14 Kasım 2012 Çarşamba

FAZIL DA SAY A CAK...CUK

Bende Fazıl’ı Say’ın dedim. On binlerle insan da dedi. Biz hep beraber seni Say dık. Şimdi senin bizi Say man gerekiyor. Başla saymaya Mösyö Fazıl Efendi. Say mayı becerebiliyorsan. Önce soldan sağa sonra sağdan sola Say. Say ki, Say sınlar seni de Mösyö Fazıl Efendi.

Haddini bil çocuğum.
Dünya sanatçısı olmak çok güzel çok hoş. Gurur verici. Ve çok nadide.

Amma,
Terbiyesizlik ve haddini bilmezlik küstahlıksa başka bir şey. Karıştırma sakın bir birine.

Senin verdiğin konserlerde kapıda duran güvenlikten tut,
Kapıda biletleri davetiyeleri kontrol edene kadar, hatta o davetiyeleri biletleri basan matbaalarda çalışanlara kadar,

Senin konserlerini duyuran afişlerini basanlardan, biletlerini satanlardan tut,
Senin konser salonunun kapısının önünü içini dışını temizleyen boyayan tamir edenlere kadar,

Senin konserini verdiğin o piyanoyu sahneye taşıyanlardan, o sahneyi silip süpürenlerden tut,
Senin konserlerinde ışıkları takan yakan söndürenlere kadar,

Sen konserlerine giderken bindiğin o uçakta sana hizmet edenlerden tut,
Senin arabanın benzinini dolduran, arabanı gıpçır parlatan tamir edenlere kadar,

Senin şık şık gezmene neden olan üstünde altında giyim kuşam ne varsa onları kesip biçip dikip mağazalarda sana servis yapanlardan tut,
Senin gittiğin yediğin içtiğin restoranlarda kapıda arabanı alandan, pişiren bulaşıkları yıkayana masana servis yapan kapıda hoş geldiniz Mösyö Fazıl Efendi diyenlere kadar,

Seninle yapılan röportajları yazan gazetelerin dergilerin basılmasında dağıtılmasında satılmasında çalışanlardan tut,
Senin çıktığın televizyon programlarını çeken kameramandan, kablocusuna dekorları kuranlara kadar,

Senin yaşadığın evi derleyip toparlayandan çamaşırlarını yıkayan ütüleyenlerden tut, yediğin içtiğin ne var ne yoksa onları eken biçen köylülere kadar,
Senin çıktığın mahkemenin önüne toplanmış seni destekleyen insanlardan tut, sana açılan davanın ne denli büyük bir haksızlık olduğunu savunanlara kadar,

Senin sen olmana neden olmuş,
Bu ülkede elektriğinden tut suyuna kadar sen bestelerini yapasın diye seni aydınlatan ısıtan serinleten rahat ettiren,

Senin sen olmana neden olmuş,
Bu ülkeyi canları uğruna korumak için sapır sapır şehit düşen gazi olan o gencecik insanlar,

Senin sen olmana neden olmuş,
Senin konser salonlarını dolduran, sidilerini alan dinleyen seni öven seni göklere çıkaran seninle gurur duyan seni seven insanlar,

Bu ülkede veya bir başka ülkede yaşayan laik cumhuriyetin bekçileri insanlar,
Senin sen olmana neden olmuş,

Atatürk’ün evlatları,
Milyonlarca on milyonlarca pırıl pırıl,

Amma senin gibi,
Mösyö Fazıl Efendi olamamış,

Amma,
İnsan olmuş insanların tamamı,

Ben dahil,
Yeri zamanı gelince,

‘Arabesk’ dinleriz biz,
Mösyö Fazıl Efendi.

Yetmez,
Arabesk dinlerken,

Rakı kadehlerini çaka çaka kafayı da çekeriz,
Yetmez,

Arabesk dinlerken,
Çıkar ortalığa şakkada şukkada göbeklerde atar kıvırtırız.

Ve de,
Milyonlarca on milyonlarca insan hepimiz de çok düşkünüzdür vatanımıza.

Hiç birimiz,
Vatan haini falan da,

Değiliz.
Kimin vatan haini olup olmadığı da senin galiba anladığın tek şey olan müzikle falan da hiç belli olmaz. Belirlenemezde. Ölçülemezde.

Haddini iyi bileceksin Mösyö Fazıl Efendi. Çok iyi hem de. Sen müziğini yap vatan işlerini bize bırak.
Biz seni,

Say,
Dık.

Sen de bizi,
Say,

Hele bi.
İster soldan sağa,

İster sağdan sola.
Biz dünya sanatçısı olamadık. Yetenek meselesi. Çok belli.

Amma,
Sende insan olamamışsın.

İnsanlık meselesi. Çok belli. Artık.
Bu ülkede köylüsünden kentlisine,

On milyonlarca,
İnsanın,

Vatan severlik senfonisi bangır bangır çalarken hem de kulakları sağır edercesine,
Senin,

Piyanonun sesi güme gider sonra arada haberin olsun.
Hepimizin hayranlıkla izlediği dinlediği,

Say,
Gı duyduğu sanatının sesi daha da yükselsin istiyorsan,

Önce,
İnsanların her telden farklı çalan seslerine zevklerine tercihlerine,

Say,
Gı duyacaksın,

Mösyö Fazıl Efendi. Hele vatanı falan hiç karıştırmayacaksın kişisel zevklere tercihlere falan.
Bize yıkmaya daha da ayrıştırmaya kavga çıkarmaya çalışan değil yapmaya birleştirmeye uzlaştırmaya çalışan sanatçı lazım. Bize seven sanatçı lazım. İnsanı.

Şimdi, anlatayım bak. Biz seni dinliyoruz büyük bir keyifle, sende bizi dinle hele bi.
Biz Türküz baba.

Bizim sağımız solumuz hem belli olur hem de hiç belli olmaz.Nasıl mı? Şöle…
Mösyö Fazıl Efendinin,

Çıkar konserinden,
Sonra,

Çeker kafaları,
Hade hade hade haydeeeee diye Fatih Ürek takılır,

Göbek çalkalarız biz mesela.
Biz Türküz hemşerim.

Biz de böyle bu işler,
Mösyö Fazıl Efendi. Burun kıvırtarak ona buna ne vatan sever olunur ne de sanatçı. Burası vatansa, hepimizin.

Ekmeğini yediklerine seni yetiştirenlere senin bugünlere gelmene neden olanlara,
Say,

Gı duyacaksın,
Mösyö Fazıl Efendi. Beğenmemek başka bir şey, Say gı duymamak başka. Karıştırma hemşerim.

Burası Türkiye hemşerim.
Bir gecede zirve yapıp bir sabah ansızın kendini diplerde çırpınırken bulursun bizim buralarda.

Heç belli olmaz,
Bizim sağımız da,

Solumuzda.
Beğenmiyorsan zevklerimizi tercihlerimizi aha kapı orada. Buyur. Madem dünya sanatçısısın git istediğin yerde yaşa dünyada. Arabesk dinlemeyenlerle. Amma,

Dünyanın sanatçısı olmak için piyanonun telleri yetmez hemşerim. Önce dünyanın insanı olmak gerekir. Yani insan olmak.
Bizim bam telimizse senin piyanonun tellerine heç mi heç benzemez. Bizim akordumuzla oynama,

Akordu kaçırma,
Yanlış tuşa basma,

Mösyö Fazıl Efendi.
Dünyada söker,

Nobel bile sökmez bizim buralarda. Ne diyon hemşerim sen.
Burası Türkiye,

Yerse.
Bırak herkesi,

Vatanı için bir an bile düşünmeden ölenleri, kolu bacağı gözü kopup yaşamı boyu sakat kalanları, arabesk dinliyorlar diye vatan haini yaptın sen yahu. Shubert Bach Brahms Mozart dinlemiyorlar diye falan. Vay be. Ne acı senin gibi birine. Ki,
Arabesk acıdır önce,

Sonra da dört kol çengi. Yani bizim ülke.
Öyle.

Askıya aldım sana karşı olan duygularımı. Bundan böyle arabeskin acılı dönemindesin.
Hal hareket ve gidişatına göre,

Bildirim gelişmeleri. Geçersen eğer ki bir gün yeniden dört kol çengiye.
Şimdilik,

Sende,
Vatan hainisin benim,

Gözümde. Fazıl Say sın diye. Temizle bakalım şimdi bu boku.
E,

Ne koyarsan tabağa o gelir kaşığa.
Sakın dönme sırtını,

Tabağını dolduranların,
Kaşığına.

Acı var mı acı?
Diye sorarlar sonra bir gün adama.

1 yorum:

"bi" dedi ki...

ağzınıza sağlık.
sevgiler,