine vakıf olmadan başka bir lisanda dinlenir amma. Dualar edilir anlamadan başka bir lisanda. Ezbere kuvvet. Ağlanır hatta. Ki, acıklıda ondan mı? Yoksa huşudan mı? Meçhulken hem de.

Dünyada ki yaşam her bir gün ister tasarım ister teknoloji ister fonksiyonlar ister beklentiler ister arzu edilenlerin peşine düşüp yenilerken kendini yeniden,

Neden dinler yenilenmez yenilenemez mesela?

Ha din bir bütündür yenilenemez demek mümkün.

İyi o zaman,

Dön başa patron kurmaylarıyla bu konuya eğilip bu konu üstünde çalışıyor mu acaba bakıp bu gün ki gelişmelere? Yoksa saldım çayıra mevlam, yani kendi oluyor mevlam haliyle,

Hani kendi artık yetişebildiği kadar mı kayırıyor iddia göre ona ait kendi kullarını?

Bilinmezler sonsuz işin içine akıl girerse. Hele bu çağın akılları. Ki dinler inançlarla yürütüyorlar sistemi.

İnanacaksın.

Fazlacana kurcalamayacaksın.

Öyle. Paket program. Ya hep ya hiç. De,

Öyle değil artık kazın ayağı sanki. Kurcalıyor insanlar sağını solunu dinlerin ibadetlerin. Kendilerine göre yaşadıkları toplumun hayat şartlarına göre uyarlamalar var. Şekiller muhafaza edilmeye çalışılırken, esniyor da esnetiliyor da kurallar.

Boşanan Katolik çiftler çok. Hamursuzda hamutuyla götürülen de hamurları. Başı türbanlı etek bileklere kadar amma kalçaları sarıp sarmalıyor kumaş sıkıca.  Kırıtıyor seksice hem de.

Bakirelik ilk erkek esas deniyor amma kırıştıran kırıştırana orada burada amma yaz günü pardesüler içinde.

Zaten aşırı yobazları koy bir yana, revizyon tabandan başlamış almış başını gidiyor çoktan.

Patron her şeyi gören her şeyi bilense farkında değil mi yani olan biteni?

Bal gibi farkında o zaman.

Ya su akar yolunu bulur diye düşünüyor ya da yeni bir temsilci için ön hazırlıkları yapıyordur.

Akılla inançların bu denli karşıt iki noktada toplaşıyor olmasına ya izin verecek ya da kendi ortak yeni bir yol bulacak.

Müdahale etmezse ileri görüşlülükte hata yaptı vizyonda aksama var demektir. Çünkü sistem çöküyor. Boşuna inat.

Müdahale ederse inanırlığını tazeler mi yeniden acaba? Yoksa ne bu yahu, iki de bir değiştiriyor onu bunu mu der insanlar.

Şimdi,

İster katıl bu görüşlere ister karşı çık. Karşı çıkıyorsan bu nevi görüşlere körü körüne şekillerin peşinden koştuğunu teyit etmiş olursun.

Yani akıldan adım adım uzaklaştığını da. Keyfin bilir. Keyif senin.

Yok katılıyorsan,

Yani  bu nevi görüşleri paylaşıyorum  amma diğer yönde patron vardır diyenler arasında da yer alıyorsun demektir ki,

Patrona inanıyorsun amma dinleri pek de önemsemiyorsun da demektir bu durumda.

Yani,

Şekilleri ben belirlerim diyorsun bir anlamda.

Tüm devletler kurulduktan kısa bir süre sonra farklı sektörlere devlet kasasından yatırım yaparlar.

Ki,

Girişimci tüccarlar sermaye sahipleri o sektörleri tanısınlar heveslensinler kendileri de o sektörlere  kendi kasalarından yatırım yapsınlar diye.

Bir çok banka, farklı konularda üretim yapan fabrikalar, turizm, madencilik, tarım gibi bir çok sektörün o devlet içinde ekonomik çapının büyütülmesinin o gün ki formülleriydi bu sistem.

Yani tanıt, doğruları göster öğret heveslendir sonra bırak kendileri yapsın etsinler doğruları daha da geliştirerek.

Sonrada topla vergileri. Kazan.

Kazan kazan sistemi.

Sonra çak devletin demode olmuş devlet kuruluşlarını, sat ki karlı vergi getiren modern kurumlara dönüştürsünler yeni yatırımcılar. Yükü alsınlar üstünden. Hem de kazanç sağlasınlar daha da devletin gelir sistemine.

Patronda  patronluğun ne olduğunu göstermek öğretmek için mi önce kendisi girişti bu işlere acaba?

Özensinler insanlar heveslenip kendileri de patron olmak istesinler mi diye?

Evrende bizim gezegende yeni bir kurummuş sonuç itibariyle zamanında.

Bu varsayım doğruysa,

Sonuçlarını almaya başladı demektir patron ektiklerinin. Çünkü bir çok insan kendi doğrularını kendi eğrilerini kendi aklı ve vicdanından geçirerek tartarak yaşar oldu artık. Şekillere kulak asmadan.

Yani,

Her bir kişi patron olmaya başladı. Başarılı olup çoktan patron olmuşlarda var bu arada. Kendilerine ait doğrular düşünceler hiçbir kutsal kitapta yer almamasına rağmen binleri milyonları etkilemiş etkilemeye de devam eden.

Hiç biri temsilci değil. En azında öyle delege etmedi patron.

Her biri birer insan. Bildiğimiz insan. Amma düşünce ve duygularda yani özünde ruhunda kendini çok geliştirmiş insan.

Yani,

Kılavuz bir anlamda.

Ki,

Temsilciler ve de temsilciler üstünden indirilmiş kitapların fonksiyonlarından hiçbir farkları da yok bir anlamda.

Amerika’yı yeniden keşfetmek için boşuna vakit enerji kaybetme al sana hazırı kıvamında ettikleri laflar. Yaşadıkları hayatlar.

Aynen,

Kutsal kitaplar gibi. Aynen o günün temsilcileri gibi.

Ki,

Hızla öğrenen hızla gelişen insanoğlu ne zaman ki aklının duygularının en önemlisi ruhuyla tanışmaya başlayıp ruhunun gücünü keşfetti,

Artık her biri de nereden istiyorsa orada ki petekten gidip alıyor kendine gerekli balı. Aklı ruhu gönlü nasıl isterse.

Bazı insanlar kendi ballarını üretiyorlar farklı çiçeklerden farklı ağaçlardan bitkilerden kendilerine göre doğrularla,

Kimileride bu farklılıklar arasından tercihlerini yapıyorlar bala ihtiyaç duydukça. Kendilerine göre doğrularla.

Aynen,

Binlerce yıl evvel olduğu gibi. Amma çok büyük bir fark var. O farksa bugün kimse kimseye dayatamıyor o balı alacaksın bu petekten ayrılamazsın diye, tehdit yok yani.

Var olan tehditlere kurban gidenlerde illaki çatırdatıyorlar ibadetlerle inançlarla geleneklerle gelen şekilleri kuralları. Veya inatlarıyla ölüp gidiyorlar bir gün bir yerlerde.

Yani,

Akıl gönül ruh arzuları  ve hedeflerine uygun tercihlerine göre yaşamaya çabalıyorlar insanlar. Kendi bildikleri gibi. Kendi tercihleri doğrularla. Yani kendi patronluklarıyla.

Patron hata yaptı,

Demiştik zamanında.

Acaba,

Patron hata yapmadı da , patron patronluğu göstermek öğretmek için kılavuz mu oldu biz insanlara sadece?

Yol gösterici mi oldu insanlara  tek amacıysa sadece nasıl patron olunur diye?

Öyleyse,

Muazzam bir yapısı muazzam bir gelişmişliği var bizim patronun.

Hiçbir patron ihtisas sahibi olduğu ve de patronluğa oturduğu koltuğa rakip başka patronların doğmasına izin vermez.

Rekabete girip kaybeden olma ihtimalini ortadan ta en baştan kaldırmak için.

Bizim patronsa,

İyi olan kazansın demiyor. Kazanç kendine çünkü. Bizim patron,  iyi olan patron olsun, ne kadar çok patron olursa o denli alırlar yükü benim omuzlarımdan diye,

Nesi var nesi yoksa bildikleriyle her şeyi paylaştıysa insanlarla zamanında bile bile hesabını kitabını vizyonuyla bugünlere ve geleceğe göre yaparak kurgulayarak,

Yeter ki patronlar çoğalsın,

Diye,

Vaay bee, o zaman bizim patron en büyük patron diye tezahürat yapmak şart oldu bak. Hem de gönülden. Ki, en büyük verilerden biri,

İnsana değil de,

Yani aklı olana aklıyla kendi yaşamını idame ettirene idame ettirme şansı olana değil de,

Hayvanlara ve tüm bitkilere bu denli sahip çıkmak,

Yani,

Aklını aklıyla yaşamını idame ettirmekte zorlanan ve de bu nedenle ölme acı çekme ihtimali olan diğer canlılara bu denli sahip çıkıyorsa,

İnsanlar yerine,

Bir üst akla bir üst gönle ruha sahip bir kısım insanlar artık, ve de bir anlamda,

Bir alt aklın hamisiyim diyorsa yani, patronluğa soyundun,

Patron oldun çıktın demektir çoktan.

Her iş kolunda olduğu gibi patron insanlarında içlerinde başarılı olanlar yürüyüp gidecekler yaşamları içinde. Kendi yaşamlarının başarılı birer patronu olarak. O başarıyı da patronluklarını da bizim büyük patron gibi sonsuz kere sonsuz paylaşarak her yönde her şey de herkesle.

Başarısız olanlarsa yok olacaklar bir gün.

Belki de binlerle yıl sonra o gün yaşamını sürdüren insan soyunun o gün ki temsilcilerinin her biri,

Gerçek,

Birer patron olacaklar.

Her şeyleriyle.

Ki,

Bu varsayım doğruysa o gün bizim patronun keyfine diyecek kalmaz artık bak.

Amma,

Gevrek gevrek sırıtır kim bilir. Bana da göz kırpar bilmiş bilmiş.
 
Der ki,

Erken davranıp acaba çok mu erkenden dillendirdin boş yere,

Patron hata yaptı,

Diye. Ey o günlerin henüz tam gelişmemiş insanı gibisinden.

Hatta der ki bir de,

Akılsa al sana akıl da der belki.

Alırım bende bu aklı. Hemen dönerim lafımdan. Anında.

Döndükçe geliştiğimi iyi bildiğim için. Aklımın her bir doğruda beni daha da doğruya doğru döndürmesine izin verdiğim için hep.

Döndükçe patron olurum ben de.

Ki,

Bir noktada atlamadım bak o zamanda bu zamanda.

Hep dedim hep diyeceğim,

Patron biziz diye.

De,

Yaşamının patronu olduğunu önce idrak edip sonra yaşamının patronu gibi yaşamak yaşaya bilmek kısmında ki tüm imtihanlardan,

Tek tek geçmeyi becerebilmişsen eğer ki önce.

Dönmeye devam.

Döneğim ben.

Hep,

Döneceğim de.

Patronla sohbet ede ede,

Tam,

Kıvamında,

Tam patron olana dek.

Yaşamım boyu yaşamımda.

Ki, tam patron olabilirsek bir gün ve olduğumuzda nereye döneceğiz acaba o gün?

Döneklerle hep beraber el ele.

Döne döne,

Başa dönmeyeceğiz kesin amma…Döneğiz dedik amma,

Fırıldak değiliz biz.

Bizimkisi döndükçe uzayan, uzadıkça daha da uzayan,

Bir yol.

Döndükçe düze çıkaran,

Bir yol.

Hiç yorum yok: