25 Kasım 2012 Pazar

CIBIL CIBIL

E çıplak çıplak kadınlar erkekler bir arada denize giriyorlar. Sahil boylarında sevişiyorlar. Öpüşüyorlar. Dans bile ediyorlar cıbıl cıbıl. E Tayyip’i de deli ediyorlar haliyle. O zaman açarsın sahil kıyı şeridini imara. Aldırtırsın arsaları otelleri ticani takımıyla araplara . Açtıkça imara kaparsın da insanları hem. Böylece bu konuda hallolmuş olur patronumun izniyle. Hamdolsun. Bu denli basit.

Zaten solcuda sosyalistte ne arar para ki toplasınlar sahil kesiminde ki arsaları da engel olsunlar olacaklara. Zaten parası olan solcu da olmaz.
Zaten bu maksatla kurdular zamanında,

Şehircilik ve Çevre Bakanlığını. Olmaması gerekeni oldu bittiye getirerek. Yine.
Şehirler doğal gelişimiyle çevreyi yok ederken,

Nasıl olacaksa,
Hem kentleşmeyi destekleyeceksin düzene sokup hem de çevreyi koruyacaksın aynı akıllarla aynı bakanlıkta. Yani her an her fırsatta kavga dövüş içinde iki kavram aynı bakanda. Tam bakan.

Boş.
Tayyip solun liberalin sosyalistin son kaçış noktasında önünü kesiyor şu an. Hamdolsun.

Ve de,
Tabii ki,

Solcular liberaller sosyalistler her zaman ki gibi derin uykudalar. Hamdolsun.
Kimse,

Kılının ucunu kıpırdatmıyor yine.
Ne zaman ki,

Sahiller haremlik selamlık diye ayrılacaklar ikiye,
Ne zaman ki sahil kesimlerine de dikecekler çirkin camileri kumsalların dibine,

Ne zaman ki koyacaklar mikrofonun başına çirkin sesli müezzini,
Ne zaman ki yasaklayacaklar alkolü müziği sahilin kıyı boylarında da,

O gün ayar yine,
Solcularla sosyalistler,

Anaa…
Diye. Hamdolsunlar.

Başlarlar hemen yürüyüşlere ellerde kırmızı bayraklar Atatürk posterleri ile.
Muhalefete destek gazeteler başlıklar atarlar,

Kırmızıya boyadık yeri göğü yine diye,
Konak meydanında bu sefer iki bin değil on bin kişi Atatürk resmi çizerler yere,

Feysde herkes artık eski anı sahil boylarında zamanında çekilmiş kadınlı erkekli plaj fotoğraflarını koyarlar profil resimlerine,
Hatta Atatürk’ün mayolu resimleri falan elden ele gezer paylaşımlarda,

Paylaşmayan şööle olsun diye,
Hatta,

Yıl 1970’lerde 80’lerde eğlenen kızlar bikinili, yıl 2025 kadınlar çarşafla denize giriyorlar,
Nereden nereye imaları falan.

Amma,
Tayyip  operasyonun bir halkasını daha tamamlamak üzere şu sıralar. Hamdolsun.

Hani,
Laf var ya,

Eyalet falan bölüneceğiz falan ya,
Hani diyor ya bazı insanlar bizde kaçarız Ege’ye Akdeniz’e falan ya,

Kaç anam,
Amma,

Şehri terk etmeden çarşafını almayı da sakın unutma.
A aaa,

Nereden çıkarıyorum değil mi bunları ben,
Bende de yani,

Her an bir başka fantezi. Oldu. Gözlerim doldu. Gözlerim dolu dolu zaten. Hep. Son yıllarda. Hamdolsun.
Tayyip İstanbul’a Belediye Başkanı seçildiğinde bunların olacağını anlatıyordum bir gün bu ülkede,

Arkadaşlarıma dostlarıma,
Çünkü,

İran Afganistan gibi ülkelerde ki gelişimlere bakıp, bu durum acaba bizim coğrafyaya nasıl yansıyacak bir zamanlar sonra diye, çarşaflı kadınların yaşadığı semtleri şehirleri geziyordum nasıl da kalabalıklaşıyorlar gittikçe diye düşünceler yaparken konunun üstünde,
İnsanlarda çok ütopik bulurlardı o zaman düşüncelerimi hem de çok. Amma aklım iyiye güzele çalışmadığı için hiç normal karşılarlardı beni yine de. Yıllardan  1994 yılında yani.

Hatta psikolojik problemlerim olduğuna inanmışlar bile çıktı aralarından. Amma idare diyorlardı beni hep. Hamdolsun.
Şimdi,

Onların psikolojileri bozuluyor sabah akşam. Bense turp gibiyim.
Gelecekte turp gibi de duracağım.

Çünkü görüyorum. Ha bire. Çok da akıllı olmak gerekmiyor. Oku hesapla karşılaştır bak gözlemle düşün taşın sonuç çıkar kendince. Yetiyor. Hamdolsun.
A aaa…

Amma yani evrene olumsuz mesajlar yolluyorum amma yine yaa... Sonra onlar da gerçekleşiyorlar yani yine tabii ki de amma,
Diyenlerde var.

Bende diyorum ki onlara,
Evren bu sistemle çalışıyorsa bizler tam sıçtık.

Tayyip ve avenesi de neler yolluyorlardır kim bilir hep beraber birlikte paylaştığımız yine aynı evrene.
Kısaca,

Derim ki denizin sahillerin tadını çıkarın bol bol.
Resimler çektirin çekin bol bol.

Bikinili özellikle.
Taplısda olur. Memeler fayrap havanız olur üç kuşak sonra ki torunların ellerine geçtiğinde.

Akşamları çekin kafaları sahil boylarında sevişin kumsallarda bol bol.
Hepsi nostalji olacak,

Yıl 2030’lara gelince.
Olmayacak mı diyorsunuz artık bu kadarı da? Olur. Merak etmeyin siz sakın.

Şu an saçı bağlı okula giden bit kadar yüz binlerce kız çocuğu falan var ya, büyüyüp anne olsunlar hele önce bir,
Sizin asıl o gün görün bakın neler olacak bu memlekette.

Bu daha başı. Hamdolsun.
Ki,

O baş,
Henüz hala,

Elimizde. Sayılır. Hiç olmadı. Az da olsa. Hamdolsun.
Beş on sene sonraysa,

O başın canı neremizi isterse artık oramızda.
O başı küçükken ezmedik,

O başı küçükken fark edemedik,
Şimdi girecek yer arıyor o baş her bir yerimizde.

Dediydi dersiniz hatırlarsanız beni,
Bir gün,

Torunlarınız mayo ile denize girmek için yurtdışına seyahatlere gittiklerinde.
Son kale,

Sahillerde elden gidiyor,
Bizler sahil boylarına hoppala yarim yaz geldi çarşıya kiraz geldi diye şarkılar türküler çığırırkene.

Sabah akşam Tayyip kafasına göre düzenlemeler kanunlar peşinde,
Amma,

Diğer,
Alemse,

Eğlencede,
Alemse cümbüşte. Yine aynı sabahların akşamlarında hem de.

Yakışır.
Yakışacak mecbur.

Yakıştırıyorlar zaten her taraftan. Her tarafımıza.
Uymasa da.

Koyuyorlar,
Uysa da.

Hamdolsun.
Yani,

Bu kadar olur yani aşk olsun da yani,
Bizlere.

Aşk olsun,
Gerisi zaten yeter de artar bile,

Bizlere.
Dur bakalım sahillerde kıyı boylarını da kaptırdık gibi amma,

Hamdolsun ki,
Daha,

Göllerle nehirler de var hala bizim ülkede.
Aşk olsun yeter,
Kalenderizdir biz.
Her taraf nasılsa uyar bizlere.

Hiç yorum yok: