Sadece
Teksas eyaletinin ihracatı 300 milyar dolar olunca, bizse 100 milyarı geçtik
diye sevinince kim patronmuş diye sormaya gerek yok zaten. Hep birileri patron.
Patronluğun tarifini belirleyense, para. Herkes patron aslında. En fakir
insanda evinin patronu. İllaki birileri bir yerde birilerinin patron yani.
Aslanda ormanların falan. Sinir bir durum.
Parayla
patron olunmayan bir dünya düşlüyorum.
Kimsenin
patron olmadığı.
En büyük
düşüm bu.
Ne paranın
ne eğitimin ne filozofluğun ne bilginin ne gücün kimseyi bir başka insandan
daha üstün kılmadığı bir dünya düşlüyorum.
Olmaz
biliyorum,
Amma yine de
düşlüyorum. Düşleyip hayal ediyorum. Hayal edince görüyorum. Görünce de derin
bir mutluluk hissediyorum.
Hissedince,
Sonra dönüp,
Hayata
bakınca bugün için herkesin hepimizin yaşadığına,
Sinir
oluyorum.
Yaşananlara.
Yetmiyor kıl
oluyorum. Yetmiyor çekip gitmek geliyor içimden dağın başına.
Doğa ne
verdiyse neler verebiliyorsa,
Onlarla
onlar kadar,
Yaşama.
Kanaat
ederek.
Minimum
parayla minimum para alıp para vererek,
Minimum parayla
satın alıp minimum parayla satarak,
Yaşama.
Paranın hiç olmadığı.
Paranın geçmediği.
Hayatım boyu
para kazanmak için verdiğim çabaları harcadığım enerjiyi kaybettiğim zamanı,
Kendime
sadece salt kendime harcasaydım,
Neler
üretirdi kim bilir aklımla duygularım. Ruhum nerelere varır nerelerde uçardı
acaba?
Uçardı
kesin. Arada bir değil amma. Hep.
Para peşinde
değil amma. Gerçek hayatın peşinde gerçek hayatta gerçek sevgiyle uçardı.
Benimkisi
sadece bir düş.
Benimkisi
sadece bir hayal. Di, önceleri.
Gerçekleşir
mi? Bilmem. Belki. Amma düşleri görmeden hayalleri kurmadan da varılmıyor arzu
edilenlere.
Her şey bir
düşle bir hayalle başlıyor eğer ki düş görecek hayal kurabilecek görecek kadar
ruhunuz gönlünüz zenginse hala.
Ki,
Zenginliklerle
yaşama sarılıyoruz zaten. Zenginliği para ile tarif ederken.
Ya olursa
diye. Ya da,
Olmaz ki
zaten neden göreyim o düşleri hayalleri kurayım diyenlerin gittikçe kuruyan
fakirleşen ruhlarını gönüllerini görüp seyredip izleyip dinledikçe,
Daha çok rüya
görüyorum daha da çok hayal kuruyorum. İnadına.
Şahanedir,
Hayaller.
Sadece size
aittir. Sadece kendiniz için kendiniz gibidir hayaller. İstediğiniz gibi
çeşitlendirip çoğaltıp renklendirip şekillendirip seslendirip kokutup
istediğiniz zamana ve mekana istediğiniz gibi istediğiniz insanlarla
hayvanlarla ormanlarla denizlerle derelerle doğayla istediğimiz gibi
yaşayabildiğimiz anlarımızdır,
Hayallerimiz.
Sonrada
peşine düşüp bir gün gerçekleşsin diye çaba göstereceğimiz.
Hangisi gerçek
dünya?
Her an neyin
ne zaman başınıza geleceğini bilmediğiniz amma sanki her şey istediğiniz gibi bildiğiniz
gibi olacakmış gibi yaşadığınız mı? Kurgusuna müdahale etmeye çabalamanıza
rağmen edemediğiniz? Veya ettiğinizi zannettiğiniz?
Yoksa,
Hayallerinizle
yaşadığınız dünya mı? Her şeyi istediğiniz gibi kurguladığınız.
Neyin gerçek
olduğunu bilmiyoruz. Biliyoruz amma bilmiyoruz. Bilmiyoruz amma bildiğimizi
iddia ediyoruz.
Bilsem de
bilmesem de,
Paradan
kurtulmaya ant içmişçesine her şeyin parayla ölçüldüğü parayla
değerlendirildiği bir dünya benim dünyam değil artık. Hiç değil hem de.
Hiç de
olmamış zaten. Her bir yaşanan öğretmiş öğretmeye de devam ediyor.
Gençlikle
gelen yıllarımdan itibaren ömrümü para kazanmak için verdiğim çabalarla
geçirmiş olmama rağmen hem de.
En
sevmediğimmiş meğersem para.
En
sevdiğimse doğa.
Paranın
satın alamadığı iki şeyden biri doğa. El değmemişi amma. Parayla da alırsın doğayı,
alınca etrafına çit örersin amma, el değmiş olur böylece. Alamazsın yani el
değmemişini parayla bile. Seyir edersin sadece. Bedava.
Paranın tek
geçmediği yer doğa.
Hayvanların
bitkilerin doğasında da para geçmiyor.
Ha bir de
para,
Sevgide geçmiyor
bak. Parayla sevgiyi satın alamıyorsun. Gerçeğini. Eğer ki o sevgi salt karşılıksız
beklentisiz sevgiyse.
İkisinde de bir
zerafet var amma.
Hem doğada
hem de karşılıksız sevgide.
İkisi de
zarif.
İkisinde de
görmemişlik yok hiç. Gördüğün kadarıyla yaşıyorsun yaşatıyorsun doğayı ruhunda,
hissettiğin kadarıyla seviyorsun, hissettiğin kadar da seviliyorsun ruhunda.
O zerafet ki
bizi hayata bağlayan aslında. Fark etmişsen eğer. Zarif olmak istiyorsan eğer.
Parayla patron
olmamanın veya parayla patronluğu refüze
ettiğimiz yaşamın zerafeti en zarif hali hayatın. Fark etmişsen amma eğer.
İnsanın gerçek
doğasında var bu zerafet aslında. Bazılarımız da çok bazılarımızda da körelmişi.
Bu yüzden
evlerinde hayvanları var bazı insanların.
Beklentisiz bir
sevgi ile bağlandıkları. Beklentisiz bir sevgi ile sevildikleri. Tek beklentinin
sevgi olduğu bir zerafet bu.
Patronsuz. Veya
bazen senin bazen onun patronluk tasladığı amma patron olmak için hiç heveslenmediği.
Para ile
patronlaştıkça kölesi oluyorsun paranın. Ne tuhaf. Patronken köle olmak.
Tüm yaşantına
para karar veriyor. Gerçek patron parayken sen kendini patronsun zannediyorsun
kazandıkça ve de harcadıkça.
Ne kadar çok
kazanıyorsan o kadar çok patron oluyorsun. Ne kadar çok harcadıkça o kadar patron
yerine koyuyor insanlar seni.
Aslında kazananda
harcayanda harcatanda kazandıranda herkes paranın kölesi hep. Tek patron para.
Paranın sağladıkları
paranın getirdikleri kadar yaşıyorsun, para kazanmak için arda kalan zamanında.
Ne tuhaf ki,
Önce köle
oluyorsun patron olmak için. Sonra tam ve gönüllü kölesi oluyorsun patronun
sınırlarında ondan izin alarak. Paranın yani.
Rezalet bir
durum.
Parklarda yatan
bir dostum demişti yılbaşına birkaç akşam kala,
Ben her
akşamı yılbaşı gibi yaşarım bana her akşam yılbaşı diye.
Eğlenirmiş her
akşam kutlarmış bir gün daha hayatta kaldım ne güzel hadi bakalım yeni bir yıl
başlıyor bu akşam diye.
Patrona bak
sen. Hayatının kendinin patronu olmuş bir kişinin, kimsenin fark etmediği kimsenin
bilmediği bir patronun lafıydı bunlar.
Nasıl yaşarsın
demiştim yani karnını doyurmak için,
Bir köpeği
vardı en yakın dostu,
Köpeğimin sayesinde
derdi.
Nasıl derdim,
O biliyor
hangi çöpte yiyecek var diye. Koku meselesi derdi. Kokusunu alacaksın yaşamın
derdi. Hayat yaşam kokarmış. Hayata bağlıysan eğer.
Kokuyla kazanıyordu
hayatını. Pisliğin içinde yaşarken. Aslında tertemizken.
Hayatının patronluğunu
yaşıyordu yaşamın kokusu ile onun tabiriyle.
Hem de,
Bir köpeğin
sayesinde.
Tanıdığım en
mutlu insanlardan biriydi. Derdi ki bizim menü her akşam değişiyor. Her an bir sürpriz
çıkıyor karşıma sevindiren.
Her yer
benim derdi.
Kışın zor
olsa gerek derdim, asıl kışın kolay sıcak zor derdi. Kat kat giyiniyorsun amma
kat kat soyunamıyorsun derdi.
Doğru.
Soyunamıyoruz.
Kat kat üstümüze omuzlarımıza yığdıklarımızla yaşıyoruz. Ve de hep daha da
yığarak. Hep bir yeni katı daha hedefleyerek her bir katın ağırlığına
alıştığımızı düşündükçe.
Her bir
katın altında ayakta kalmaya çalışarak ki aslında ayakta kalmak için
çabalamadan,
Ayakta yaşama
şansımız varken hem de kat kat biriktirmeden.
Eğer ki,
Paradan ve
parayla elde edebileceklerinden çok daha öte değerlerin varlığını keşfedip sonrada
keşfinin keyfini sürüyorsak hayatımızın içinde.
Her şeyi para
ile becerdiğimizi her şeyin para ile elde edilebildiğini zannederek yaşarken,
Nedense,
Sevgisizlikten
de yakınıyoruz insanlarla yaşanan yaşadığımız veya yaşayamadıklarımızla.
Paranın hiç
geçmediği için yakınırken,
Para kazanmaya
çalışıp para harcarken.
Sonra,
Bir kedinin bir
köpeğin sıcaklığıyla çok mutlu olup veya güneşin doğuşuna batışına bir mehtaba
bir ormana hayran hayran bakarken de buluyoruz kendimizi.
Bedava
olanlara yani.
Milyarları bir
araya getirmişle cebinde metelik olmayanın paylaştığını aynıya yani. Paylaşabildiğine.
Doğayı yani.
Sevgi yani.
Duygularsa aynı.
Benim evsiz
dostumla malikanede yaşayan çok zengin aynı duyguları yaşayıp hissediyorlar köpekleriyle.
İşin içine
doğa girince işin içine beklentisiz karşılıksız sevgi girince,
Fakiri zengini
aynı.
Fark,
Parası olmayan
kendinin patronu,
Parası olansa
para peşinde koşansa,
Paranın kölesi.
Tercih meselesi.
Bunca yıldan
sonra tercihimi yapmışım farkında olmadan.
Veya,
Doğayla gerçek
sevgi bana tercihimi yapmam için ışık
tutmuşlar. Bir ömür boyu süren bunca hengameye bunca karambole rağmen.
Fakirleştikçe
ruhunda sevginin zenginleşmesini görüp, tadına vardıkça, varınca da bir kez,
Zenginleştikçe
daha da, daha da,
Yaşam ve
sevgi fakiri olmayı, olarak yaşamayı kabullenmiyor kabullenemiyor insanın ruhu
bir daha.
İsyan
ediyor,
Para ile
gelen patronluğa, patronluk sistemine. Köleliğe.
Köleliktense
kurtuldun mu bir kez,
Bir kez daha
köle olmamaya yemin ediyor özgürlüğüne tutkunlaşan ruhun artık.
Ve de,
Ne parayla
gelene seviniyorsun ne de para ile gidene üzülüyorsun bundan böyle.
Bir tek sevgi
sevindiriyor seni karşılıksız beklentisiz,
Bir de doğa.
Çünkü,
İkisi de
bedava.
İkisi de
cüzdan istemiyor cepte.
Yürek istiyor,
Sadece.
Sevgiyle doğa
yürek istiyor sadece.
Yüreksizler
yüreği eksikliler para peşinde sevgiye hasretken,
Yüreklilerse,
Diğerlerinin
hasret çektikleri sevgiyi yaşıyorlar sadece.
Biri cüzdanına
güveniyor,
Diğeriyse yüreğine.
Cüzdan için
çalışırken yürekte olur mu yanında?
Olmuyor. Olsa
da tam olmuyor. İşin içine her an para girdikçe.
Yaşlar ilerledikçe
yaşananlarla yaşatılanlarla hayat öğretiyor bunu insana. İyi bir öğrenciysen
eğer ki. Çok meraklıysan hayata da.
Para,
Borsaya dövize
ona buna şuna endeksli.
Sevgiyse,
Yüreğe sadece.
Para borsa
döviz her yerde. İniyor çıkıyor kazandırıyor kaybettiriyor. Alıyor satıyor.
Yürekse,
Seviyor sadece.
Sevebildiğin
kadar kazancınsa her daim,
Gönlünde. Hiç
kaybettirmiyor yüreğin gönlün zenginleştikçe.
Cüzdanı zengin
yüreği fakir olmakla,
Yüreği
zengin cüzdanı fakir olmak,
Arasında ki seçim
hayatımız.
Hangisi,
Büyükse,
Hangisi daha
da büyük olsun istiyorsak bizim için,
Onun peşine
düşüyoruz hayatta. Tercih meselesi. Zamanında bir tercih yapmışım, şimdilerde
bir kez daha,
Tercihimi
yaptım yeniden.
Buna da
geldi sıra demek ki. Şahane.
Sevinç içindeyim.
Bende,
Patron olmak
üzereyim sonunda kendime,
Hayallerimle
düşlerim sevgilerimle sevgisizliklerimle,
Hoş geldim,
Kendime.
Düşlerim hayallerim
tek tek gerçek oluyorlar.
Düşledikçe,
Hayallendikçe.
Ve de zenginleştikçe ruhum.
Darısı,
Kölelerin,
darısı parayla yatıp parayla kalkanların başına.
Ha bende köle
olacağım sonunda bunu iyi farkındayım şimdiden amma çok gönüllüyüm bu köleliğe.
Bende köle olacağım yeniden bir daha,
Kölesi olacağım
bir gün biliyorum,
Doğanında sevginin
de.
Esas patronun,
Sevgi
ve doğa olduğunu yaşadıkça.
Hissettikçe.
Ve de her
geçen gün ruhum daha da,
Zenginleştikçe.
Daha da,
Bedavacı
olup,
Beleşe
konup, doğaya sevgiye daha da yerleştikçe.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder