Sizce vatan
mı hayat mı? Basına göre hayat. Kapaktan giriyor magazin haberlerini. Kimin
göbeği çıkmış. Selülitler önemli kıç fotoğrafı baldırlı. Kim kimle yakalanmış
çıkarken gece kulübünden. Spor kulübünün başkanı düşmüş. Lider yine berabere
kalmış. Falan filan. Hakkari’de Bitlis’te yine altı genç adam öldürüldü bu
arada. Şehit düştü demeyelim artık. Öldürtülüyorlar. Öldür ve öl emri veriyor
çünkü. Net mi bu ifade?
Net çünkü
öldür ve öl emirlerini verenlerin niyetleri de hangi oranda ve ne kadar gerçek
anlamda vatan ve milletin hayrına o da meçhul.
Öylesine bir
haber internette gazetelerin ana haberlerine düşen ölüm haberleri artık.
Sıradan. Üç beş saat sonra sıra haberler arasında doğru geçer yolculuğuna bu
ölümün yolculuk haberi de.
Birkaç gün
birinci haber olarak önemin koruması için 20-30’unun birden ölmesi gerekiyor.
29 genç adam
yanarak yaralandı o bile kalamadı üç beş
saatten uzun süre ana haber olarak.
Çünkü vatan
millet işlerine sen ne kadar bağlı olursan ol,
Vatan millet
işleri kavramı sıradanlaştı. Sıra işi oldu. Miadını doldurdu gibi.
Şöyle soru,
Ölüm mü yani
yaşam mı?
Yoksa,
Vatan millet
işleri mi?
Diye,
Düşününce cevabı,
ben yaşamı seçiyorum. Ölüm istemiyorum. Çünkü,
Tek değer vardır
o da yaşam.
İnsanlığın
vatanı hayat, yaşamıysa millet olmalı. Bağımsızlıkla gelen onur, yerini hayata
bağımlılıkla gelen keyfe bıraktı.
Esas olan
artık yaşamların hayatlara taşıdıkları keyifler.
Kahramanlık
kitabeleri ile din iman işleri de artık can sıkıcı ve de demode kalmaya
başladılar. Çoğunluğun ilgisini dahi çekmiyor okuması dahi.
Şehit düşüp
cennete gitmek falan da yok artık. Alenen ölüyorsun usta.
Ustalık
döneminin ustası usta.
Usta zaten
kendi dalgasında. Varsa yoksa din iman. Varsa yoksa geçmişin yemin edilmiş
intikamları.
O,
İntikamları
alırken vatanın milletinin bir kısmından geçmişin kuyruk acılarına istinaden,
Bu arada
vatanın milletine ait magazin dünyası almış başını gidiyorken kıldan tüyden
haberlerle,
Bu arada
millet yani vatanın milleti eğlencelerde falanken,
Futbol
dünyası heyecanlara sürüklerken vatanın milletini,
Vatanın
milletinin bir kısmı illaki Atatürk derken,
Vatanın
milletini bir kısmı Atatürk’ü dışlarken,
Vatanın
milleti şapping yaparken avemelerde,
Vatanın
milleti bayram seyahatleri için rezervasyonlar yaparken,
Vatanın
milleti yürüyüşler organize ederken vatan millet diye,
Vatanın
milletinin arasından çıkan genç adamlar öldürülüyor. O genç adamlarda
birilerini öldürüyorlar.
Bir taraf
vatansever oluyor. Diğer tarafsa terörist.
Diğer taraf
içinse,
Bir taraf
düşman askerleri oluyorlar. Kendileri de kahraman.
Vatanseverler
kahramanları, kahramanlarda vatanseverleri öldürüyorlar yani bu durumda.
Nereden
baktığına bağlı. Amma sonuç itibariyle ölüyorlar.
Başka
ülkelerde de vatanseverler kahramanları öldürüyorlar. Yani teröristleri.
Kahramanlarda düşman askerlerini öldürüyorlar.
Tüm dünyanın
vatanlarının milletleri birilerini öldürüyorlar ya isyancı ya terörist diye.
Tüm dünyada
isyancılar teröristlerde düşman askerlerini öldürüyorlar.
Ha bire
birileri birilerine öldür emri veriyorlar.
Genç adamlar
genç adamları öldürüyorlar. Mermiler toplar füzeler el bombaları havalarda
vızır vızır uçuşuyorken,
Genç adamlar
sapır sapır mezarlara düşüyorlarken,
Vatanın milleti
vah vah derken bir iki sonra dalıyorlar yeniden bıraktıkları yerden eğlencelere
dizilere filmlere davetlere seyahatlere para pul iş güç telaşlarına yani
yaşamlarına.
Ne kadar acı
gelirse gelsin haberlerde okudukları seyrettikleri dinledikleri, yine de
dalıyorlar,
Hayata.
Hayatlarına.
Ölenle
ölünmüyor çünkü.
Ölenle ölünmüyor,
ölünmüyor da,
Ölenler
ölüyor amma.
Ölenler
ölmüş oluyorlar bu arada.
Ölenlerin
aileleri de ölüyorlar üzüntülerinden. Per perişan.
Silah
bıraksınlar. Genç adamların hepsi. Kimse onları iplemiyor. İpleniyor gibi de
iplenmiyorlar artık.
Yasları bile
tutulmuyor doğru düzgün. Ülke yasta değil. Kişisel yaslar var kısa süreli o
kadar.
Zaten,
Benim ifşa
etmeme hiç gerek yok aslında. Millette zaten yaşamdan yana koymuş tercihini.
Vatan millet teferruat artık. Esas olan hayat artık. Ki,
Ölenlerle
ölünmüyor. Ölmüş taklitleri bile çok sahte gibi sanki.
Ölenler
ölüyorlar amma. Onların ölümleri gerçek. Çok gerçek hem de.
Doğduğum
günden beri savaş ve kahramanlık hikayeleri dinlemekten bıktım usandım artık.
Her bir
savaş her bir kahramanlık hikayesi,
Ölüm demek.
Miş. Meğersem.
Ben çok bıktım
usandım ölüm hikayeleri dinlemekten ölümü izlemekten ölümü seyretmekten ölüm
konuşmaktan ölüm okumaktan.
Ben,
Yaşam
dinleyip yaşam izleyip yaşam seyredip yaşam konuşup yaşam okumak istiyorum
artık.
Ölümün
karasıyla değil,
Yaşamın
ışığıyla,
Yaşamak
istiyorum.
Yaşasınlar
istiyorum.
Ölümlerle
ölmek istemiyorum.
Kimse
istemiyor.
Çok az insan
istiyor o ölümleri. Çok az insan veriyor o ölümlerin emirlerini zaten.
Ruhu ölmüş
insanlar onlar. Ruhları ölü amma kendileri yaşıyorlar. Onlar ölmüyorlar genç
adamlar gibi.
Benim ve,
Çoğunluğunsa
ruhu yaşıyor. Çoğunluğun ruhu yaşıyor da, ruhu yaşayan çoğunluğun içinden kendi
de yaşayan genç adamlar ölüyorlar amma.
Ben yaşamın
kahramanlık hikayelerini duymak dinlemek istiyorum bir tek.
Vatan millet
için ölenleri,
Vatan millet
önemsemiyorsa,
Vatan millet
için ölenler,
Neden
ölüyorlar?
Tarih yazmak
için mi?
Şanlısından
mı?
Şanlı tarih
içinde hayat bulan yaşamlarla yazılır. Şanı yürür hayatın yaşamın o zaman.
Gençlik
ölmek istemiyor.
Gençliği
öldürenler o gençliğin anne babaları kuşağı.
Doğuruyorlar,
Yaşama
kazandırıyorlar sonra da öldürüyorlar.
Alın o ölen
genç adamları,
Taşıyın
istediğiniz bir başka ülkeye her biri yaşamlarını şahane sürdürürler o
ülkelerde de.
Neden mi?
O ölen
gençler var ya her biri vatanın evladı değil,
Dünyanın
vatandaşları artık onlar.
Her yer
vatan onlar için.
İçlerine
düşmanlık duygularını yerleştirmezsen.
Televizyonlarda
seyrede seyrede,
İnternetlerde
çetleşe çetleşe,
Parası
olanlar o ülkelerde okuya okuya o ülkeleri geze toza,
Hepsi her
biri dünya ile iç içeler artık. Her milletten insanla.
Kimse
düşmanları değil onların.
Herkes insan
onlar için.
Onların her
biri kahraman amma vatan millet kahramanı değiller,
Her biri,
Hayatın keyfini sürme kahramanı olmak istiyorlar.
Ölmek
istemiyorlar.
Yaşamak daha
da yaşamak çok yaşamak istiyorlar yaşanılası yaşamı.
Bizim ve
bizlerden biraz daha yaşlı ve genç kuşaklarda göçüp gidince ölümler azalacak.
Vatan için
ölmeli, ölünce şehit olunur, mekanın cennet olur,
Diyen son
kuşaklarız bizler.
Bugünün
gençlerinin çocukları o günün genç insanları ölmeyecekler vatanları milletleri
için.
Çünkü,
Bugünün
gençleri anne baba olduklarında,
Öl,
Öldür,
Emri
vermeyecekler genç insanlara.
Bu muhteşem
bir gelişim olacak insanlık adına.
Vatan millet
kavramlarının can çekişe çekişe tarih olduğu gerçeğini bugün göremeyenler,
Bugün bu
gerçeği reddedenler,
Öl öldür
emirlerini verenlerse,
O gün çoktan
ölüp gitmiş olacaklar.
Bitti.
Tüm dünyada.
Sadece bizim ülkede değil. Ne vatan var ne millet artık.
Zaten yoktu
zamanında da.
Üç beş bin
yıl denendi tutmadı aşı. Yaşam kazandı. Hep yaşamak kazandı. Ölmeden öldürmeden
yaşamın onuru kazandı.
Öl ve öldür
demenin,
En büyük
onursuzluk olduğu dönemin ilk günlerin ilk zamanlarını yaşamaya başladı
insanoğlu.
Bundan sonrası,
Hazım
dönemi.
Ölen genç
adamların tabutlarına bakıp içlerinde ki parçalanmış bedenleri hayal ederek,
Ölmeselerdi
nasıl bir hayatları olurdu acaba diye düşleyecek,
Geçirilecek
hazmın dönemi.
Bugünleri
hazmedemeyenler için çok zor bir,
Hazım
dönemi.
Ben oyumu
yaşama veriyorum. Benim onurum yaşam. Benim onurum bağımsızlık.
Bağımsızlığıysa
ölerek öldürerek kazanma dönemi bitti artık bu dünyada.
Yaşamın
etrafında toplaşıp,
Hayat,
Tartışma
dönemi artık.
Ölmeden,
Öldürmeden.
Vicdanların
bağımsızlığının dönemi.
Bir kavramın
daha öldüğü,
Yaşamın,
Yine yeniden
kazandığı yaşamın kahramanlık öykülerinin anlatıldığı,
Hayatın,
Dönemi.
Bir
medeniyetin daha sonu geliyor. Bitti.
Ve de hoş
geliyor,
Yaşam.
Başladı.
Tek gerçek.
Ölümü,
ölümlerle ölerek öldürerek mutluluğu yaşayacaklarını zannedenlerinse sonu
geliyor.
Şükür.
Hiç olmadı
ömrüm bunu da görmeye yetti ya.
Buna da,
Şükür.
Ölenlereyse
teşekkür. Ölerek öldürerek yaşamın değerini bizlere öğrettikleri ve de bir kez
daha bizlere hatırlattıkları için.
Ruhları şad
olsun.
Bana
inanmayanlar bana karşı çıkanlar açsınlar gazeteleri televizyonları baksınlar
bakalım şehit haberlerine verilen öneme.
Sonra her
bir şehit haberinden hemen sonra ve de o an ve de biraz sonra neler
yaptıklarına neleri planlayıp neleri yaşamak istediklerine önce bir.
Sonra,
Ellerini
vicdanlarına koyup tekrar düşünsünler.
Ve de,
Dönüp
çocuklarının torunlarının fotoğraflarına baksınlar bir, hatta yanlarındaysa o
an dönüp yüzlerine gözlerine baksınlar bir.
Sonra,
Onları tabutların
içinde parçalanmış bedenleri ile hayal etsinler. Üstü bayrakla kaplı. Vatanın.
O kadar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder