2 Ekim 2012 Salı

SAMANYOLU'N DA AŞK SARHOŞUYUM

Sen kalbimin mehtabısın güneşisin diye şarkıya eşlik edip, benim kuşağımın ve üstü yaşlarda şehir bebesi olupta dünya güzeliymişçesine hayran olduğu kızın gözlerine melül melül bakarak sarmaş dolaş bir oyana bir buyana sallanarak sılov  dans etmeyen en öküzü dahil bir erkek var mıdır acaba? Hem de en bet sesiyle de olsa Berkant’a güvenip kızı mest ettiğini zannetmeyen?

Yoktur yahu her halde.
Bir şarkısın sen diyorsun kıza,

Ömür boyu sürecek,
Dudaklarımdan ömür boyu düşmeyecek diyorsun yahu,

Bir öpsem o dudaklarını diye,
İçini çekerek içini geçirerek hem de.

Yoktur yahu.
Çok ama çok bol paça düşük bel pantolonlar.

Uzun amma çok uzun yakalı tuhaf amma çok tuhaf puantiye desenli gömlekler.
Dapdaracık.

Saçlar fönlü.
Bıyık sakal hak getire. Çıkmamış ki daha. Tüysüz oğlan kıvamında.

Kız da kız hani bee…
Bir içim su.

Dünya bir yana o bir yana. Hele o gözler. Bakmasın daha iyi yani.
İçin titremekten helak.

İlkokul veletiydim,
Ankara Mebus evlerde bir gece kulübü açılmış.

Vasfi Uçaroğlu orkestrası,
Kamuran Akkor solist. Kadın gibi kadın. Muhtemelen ilk tutulduğum kadınlardandı Kamuran. Kamuran diyorum, aşkıma karşılık verdi. Çok yakınlaştık kısa sürede.

Ve de,
Berkant.

Solist o da. Feci meşhur o zamanlar.
Okul çıkışı bir ne göreyim akşamüstü,

Provadan çıktılar zahir kapıdalar. Tam takım.
Yalvarmalar diz boyu.

Sonunda zafer benim oldu.
Siyah beyaz bir kartpostal. Kamuran Akkor’la Berkant’ın resmi üstünde.

Tak,
Kaptım imzaları.

Kamuran Akkor’u öptüm de.
Aşık olmuş olma ihtimalim çok yüksek. Dedim size. Yakınlaştık çok. O gün fark ettim o da bana aşıkmış meğersem. Öptü bee daha ne olsun…Daha ne yapsın Kamuran. Sonra terk etti hemen. Bence gurur yaptı küçüğüm diye. Neyse,

Ve de,
Kırkbeşlik çoktan çıkmış.

Samanyolu.
Dinle dinle aşık ol. Aşık ol dinle.

Kime?
Kim denk gelirse. Sınıftan bir kıza. Mahalleden bir kıza. Yazlıktan bir kıza.

Kızlar hep değişti yıllarca,
Ruhum senin kalbim senin ömrün senin,

Yıllar geçse ölmeyecek bende sevgin,
Diye diye,

Geçirdik bet sesli yıllarımızı. Amma Berkant’la Samanyolu hiç bitmeyecek bir sevgi olarak hep kaldı dudaklarımızda.
Ne büyük bir şanstır,

Samanyolu ile büyümek bilen bilir. Kadını erkeği.
Samanyolu ile aşık olmak.

Samanyolu ile aylardır kesiştiğin evine kadar okul çıkışı takip ettiğin,
Kızla,

Sonunda,
O partide,

Hemide sarılarak ona,
Bir oyana bir buyana,

Dans etmek.
En baba aşktır bu.

Yarım porsiyon,
Erkekliğimize Berkant babanın dudaklarından dökülenlerin  cesaretimize verdiği tam destekle kızları dansa ikna etmemize neden,

Aşkların,
Milli marşıdır,

Samanyolu.
Temiz aşkların şiiridir.

Temiz aşkların,
Tertemiz,

Şarkısıdır Samanyolu.
Sonra,

Samanyolu’na ulaşamadık mı erişemedik mi acaba bir daha?
Haylar huylar içinde,

Geçen yıllarda?
Bir Beyoğlu akşamıydı yeni geçen kışların birinde.

Nadiren içinde yuvarlandığım.
Bir meyhane.

Kalabalık bir genç grubu.
Yaşlar yirmilerin başları falan. Kızlı erkekli.

Gecenin ilerlemiş saatleri.
Kafaları iyi.

Sarılmışlar oturdukları yerde birbirlerine.
Hepsinin yüzleri gülüyor,

Neşe içinde. Pırıl pırıllar. Seviyorlar çok belli o kızı o oğlanı.
Sallanıyorlar bir o yana,

Bir buyana,
Bir şarkısın sen ömür boyu sürecek,

Dudaklarımdan yıllarca düşmeyecek diye.
Şarkıyı bitirene kadar seyrettim dinledim onları.

Hem söylüyorlar,
Hem de rakı kadehleri şakır şukur şerefe diye şıkırdıyor ha bire,

Bir şarkısın sen ömür boyu sürecek,
Dudaklarımdan yıllarca düşmeyecek,

Derken,
Gözleriyle okşayıp,

Sevdiklerinin gözlerini,
Bağıra bağıra sevgiyi aşkı söylerken  anlatırken yaşarken hissederken,

Berkant’la birlikte.
Bazı insanlar bir kez söyler tam söyler.

Aşkta öyledir.
Aşıksan eğer.

Bir kez söylersin tam söylersin,
Temiz paksa,

Aşkın eğer.
Temiz paktı Berkant. Bir kez söyledi tam söyledi.

Hepimize söyletti,
Tertemiz pak,

Aşkı,
Belki de ilk kez.

Aslında,
O gün bilmiş. O gün hepimize söylemiş anlatmış,

Da,
Bilememişiz zahir.

Uzaklara kaçıversek seninle biz demiş,
Bir gün elbet göze gelir bu sevgimiz,

Demiş.
Demişte,

Dinlememişiz ki,
Hep göze geldi bu sevgimiz. Belki de o gün kaçıverecektik kaçmalıydık uzaklara aşkımızla sevdiğimizle.

Kaçmadık amma.
O gün,

Sen kalbimin mehtabısın güneşisin,
Sen ruhumun vazgeçilmez bir eşisin,

Dediğimizde,
Dökülüverdiğinde yüreğimiz ruhumuz dudaklarımızdan hemen,

Kaçıverecektik,
Ruhumuzun vazgeçilmez eşiyle,

Mehtabı güneşi kalbimizdeyken henüz hem de.
Dört dize.

On iki satırda anlattı Samanyolu bize,
Binlerle kitabın filmin tiyatronun şarkının resmin fotoğrafın diyemediğini bir seferde.

Çok söyledik,
Çok aşık olduk,

Çok sevdik,
Samanyolu’yla. Sevdik aşık olduk, olduk da,

Amma,
Dinlemedik Berkant’ı.

Dinlemeliydik belki de.
Neyse ki o akşam seyrettim dinledim gençleri.

Hala bir ümit var aşktan sevgiden yana.
Hala,

Göze gelmesin diye kaçıp gider belki birileri. Aşıkken henüz hem de.
Her şeyi göze aldık,

Bir kez dahi aşkla geleni aşkı göze alamadık tam zahir.
Ki,

Bizim şarkımız,
Taa o günden beri,

Samanyoludur deyip,
Hala el ele göz göze aşkla yaşayan çiftler ya yok ya da çok az bizim kuşağın bebeleri içinde.

Bir tane dahi varsa,
Ne çok sevinirim. Uzaklara kaçırmadığım için o gün o kızlardan biri adına bile. Aşktan sevgiden yana çok sevinirim.

Hem de tertemizken.
Hem de aşklar henüz çok temizken.

Berkant’ı sevgiyle uğurluyorum ruhumda gönlümde.
Gülümsüyorum ona kocaman.

Bana,
Aşkı sevgiyi,

Bu denli sevdirdi diye teşekkür ediyorum ona. Ha bir de Kamuran’la bana yaşattığı o çok kısa aşk adına da. Baba Berkant.
Aşk müzemde onunda açtım bu akşam hatıra köşesini.

Aşk müzeme,
Bir güzel insan daha girdi yine sessizce.

Müzem kalabalıklaştıkça bende tenhalaşıyorum.
Galiba,

Sessizleşiyorum da.
Galiba,

Çok bol amma çok bol paça pantolonumu giyip üstüne tuhaf amma çok tuhaf desenli puantiye çok uzun amma çok uzun yakalı gömleğimi,
Bir oyana bir buyana sallanmayı özlüyorum,

Geçen bunca yıldan sonra bile bazen.
Ne tuhaf,

Varmak istediğimiz noktadan başlıyoruz galiba hayata.
Sonra,

Bir ömür boyu uğraşıp didiniyoruz,
Başladığımız noktaya yeniden,

Ulaşabilmek varabilmek  adına.
Berkant,

Doğrusunu dedi. Demiş. Demişte,
Bizler bir ömür boyu bir oyana bir buyana sallanmaktan,

Berkant’ı,
Dinlememişiz galiba.

Şimdilerde,
Paçalar dar, yakalar kısa, gömleklerin desenleri de tuhaf değil.

Bakıp bakıp o resimlere,
Gülüyoruz o günlere.

Şimdilerde,
Adama benzedik diye.

Gerçekten,
Benzedik mi acaba?

Ömür boyu sürmeyen tertemiz aşklarla?
Ah bu doğrular yanlışlar.

En doğruları,
Yanlış bilmişiz,

Galiba.
Ne sen ne de,

Bir ömür boyu sürecek şarkın hiç bitmeyecek Berkant Baba.
Aşkla,

Sevgi,
Var olduğu müddetçe.

Ki,
Bitmeyecek aşkla sevgi,

Evren var olduğu müddetçe.
Berkant’a,

Bak sen…
Aşka bak sen yaa…

Hiç yorum yok: