Yağmur yağınca
trafiği keşmekeşe dönüşen tek millet biz olabilir miyiz acaba? Kuru ile ıslak
arasında ki fark beyinleri dumura uğratıyor olabilir mi? Amman yağmur yağıyor
trafik yine felakettir lafı bize özgü. Zannedersin tufan var. Yol aynı. Araba aynı.
Sürücüsü aynı. Amma trafik bir rezalet. Hani diyeceğim ki insanlar yağmurda
arabalarını çıkarıyorlar trafiğe,
O da değil.
Çünkü bizde
adettir arabası olan yüz metre bile yürümez. İster yaz ister kış.
Bu yüzden
zaten tüm arabalar her an her mevsim yollarda yüz metre dahi olsa yürümemek
için.
Yürümek
istemiyoruz.
Yürümeyen bir
millet olma yolundayız iyice. Arabasızlar ve de köylüler hariç.
Arabasızlarsa
yürüyorlar mecburen.
Köylülerde.
Size tuhaf
bir veri. Otobüslere minibüslere metrolara binen kadını erkeği insanların çoğu
ince yapılı.
Yürüyorlar çünkü.
Evden işten duraklara, duraklardan evlere işlere. Sabah akşam ha bire yürüyorlar.
Çok az
insanın kilo derdi var eğer ki otobüs minibüs metro vapur kullanıyorlarsa.
Bana inanmayan,
Üç beş kez otobüse
metroya vapura binsinler. Veya biniyorlarsa eğer etraflarına baksınlar
incelesinler aynı yorumu yapacaklardır.
Doğal yollarla
bedenlerini fit tutuyorlar arabasızlar. Kalça göbek dertleri neredeyse yok gibi
çoğunun.
Otomobilden inmeyenlerse
ya jimnastik salonlarında ya diyet programlar da çırpınıyorlar fazla
kilolarından arınmak için.
Ki,
Verilere göre
milletçek gittikçe daha da artıyormuş kilolarımız. Hele son on yılda daha da
artmış ortalama kilolarımız.
Normal.
Son on yılda
trafikteki otomobil sayısı 4 milyon 7 yüz binden,
8 milyon 4
yüz bine çıkmış.
Vaay…
Zenginleşmenin
bir ölçüsü bu.
Deniyor.
Kiloların
zenginleşmesine de bir sebep bu demek.
Yalnızlaşmanın
da muhtemelen. Artan kilolar mı acaba insanları yalnızlaştıran? Beğenilmiyorlar
mı acaba eski fit hallerinde ki gibi?
Dört tekerlerin
üstünde,
Arabaların içinde
tek başına insanlar. Sabah akşam saatlerce tek başına milyonlarca insan.
Çoğunun elinde
cep telefonu.
Yalnızlıklarını
gideriyorlar direksiyon başında.
Aynı yalnızlar,
Fitness salonlarında
da yalnızlar. Gidin fitness salonlarına kulağında kulaklık on binlerce insan
fit olma çabasında şehirde.
Bir çok yol
cadde de on binlerce insan yürüyüş yapıyorlar,
Fit olmak
için. Yalnız amma.
Araba ile
bir yerin kapısından bir başka yerin kapısının tam da dibine ulaşmak adına,
Önce,
Yalnızlığa,
Ve sonrada,
Fazla kilolara
fit oluyorsun demek.
Zenginleşmenin
getirilerine sevinirken nelerimizi yitirdiğimizi farkında değiliz muhtemelen. Aslıda
özlemini de çektiğimiz.
Lafa herkes
diye girenlerin,
Herkeslerinin
kimler olduğu o kadar kısıtlı sayıda ki eğer ki arabadan inmiyorsan.
Belirli güzergahlardan
geçerken yolun kenarlarında gördükleri insanlar kadar herkesler.
Evin iş
yerinin sosyal hayatının geçtiği yerlerin haricinde.
Oradaki insanlarında
sayıları belli.
Ne zaman ki,
Otobüslere minibüslere
metrolara vapurlara biniyorsun,
Çoğunluğu
temsil eden herkeslerle hiç tanımadığın tanıma ihtimalinin de olmadığı her
yaştan her ekonomik her kültür seviyesinden binlerle insanla,
Kısıtlı süreler
içinde kalsa dahi,
Aynı mekanları
paylaşıyorsun ister istemez.
Yürüyen insanlarla.
Yürüyen insanlar
araba hayalini kuruyorlar çoğunluk herkesler yani,
Bir başka
herkeslerse azınlık yani,
Yürüyüş için
zaman ayırma hayalindeler kendilerine.
Yürümemek için
araban olsun istiyorsun,
Araban oluyor,
Bir zaman
sonra yürüye bilmek için arabanla bir yerlere gidiyorsun.
Arabalılar arabasızlara
kızıyorlar arabalarını sürerken. Arabasızlar da arabalılara kızıyorlar yürürken.
Otobüslerdeki
minibüslerde ki insanlar içlerinde tek başına insanların olduğu arabalara da çok
kızıyorlar trafiği işgal ettikleri için.
İçlerinde tek
başına insanların olduğu arabaların sürücüleri de otobüslere minibüslere
kızıyorlar trafiği altüst ettikleri için.
Tek başına
olanlar milyonlara kızıyorlar.
Milyonlarsa tek
başına olanlara.
Arabadakiler
kızgınlıklarını tek başlarına yaşıyorlarken amma,
Otobüslerde
minibüslerde ki insanlarsa kendi aralarında sohbetlerle yaşıyorlar,
Aynı kızgınlıkları.
Herkes kızgın
trafikte amma.
Yalnızlıkları,
Para ile
satın alır olduk.
Kocaman evler
amma tek başına. Kocaman siteler amma yarısı yalnız insanlarla dolu.
Kocaman iş
yerleri kalabalık amma herkes tek başına. Yalnız.
Tatile çıkıyoruz
yine,
Yalnızız onca
kalabalık içinde.
Arabasızlarsa,
Hep birileriyle.
Evde mahallede
kalabalıklar içinde kalabalık yaşıyorlar herkeslerle iç içe.
Seksek oynayan
çocuklar var bizim mahallede mesela. Yola tebeşirle çizip.
İp atlayan
çocuklar var.
Voleybol oynayan
gençler var sokaklarda.
Duvar üstüne
dizilmiş çekirdek çıtlatıp sohbet eden çocuklar var.
Okula yürüyerek
gidiyor çocuklar hep beraber.
Bakkal amca
var.
Manav da.
Bisiklet
tamircisi var.
Fırın var.
Tepsiyle börek geliyor evlerden.
Elinde tabak
komşuya boşu doldurarak iade eden kadınlar var mesela.
Balkondan balkona
konuşmalar var.
İnsanlar iç
içe yaşıyorlar. Sohbetlerle. Çocuklar hep beraber oynuyorlar. Mahallelerde.
Seyrediyorum
eve yürürken.
Sokaklardaysa
tek tük arabalar. Yol kenarları bomboş. Park derdi hiç yok. Var olan araçların
çoğu kamyonet. Çoğu deyimiyle ticariler.
Yürüyenlerle,
Yürümeyenler
arasında ki fark açılıyor gittikçe.
Yürümeyenler
pek bilmiyorlar yürüyenlerin hallerini. Nasıl yaşadıklarını.
Tahmin edebiliyorlar
belki o kadar. Ki bu yüzden,
Eskiden,
Diye giriyorlar
lafa yürümeyenler bazen. Şöyle yaşanırdı böyle yaşanırdı diye. Özlemle.
Bilmiyorlar ki
kalabalıklar öyle yaşıyorlar hala. Eskiden olduğu gibi yani.
Eskiden olanları
artık yaşamamak için,
Zengin oluyorlar
insanlar.
Zengin olunca
da,
Eskileri özlüyorlar.
Paraysa rezil
bir araç eğer ki amaçsa.
İnsanlığa çok
şey katan ve insanca keyiflere insanlarla hep beraber paylaşılan bir çok dokuyu
kaybetmek eritip yok etmek adına. Refahın tarifiniyse,
Refaha düşünce,
Eskiye özlemler
belirliyor aslında eksiklikleri hissedilenlerle.
Yokları var
ediyor para.
Varları da
yok.
Hangisi büyükse
onun peşinde tercihleriyle insanlar.
Yağmur yapıyor
şehirde.
Trafik tam
bir keşmekeş yalnızlar için.
Otobüslerde
ki insanlarsa arabalıları seyrediyorlar mahalleye dönerlerken.
Buğulu camları
ceketlerinin kol ağzıyla silerek.
Yalnızlarsa havalandırmaları
açıyorlar sonuna kadar.
Herkes aynı
yollarda.
Birileri yalnız.
Birileri kalabalıklar
içinde.
Birileri
yağmurdan şikayetçi trafiklerde,
Birileri
içinse,
Yağmuru karı
güneşi hayat hep aynı bir yerlerde.
Biri araba
özleminde.
Biri eskilerin.
Biri makine
peşinde.
Biri yeniden
insanlık.
Yağmur,
Büyük dert
bu şehirde.
Varsa altında
bir makine. Sinir küpüsün arabanın içinde.
Aynı yağmursa,
Hiç dert
değil birilerine.
Islanıyorsun
sadece.
Hepsi amma aynı
şehirde.
Makineyle,
İnsan,
Aynı yağmurun
altında.
Biri daha
insan,
Sadece.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder