6 Kasım 2012 Salı

SABRETMEYİN

‘Acı, yoksulluk, haksızlık ve benzeri üzücü durumlar karşısında ses çıkarmadan onların geçmesini beklemek erdemi, dayanç’ diyor TDK Büyük Sözlük ‘sabır’ için. Acıyı yoksulluğu haksızlığı üzücü durumların geçmesiniz bekleyenler beklenince geçecek zannedenler için. Dayanmak için çabalayanlar için. Doğruysa bu tarif, hayatımız boyu hep sabır edeceğiz demektir hayata, yani,

Acılara yoksulluklara haksızlıklara ve de benzeri tüm üzücü durumlara.
Hayatın tamamı acıdır tamamı yoksulluktur tamamı haksızlıktır ve de tamamı da üzücü durumlarla doludur. O zaman hep sabredeceğiz demektir. Hep avunarak hep avutup avutularak. Hayata mı yani?

Ki sabretmeye dayanmaya karar vermişlerin,
Avunmaları vardır çok da ümit edilen sonucun  alınmadığı,

Kul sıkışmadıkça hızır yetişmezmiş gibi. Ki, o hızır yetişmezde genelde zaten. Sende acı çekersin yoksul yaşarsın haksızlıklara uğrarsın ve de benzeri üzücü durumlarla da karşılaşırsın ha bire. Sanırsın hep hayatta.
Çünkü aslında,

Hayatın kendidir acılar yoksulluklar haksızlıklar ve tüm üzücü durumların tamamı.
Eğer ki,

Acıyı halledememişsen acı kavramını acının nedenlerini ne olduğunu kendine iyi tarif edememişsen tabii ki. Ve de nelerin acı üzüntü kavramının gelişmesine neden olduğunu keşfedememişsen ruhunda. Hayatın kendini yani.
Acı çekmeyi seviyor insanlar. Üzülmeyi de. Haksızlıklarsa müptelası oldukları. Yoksulluksa hiç bitmeyen.

Bu yüzden filmler kitaplar haberler her şey hep üzüntü hep acı haksızlık yoksulluk üzerine.
Prim yapıyorlar çünkü. Kendilerini görüp kendilerini yaşıyor insanlar,

Aşkla parayla yoksulluklarla haksızlıkla yaşamlarına giren girmiş hüsranlarla empati kurarken. Geçmişleriyle geçmişlerinden taşıdıklarıyla. Aslında hayatla yani.
Hüzünlü bir toplumuz biz. Aksi halde,

Gülmeyi eğlenmeyi yaşamlarına gelen bir ödül olarak görmezdi insanlar.
Çok eğlendik diyor insanlar,

Genelde eğlenemedikleri bir zulüm gibi yaşadıkları hayatın içine rengarenk bir balon demeti gibi giriyor eğlenmek,
Gülerek de,

Süsleyip seslendiriyorlar eğlencelerini,
Bazen.

Hep acılar hep dertler hep sıkıntılarla yaşanıyor ki hayatta hep,
Hep,

Sabret diyoruz kendimize birilerine olan bitene sürekli olarak.
Hep,

Patron sabır versin diyoruz.
Hayatı yaşarken  hayatın kendini yaşarken biz, dayanma gücümüz olsun dayanmaya güçleri olsun istiyoruz başka insanların hayata karşı hep.

Hayatın her bir anı,
Acı yoksulluk haksızlık ve benzeri üzücü olaylarla yaşanıyor hep bizim toplumda. Aslında tüm evrende. Gezegende. Hayatta yani.

Gazeteler televizyonlar radyolar kulaktan kulağa sohbetler hep üzüntü veren hep sıkan hep sıkılmamıza neden olaylarla dolu bu yüzden. Ve de hep çözümler arıyoruz üzüntülerimize sıkıntılarımıza bu yüzden, önce sabrederek. Hayata yani.
Aile hayatımız akrabalar eş dost herkes üzülüyorlar ha bire.

Hiçbir şey bulamasak,
Sıkılacak,

Trafiğe sıkılıyoruz mesela. Televizyon programında ki bir başka birine. Arkadaşımızın biten aşk hikayesine. Kış geldi havalar soğudu diye. Yaz oldu sıcaklar bunaltıyor diye. Çocuğun dersleri. Çocukların evlilikleri.
İlişkilerimize. Bitenlere. Zig zaglar çizenlere. İşe. Olmadı yüzümüzde çıkan sivilceye.

Ha bire sıkılıyoruz.
İllaki aranıp bulunuyor üzüntüler acılar sıkıntılar çekilecek. Zaten varlar hepsi hayatın içinde.

Sabırsa,
Her yerde her an hep olmazsa olmazı hayatın biz insanlar için. Sabretmek için doğmuşuz gibi sanki. Hayata.

Ya,
Acılara üzüntülere boğulduğumuz içimizi sıkan her şey aslında hayatın kendisiyse olduğu gibi yaşanacak ve yaşanan? Diye düşünmedikçe devam hep acılara üzüntülere.

Hiç acı çekmediğinizi hiçbir şeye üzülmediğinizi sıkılmadığınızı düşleyin bir an için.
Sadece yaşadığınızı ve hep eğlendiğinizi ve de hep güldüğünüzü.

Ne olur hep gülsek? Ne olur hep eğlenerek yaşasak her şeye rağmen hayatı?
Amma öyle değil. Acı bağımlılık bizim toplumda.

Acımak acı çekmek insanoğlunun keyfi galiba bizim toplumda. Doya doya doyasıya acı çekerek yaşamayı seviyor insanlar bizim toplumda sanki.
Acının,

Üzüntünün keyfi uyuşturucu gibi sanki. Ki,
Uyuşturuyor da insanı. O yüzden hep asık bir suratla yataktan yeni kalkmış gibi yaşayan insanlarla dolu sokaklar her yer. Asık suratlı ve uykulu.

Eğlenerek gülerek yaşamak enerji heves istek en önemlisi kıvrak bir zeka ile kullanıldıkça açılan genişleyen bir akıl ister. Ki,
Kıvrak zeka ve açık ve genişleyen aklı olmayan insanlar için idealdir sürekli olarak acılara boğulmak üzüntülerle yaşamak. Yaşatmak kendini.

İşin en kolayıdır,
Acı çekmek. Yaşamın en kolay yöntemidir üzüntülerle yaşamak.

Tesellisi vardır,
Teselli edeni,

Sabra sığınarak. Sabır dileklerini kabul ederek.
Sabırsa,

En büyük zırvalıklarından biridir  insanoğlunun yaşamına kattığı kavramların arasında.
Israrla sabretmeye sabır ediyor insanlar.

Hem de özenle.
Ve de hiçbir zaman bitmiyor sabır eylemeleri. Sabredecekleri.

Sanki,
Yaşamaya yaşama sabreder gibi insanlar. Hayatlarına sanki. Hani sabret bitecek bir gün gibi sürekli olarak sabırla geçmesiniz bekliyorlar,

Üzüntülerin acıların yoksullukların haksızlıkların.
Ve de hiç bitmiyor nedense. Hayat da. Amma ömür bitiyor bu arada bak.

Tam gün yüzü görmüştük diye giriyorlar fala bazen. Bazen sonunda diyorlar sonunda gün yüzü gördük diye. Sabrın selameti gibi. Bir sonraki acıya üzüntüye kadar tenefüse çıkmışlar gibi sanki.
Yaşadıklarına sabrederken,

Sabırlarıyla,
Hayatlarının bir gününün bir yılının daha geçtiğini bittiğini hesap etmeden amma.

Sabretmeyeceksin halbuki.
Yaşayacaksın sadece.

Bazen öyle bazen böyle.
Hep eğlenerek amma.

Hep gülerek.
Hayatta olmanın hayatın içinde yer almanın her an her bir gün keyfini çıkararak.

Evrende,  yani bizim gezegende,
Her şey her an gelişim üzerine gelişmek üzere değişir. Değişimleri acı yoksulluk haksızlık üzüntü zannetmekse,

İnsanoğlunun en büyük yanlışı.
Değişimlerden de hüsranlar çıkarmak hüsranlarla yaşamaksa insanoğlunun özelliği.

Her şeyin her bir değişimin biz canlılar için olduğunu kabullenmedikçe de hep acı hep üzüntü hep sıkıntı çekecektir insanoğlu.
Hayat her an değişir. Her an amma.

Çünkü,
Gezegen değişir.

Çünkü,
Evren değişir. Hep bir yeniyi  yapar hep amma evren. Gezegen de. Her bir yeni yapılansa bir evvelkinin sonunu getirir.

Hep bir son vardır evrende.
Her bir an bir an evvelin son bulmasıdır evrende. Her bir an her bir yenidir evrende. Bir sonraki yeniye kadar. Hayat yani.

Sürekli değişimle sürekli değişimlerle var olduk biz canlılar. Her türümüz. Gezegen bile. Evren bile. Hayvanı insanı bitkisi dağı ovası denizi gölü ırmağı. İklimi.
Değişimlerle,

Var olup değişimler sayesinde gelişip bugünler kadar geldik. Şimdi değişimlerle geldiğimiz bu anda,
Hiç bir şey değişmesin diye inat etmek, değişenin yerine gelen yeniyi kabul etmeden kabullenmeden yaşayıp,

Eskinin yeniden geleceğine yeniden yaşanmasına yaşanacağına inanmaktır sabır.
Yani değişimin,

Yani gelişimin durması için dua etmek gibi.
Beyhude.

Boşuna çabalardır sabretmek. Yeniyi kabullenmemektir. Değişimin bir parçası olmamaya direnmektir sabır.
Ve de büyük bir,

Zırvalıktır bu yüzden.
Sabra gösterilen özeni sabra verilen zamanı enerjiyi yeniyi kabullenmeye versek zaten ne acı kalır ne üzüntü ne de sıkıntılar hayatımızda.

Eğlene güle,
Karşılarız her bir yeniyi. Her bir yeninin keyfini çıkararak yaşarız eskiye özlemle acı çekip üzüleceğimize.

Bitenin bittiğini kabul edememektir sabır.
Yeninin tekrar eskiye dönüşeceğini akılsızca beklemektir sabır. Ki,

Sabrederseniz,
Değişemezsiniz.

Değişemezseniz gelişemezsiniz.
Gelişemezseniz,

Eğlenemezsiniz gülemezsiniz hayatta.
Formülü budur evrenin,

Gezegenin.
Yaşamın. Yani hayatın.

Bu yüzden zamanın diğer canlılara dehşet saçan dinozorları bugünün sevimli oyuncaklarıdır.
Bu yüzden zamanın insanlık canavarı Hitler bugünün komedi malzemesidir.

Bu yüzden zamanın  kalp kırma rekorunu kıran zamparaları bugünün sevimli film kahramanlarıdır.
Değişimle gelen gelişimin zaman içinde eğlenceli hale dönüşümüdür hayat.

O eğlencenin bir gün zamanı gelsin diye beklemekse,
Hayatın bir an evvel geçmesine sabretmektir ki hayat hiç umursamadan her şeyi değiştirir ve gelişirken.

Hiçbir şeye sabretmeyin.
Dönün önünüze bakın hep. Ne ise o acı çektiren üzen haksızlığa uğrattığına inandığınız sıkıntılarınız hepsi bir an evvel de kalmıştır artık.

O an,
Bir andır. Artık geçmişte kalan.

O bir anlara takılıp o bir anlara demir atıp o bir anların hüsranlarını taşımayın bir sonraki anlara anlarınıza. Bir sonraki anlardır o an için artık hayatınızın gerçeği.
Ve de o gerçekte,

Eğlencelidir güldüren.
Patron aratmasın derler. Ki, patron ne gülüyordur bu söze kim bilir. Patrondur esas her bir anı hep değiştiren. Aramayın diye ha bire değiştiren.

Yani sizlersiniz değiştiren. Patron sizsiniz zaten değiştiren. Sonrada değişmesin diye de uğraşan didinen.
Her bir an yaptıklarınız ettikleriniz her bir an bir başka insanın doğanın gezegenin evrenin ne var ne yoksa yaptıkları ettikleri,

Bir sonraki anınızın başıdır eskiyle vedalaşıp yeniyle o anı sizlere kavuşturan.
Her şey hepimiz için.

Hiçbir şey sadece sizin için değil. Hiçbir şey sizin değil zaten. Sizin olmayanı sizin zannedip,
Sonrada kaybettiğinizi düşünüp,

Sonrada kaybettiğinizi tekrar bulacağınızı ümit etmekse hiç de akıl işi değil. Ki, aklı olmasına rağmen bunu akıl edip becerebileceğini zannedense  insanoğlu bir tek.
Hayvanlarsa,

Akılları olmadığından sadece kabullenirler her bir yeni hali.
Hayvanın hatta ağacın çiçeğin akılsızlığı ile kabullenerek amma eğlenerek gülerek yaşadığı hayatı,

İnsanoğlunun aklını kullanarak eskiyi yeniden yeni yapmak için kabullenmeden yaşamak için direnmesiyse,
Akılsızlıktır zaten.

Kabullenin geçin.
Gülün,

Eğlenin.
Her bir yeni o an  sizin hiç bilmediğiniz tahmin bile edemediğiniz edemeyeceğiniz şahane yeni bir hayat taşıyacaktır sizlere.

Gelenin gideni aratmasına izin vermeyin.
Ne eski giden yeni gelendir,

Ne de yeni gelen zamanında gitmiş olan.
Sabretmeyin.

Keyfini çıkarın her bir anın. O anları güne yayın. Günleri haftalara aylara yıllara ve ömrünüze.
Yaşamda kaybetmek yoktur.

Kaybettiğinizi zannettikleriniz yeni kazançlarınızdan bir evvelki değişimdir sadece. Gelişim yani. Hayat yani.
Hiçbir şey size ait değil. Hiçbir şey amma.

Size ait olan tek şey,
Hayatınız.

Size ait olanla yaşayın sadece. Hayatınızla yaşayın hayatınızı. Size ait olmayanlarla değil.
Çok eğleneceksiniz çok güleceksiniz o zaman.

Deneyin.
Sabretmeyin.

Sabrettikçe geçmişi beklersiniz geleceğinizde.
Sabretmeyince,

Ne acı kalacak ne üzüntü ne haksızlık ne de yoksulluk hayatınızda.
Sadece,

Yeni olacak hayatınızda.
Yeniden yepyeni yaşamanız için. Hep daha yeni. Hep daha yeni,

Sürprizlerle dolu,
Eğlenceler dünyanıza dünyasına hoş gelin.

Hayata hayatınıza  yani.
Gülüp geçmeyin,

Hep,
Gülün yani.

Evren hep gülüyor sizlere.
Fark edin.

Bu yazıyı okuyorsanız şu an,
Güldü bile yine.

Yaşıyorsunuz demektir şu an.
Ne olabilir ki bundan daha güzel bundan daha eğlenceli?

Gülün,
Hayatınızla.

Sabretmeyin,
Hayatınıza.

Hiç yorum yok: