17 Ekim 2012 Çarşamba

AL SANA MESAJ

Sinan Çetin son filmi iş yapmayınca ‘artık mesaj yok’ demiş. Yani bu millet mesajdan anlamıyor manasında. Amma diğer tarafta travestiler kraliçesi Sisi Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonuna üzerinde  ‘Bugüne kadar bizde Şubat 31 çekti’ yazılı pardesüsü  ile gelmiş. Hani mesajı almazdı bu millet? Al sana mesaj. Vermesini bileceksin.

Ben aldım şahsen. İyi vermiş. Mesajı. Alttan ince amma.
Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonunun Sisi’yi 28 Şubat ile ilgili dinlemesi de çok önemli bir mesaj aslında.

Sempatik ve de eğlenceli bir insan olan Sisi’nin,
28 Şubat sürecinde aktif rol oynayabileceği şüphesine düşmek bile iyi bir mesaj aslında milletimize,

Hükümetin Meclisin ne kadar ciddi çalıştığına dair. Hükümetin Meclisin akıl seviyeleri hakkında da.                                                                                                          
Sinan Çetin çok yanılıyor.

Bizim millet mesajları iyi alır. Amma vermesini bileceksin usta. Hatta mesajı hem alır hem de verir bile. Benim görüşüm mesela şu anda görev başındaki hükümet sabah akşam mesaj veriyor. Veren bir hükümet bu.  Maksat mesajsa hemen veriyor. Alttan ince amma.
Millette alıyor. Bizim millet iyi alır. Nasıl sığdırır o kadar mesajı hayret edersin alırken. İnce incede olsa.

Vermekten iş yapamaz hale geldi bile diyebiliriz hükümet için. Millette almaktan.
Her tarafımız mesaj aslında. Tam sığmaz bundan sonrası diyorum bir mesaj daha, o da sığıyor. Çap meselesi zahir.

Veren verene. Ki demek alan alana da durum aslında.
Mesela,

Aç feysi,
Bir sürü insan mesaj veriyor ha bire. Amma ne mesajlar. Veren verene.

Kafelerde konuşmaları dikizliyorum genelde yalnızsam. Dedikodu harici tüm konuşmalar mesaj dolu. Biri veriyor diğeri alıyor.
Sisi zamanında,

‘Bir numaraya ulaşmak için benden başka yol yok’ demiş. Gizem şey etmiş yani mesajında.
Devlet bu. İnce eleyip sık dokur ya. E kurmuş komisyonu da. Tak enselemiş ayrıntıyı Sisi’nin laflarında. Derin mesaj bu.

Komisyon başkanı soruyor,
‘Bir numara kim?’

Bu mesajın altından neler çıkacak bakalım diye merak içinde komisyonun cin ve uyanık  üyeleri,
Cevap geliyor,

‘Allah’.
Kapak.

Patrondan sevgilerle.
Devam. Devletimiz iz sürüyor.

’28 Şubatın gizli kahramanı olduğunuzu söylüyorsunuz’ diye şiddetle üstüne üstüne gidiyor komisyon başkanı travestiler kraliçesi Sisi’nin,
Dalga geçiyorum diyor  Sisi. Ne kapak hem de. Terörist başının kahraman ilan edildiği bir dönemde bende 28 Şubat’ın gizli kahramanıyım dedim. Ne var yani gibisinden tiye alıyor devleti verdiği mesajlarla Sisi. Verilen mesaja bak sen. Hükümette alıyor.

Sisi’nin esprilerini ciddiye alan Meclisin, Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu tam,
Madara.

Madara üstüne madara. Mesaja meraklı toplumlar için makus son. Mesajına kurban. Hazır bayram gelirken.
Mesela,

Acaba neden bizim milletten istikrarlı sporcular çıkmaz. Ata sporu dediğimiz güreşte bile madara oluyoruz.
70 milyonluk bir ülke bu kadar mı madara olur hep amma. Basketbol ve voleybol hariç. Neden?

Onların mesajla gazla işi yok. Akıl işi çalışma işi ve de sistem işi mesajsız ve gaza gelmeyen tür vatandaşlarımızın tercihleri basketbolla voleybol oluyor demek. Hem sporcu hem de seyirci cephesinde.
Geriye kalan tüm sporlarda  genelde ithal sporcularla geliyor başarılar. Halbuki mesajlar çok kuvvetli sanki maçlar yarışmalar öncesinde. Önden verilen.

Amma sonuç itibariyle hep madara oluyoruz sonunda.
Mesajlara kanıp. Aslanız kaplanız mesajlarıyla gaz üstüne gaz veriyoruz. Sonuç, gaz çıkarıyoruz seyircinin önüne çıkınca. Osuruktan mesaj. Arkadan.

Mesela siyasete soyunanlar meclise girebilmek için ha bire mesaj veriyorlar halkın karşısına çıkıp.
Mesajları geçir hayata üç vadeye ülke cennete döner. Mutluluktan başı döner insanların.

Ki,
Ne zaman Meclise giriyor siyasete soyunanlar mesajlar madara oluyor. Seviyoruz amma madara olmayı. Yeter ki, önden verilen gazlar göğsümüzü şişirsin iyice.

Bizim topraklarda göğsün şişmesi önemlidir. Şişirebildiğin kadar şişireceksin göğsü.
Vereceksin alttan,                                                                                                                    

Gazı,
Üsten şişecek göğüsler. Şişik göğüs iyidir. Mutlu uyutur insanı verilen gazlar çıkana kadar alttan.

Ki,
En güzel mesajı kadınlar veriyorlar esasen. Üçlü beşli onlu kadın kadına eğlenceler gezmeler tozmalarla seyahatlerle.

Diyor ki mesaj,
Adam gibi adama denk gelmedikçe heç gereği yok bir erkekle beraber olmanın. Yani diyor, adam ol canımı ye.

Ki,
Adam olan erkek sayısı da kadınlara göre eser miktarda olduğundan takmıyorlar etraflarında dolananları.

Ki,
Erkeklerde ha bire fırtıyorlar ciddi ciddi ilişkilerden eğer ki durum ciddiyete doğru ilerliyorsa.

Erkeklerde veriyorlar mesajı,
Gezerim tozarım yatarım kalkarım amma ciddi ciddi girmem canım ilişkiye diye.

Evde de mesajlar veriyorlar karılar kocalarına, çocuklar ebeveynlerin. Hatta anne babalarda çocuklarına.
İş yerlerinde yöneticiler çalışanlara. Çalışanlarda yöneticilere.

Veriyorlar,
Alıyorlar.

Sinan Çetin çok yanılıyor. Bu milletin yaşamı zaten mesaj üstüne.
İmadan mana.

Manalar imaların karşılığı olmasa da.
Çünkü,

Öz eleştiri yapıp kişisel kapasiteler belirlenmeden yaşayan bir toplumuz. Nereye kadar neleri yapabileceğini fark edemezsen esnek bırakırsın tutarsız düşüncelerini duygularını aktarırken karşı tarafa ya da hiç yoksa,
Hani,

Ola ki belki beceremezsen madara olma diye. Madara olmanın yani becerememenin utanç vesilesi olduğu toplumlarda normal.
Neden madara olduk diye düşünüp akılla eksikleri yanlışları tespit edip kolları sıvayıp yeniden sahaya çıkmak yerine,

Tesadüfi başarıları,
‘Tarih yazdık’ diye duyuran lanse eden toplumlarda normal.

Mesela,
Her toplum her millet bir özelliği ile tanınır tanıtmıştır kendini dünyaya. Hatta bazen fıkraları bile olur. Bazense araştırma konularında örnek gösterilir.

Mesela Amerika Avrupa’nın bir çok ülkesi kapitalizm ve emperyalist düzende ısrarcı. Fransa insan haklarında. Kuzey Avrupa sosyalizm de. Güney Amerika darbelerde dansta müzikte. Avustralya doğanın korunmasında. Çin ucuz mal da. Rusya Amerika ile inatlaşmada. İran Batıya kafa tutmada. Araplar İslamiyet de. Diye say say bitmiyor.
Bizim ülke hangi konuda ısrarcı?

Bizim memleketin insanları mesela?
Biz neyimizle tanınıyoruz? Hep beraber yaşanan yaşatılan özellik olarak amma. Kısmi değil yani.

İlk akla gelen böbürlenmek tarihimizle galiba. Ve de akla gelen bir başka özelliğimizde yok sanki tüm milletçek ortak noktada birleştiğimiz topandığımız.
Gaz yani.

Mesaj bir anlamda. Mesaj veriyoruz ha bire,
Devlet vatandaşlarına,

Vatandaşlar bir birlerine,
Hükümetler tüm dünyaya,

Sen biliyor musun benim kimim aslında diye. En esaslı mesajdır bu.
Ürküttüğün ürütebildiğin kadarıyla.

Ürkeksen ürkmeye alışmışsan mesaj verirsin ha bire.
İma edersin,

Manayı ha bire. Mananın ne olduğunu henüz bilmiyor olsan bile.
Net olamazsın yani, çapını doğru belirleyip çapın kadarıyla yürümüyorsan hayatın içinde yani.

O mesajlar kalınsa almaz kimse.
İnce ince doğrayıp sığdırırsan tek tek o zaman da inanamazsın alınan mesajların çokluğuna.

Alttan vereceksin amma.
İnce ince amma.

Ürkütmeden.
Al sana iki vatandaş. Aynı ülkeden. Biri Sinan Çetin. Diğeri Sisi.

Al sana iki farklı cins aynı ülkede. Biri kadın. Diğeri erkek.
Sisi ve kadınlar ve erkekler mesajlarında başarılı. Mesajlar ulaşıyorlar doğru hedeflere yerlere.

Usulü kapmışlar.
İnceden veriyorlar. İnce ince. Esniyor çaplar alıyorlar verinlenleri.

Sinan Çetin’se,
Verince mesajı kol gibi hem de, hem de bir seferde,

Ehh alan yok tabii ki. İstese alacak göt yok zaten. Ki, bizim memleketin insanlarının çoğunda hiç göt yok zaten.
Böbürlenmekten öte bir ortak özelliğimizde götsüz olmamız olabilir mi acaba?   

Net olamamamız.
Kapasitemizi öz eleştirilerle netleştiremememiz.

Bilgi görgü becerilerimizin seviyesini belirleyip hiçbir konuda tam manasıyla ehil olamayıp ehliyet sahibi olamamamız hiçbir konuda tam donanımlı.
Donanımsızsan işin kolaydır bu ülkede.

Alır verirsin canın nasıl isterse. Gül gibide yaşar gidersin.
Yok,

Donanımlıysan,
Yandın gittin demektir. Verdiğini alamazlar. Verdiklerini de sen alamazın.

Teknik çalışmaz bu ülkede.
Akılda.

Netlikte.
Ürkütmeyeceksin. Ürkeceksin hatta. Karıştırmayacaksın kafaları öyle fazlacana.

Üstten üstten gideceksin.
Herkes gibi olacaksın.

Yoksa,
Sinan Çetin gibi kalırsın elin böğründe. Fazıl Say gibi de mesela.

Orhan Pamuk’sa diğer iyi bir örnektir mesaj vermesini bilenler cephesinde. Üstten üstten gider amma gider. Elide kalmaz hiç böğründe. İnce hesapların insanı olacaksın demek.
Eli böğründe kalmışların arasında açık ara,

En güzel örnektir,
Atatürk mesela.

Ne dediğini neler demek istediğini bile anlayamadı anlayamaz insanlar hem de üstünden yüz yıl dahi geçse de.
Mesaj verirken net olmayacaksın. Kalın yani. Kol gibi mesajı vermeyeceksin akıllara. Akılla işin olmayacak bu ülkede. Akılsızlığın anlamı yok yani.

Çaplı olmayacaksın. Net yani. Akla hizmet etmeyeceksin. Düşünmek öğrenmek acı çektirir bu millete.
O yüzden,

İnce ince,
Seve okşaya kucağına alıp alttan ala ala,

Vereceksin. Akla hizmet etmeyeceksin. Başka neresin olursa olur amma.
Donanımsız olursan çapsızsan esniyorsun bir güzel. Esnek olmak çok iyidir. Bilgiden yoksun olunca hele çok esnersin. E o zaman,

Çok rahat oluyordur  almak,
Mesajı.

Zevklide oluyordur kesin.
Hele,

Alışmışsan hele bir de.

Hiç yorum yok: