7 Kasım 2012 Çarşamba

ABD DE ME. BANA.

Hayatım boyu ABD’ye  gitmedim. Hiçbir zamanda gitmeyeceğim. Amerika’nın uluslar arası ve ulusal politikalarıyla insanlığa ve gezegene saçtığı dehşeti hiç sevmem bu ilk sebep. Amma bir ikinci sebepse vize. Hiçbir neden beni bir ülkeyi göreceğim diye hele ABD’yi, kendimi maymun ettirmek için yeterli değil. Kim ki o benim ülkesine girmem için doğru insan olup olmadığıma karar verecek. Neye göre?

Doğruluğumu ne kadar doğru insan olduğuma önce bir tek kendim sonrada beni sevenler karar verir. Hatta sevmeyenlerde. Amma,
Bir ülkenin elçilik elemanlarıyla o ülkenin kapı girişine onay verdiği kriterler listesi değil amma.

Fevkalade saygısızca fevkalade insanlık onurunu zedeleyecek bir eylem vize eylemi.
Ki,

Nedense onlar bizim ülkeye ellerini kollarını hatta her şeylerini sallaya sallaya girip çıkıyor istedikleri zaman. Hatta haber vermeden bile.
Şiş kebap törkiş lokum gunes harika bizim buralarda amma,

Şiş kebabın törkiş lokumların kaşifleri harika değil.
Türk sen vardır bir haltın gibi,

Ne mene insan olduğumun test edileceği hiçbir sistemin parçası olmam. Türklük bir yana insan olarak önce. Halbuki,
Ne kadar meraklıyız batıya.

Bizim kuşak,
Batı hayranlığı ile yetiştirildi. Bizde ne var ne yoksa boktan amma batı icadıysa üretimiyse mükemmel.

Yapıyor adamlar şekerim,
Laflarını duyarak büyüdük biz. Sonra büyüyünce hakikaten adamların yaptıklarını gördük hep.

Hala da,
Yapıyorlar.

Mesela öncelikle memleketin içine yapıyorlar kendimi bildim bileli. Hatta dünyanın. Hatta insanlığın. Hem de yüz yıllardır.
Ne önemlidir yurt dışında okumak mesela bizim memlekette. Ben gençken tek tük olurdu giden yurt dışına okumaya. Özellikle Amerika’ya.

Sonra,
Sayılar binleri buldu önce, şimdi on binler.

Nereden okudunuz?

Amerika’da.

Voooovv…

E nasıl oralar?

Ya yapmış adamlar diye başlarlar anlatmaya.

İyi kalsaydın oralarda. Kalamamış. Oralarda kalmak için her bir yıl için on binlerce dolar ödersin, öğrenci olarak yaşamana izin versinler diye. O kadar.

Sonra kıçına baka baka dönersin elinde diploman. Sonra si vi gururla doldurulan. Önce havalardasındır kapacaklar ya seni Amerika’da okudun diye,

Demeğe kalmaz birkaç ay sonra başlar anneler babalar eşi dostu aramaya,

Bizimki döndü iş arıyor hani haberiniz olsun diye.

Sütçü İmam’ı bitiren çocukla oturursun paşa paşa yan yana mülakat sırasında.

Amma,

Amerika yani.

Bütün dünya izliyor Obama’mı? Romney’mi?

Tüm devletler hesap kitap peşinde. Efendim hangisi kazanırsa o devlete ne faydası olacak diye.

Aileler de öyle,

Hangi memlekete yollarsam çocukları okula da ne faydası olur diye hesap kitap peşinde amma bizim memlekete değil,

Çocuğa.

Ailelere fark etmiyor Obama’mı Romney’ mi. Amerika’da çocuğunu okutan anne babalara sorsak mesela,

Demokratlarla Cumhuriyetçiler arasında ki fark nedir diye?

Doğrusunu anlatanı çıkar mı acaba?

Amma,

Çocukları Amerika’ya gönderirler okumaya o başka.

Amerikan rüyasının bir parçası olmak için.

Ki,

Amerika’nın gördüğü o rüyalarla bu dünyaya ve insanlığa ne zaman nasıl ne gibi zararlar verdiklerini de hiç bilmezler zaten. Farkında olanlarda umursamalar zaten.

Amerikalılarsa hiç farkında değillerdir zaten, farkında olsalar da hiç mi hiç umurlarında değillerdir dünyaya ne gibi zararlar verdikleri zaten.

Onlar,

Kendi bildikleri gibi kendilerine göre kendi keyiflerini tam kılacak bir yaşam sürdürme çabasında. O kadar. Bu çabalarında da hep başarılı oluyorlar. Onlar için dünya ABD’dir sadece.

Silip süpürüyorlar bu yüzden dünyada işlerine yaracak ne var ne yoksa her şeyi, kendi ülkelerine doğru.

Dünya ikiye ayrıldı. Avrupa Çin falan bir yere kadar.

Dünya,

Amerika ve diğerleri diye ikiye ayrıldı artık.

Patronsa,

Amerika.

Kabul et etme.

Zaten kabul etsen ne yazar etmesen ne, Amerika’ya.

Sonuçlar verse de vermese de,

Değişse de değişmese de,

Ben tavrım kesin.

Amerika’ya gidip gelenlerin vize için yaptıkları hazırlıklara bakıyorum da,

Rezalet.

Neymiş Amerika görülecek. Ben görmedim sevmeme rağmen ezberledim ABD’yi. Bırak beni NY’da ezbere kullanırım arabayı. Amma, yetmiyor insanlara filmlerde dizilerde haberlerde sabah akşam dergilerde gazetelerde burnumuza soka soka görmeler,

Kendini de görmek istiyorlar çıplak gözle.

Çıplak gözle Amerika’yı görmek için çıplak kal dense kalacaklar da neredeyse.

Fevkalade onur kırıcı insanlık adına.

Devlet mantığına hiç inanmadım. İnanmamda.

Bu gezegen her insanın. Her canlının. El de cetvel çizilerek konmuş sınırları külliyen  reddediyorum. Aklım reddetmese ruhum reddediyor.

Dağın o yamacı onların bu yamacı benim. Ovanın ırmağın denizin vadinin bir yanı o insanların diğer  yanı bu insanların.

Yetmiyor,

Bir de o sınırdan öte tarafa geçmek için insanlığım test edilecek. Bak sen. Hem de kendi ayaklarımla gideceğim o teste. Hem de kendi irademle. Yok artık.

Geçiniz.

Bana vize istemeyen ülkelerin her birini görmeye niyetlensem her yıl bir kaç tanesini, ömrüm yetmez bitirmeye.

Hem de ne enteresan ne farklı kültürlere misafir olurum kim bilir.

Hem de insan gibi insanlarla.

Obama’mı Romney’mi?

Bana ne.

Hangisi gelirse gelsin başa nasılsa bizim ülke emrinde. Bizim toplumun büyük bir kısmınaysa hiç fark etmez zaten, hepsine hayran nasılsa.

Ne kadar onur kırıcı.

Vizeden bile öte.

CNN Türk’ün dün akşam 23.30 la 09.00 arası yaptığı seçim programının eşi benzeri yokmuş dünyada. Öyle verdiler tanıtımı. Sadece Türkiye’de bu denli geniş kapsamlı Amerika’yı ve Amerika’nın sistemini anlatan bir program oluşturulmuş seçim sırasında. Yer de,

Haydarpaşa Garı. Breh breh…

Devletimizde destek veriyor yani bu programa yorgan altından. Helal.

Amerika başardı.

Türkiye artık küçük Amerika. Ve Amerika’nı 51. Eyaleti. Oldu mu olmadı mı diye tartışmanın hiçbir manası yok artık. 1950’ler de atılan tohumlar meyvesini verdi sonunda.

Türklükle yatıp kalkanlara müjdeler olsun.

Milliyetçiler için ne kadar onur kırıcı kim bilir.

Geriye kalanlarda içinde kına satışlarımız başlamıştır. Hatta devletimiz hediye bile edecek yakında o kınaları.

Atatürk içinse tam bir kabus. Adamcağız fırıldak gibi dönüyordu mezarında. Ne dönmek hem de.

29 Ekim de 10 Kasım da kutlamalar için meydanları Anıt Kabir’i doldur, Atatürk’le yat Atatürk’le kalk.

Sonra vize için topla evrakları,

Elinde zarf elçilik konsolos gez.

Ne alakası mı var yani?

Çok alakası var yani.

Atatürk’ün uluslar arası ve ulusal politikalarını oku önce bir bence. Sonra, Atatürk’ün diğer devlet başkanları ile ilişkilerine bak bir,

Yetmezse,

Kralların devlet başkanlarının Türkiye’ye ziyaretlerine bak bi, yine yetmezse fotoğraflarda bir o krallara devlet başkanlarına bak,

Bir de Atatürk’ün duruşuna.

Sonra,

Kendine bak,

Vize kuyruğunda.

Yine mi yetmiyor,

Yine mi ne alakası var?

O zaman takma kafaya hiçbir şeyi,

Dön dalgana bak.

Yapıyorlar adamlar şekerim. Ha en son,

Yapılmışını görmek istiyorsan,

Git aynaya bak.

Ha,

Unuttuk,

Bir de,

1950 den itibaren bu ülkeyi yönetenlere de bak. Kötü hissetme kendini yani,

Yalnız değilsin yani.

Yalnız olan,

Ben gibiler.

Yaşayan son,

Ben,

Ler.

Hiç yorum yok: