18 Aralık 2012 Salı

EZBERİ BOZAN YALNIZDIR

Ezberleri bozansan eğer tek başına kalmayı da göze alacaksın. Yürek sıkıntısı var ahalide. Ezberi bozana hayranlık ezberi bozanı yalnız kılıyor sonrasında. Ki aksi, alışılmışları zaten bilinenleri ha bire tekrar etmenin iğrenç hissine razı olup alışılmışların boktanlığını inkar ederek yaşamaksa tercihin, güruhun arasına karışır gidersin sende. Ne güzel. Hem de pek bir barışçıl şey ederler o zaman seni. Sevimli de.

Kıçına girmesine izin verince sende hayatın, kıçına girmişlerle tek yumurta ikizi olup, oturursun sende o kazıkların üstüne. Hem de bile bile.
O zaman tek başına değilsin bak. Ne güzel. De,

Ne bokuna yarıyorsa. Artık.

Dertleşmesi bile kolay o zaman. Kimin kazığı büyük kimin kazığı nereye kadar ne zaman girmişleri paylaşarak müthiş bir boşalma yaşıyorsun müştereken yapılan mastürbasyonlarda.

Olmadı kim daha iyi domalıyor tartışmasına da giriyorsun ki,
Sende öne iyice eğilmenin ne kadar faydalı ne kadar kullanışlı olduğunu keşfediyorsun samimiyetsizliklerle sahtekarlıklarla dolu hayatın içinde. Amma olsun. Güruhun içinde bir bireysin sende artık. Ne güzel. Güruhun ana ilkesine ayak uydurup,

Sevmeyeceksin sende.
Sevmek boktandır. İllaki inleten olacaksın. O zaman itibar görüyorsun.

Sevilmeye alışmamış bir toplumun sevgisiz yetişmiş sevgiden bi haber insanlarının en kıymetli dostu olursun o zaman ki,
Tek başınalığında çok başlı olur o zaman. Ezberleri de bozmayan. Ne güzel.

İllaki,
Acıklı yaşayıp acıklı yaşatacaksın hayatını hayatları. Acı şart. Alışılmış olan yani.

O zaman,
Muteber kişi olursun bak.

Ki aksi,
Kanırttın mı sevgiden yana, sevgiden bi haberlerin canını acıtıyor korkutuyorsun onları. Zaten bu günün yaşam hızında sevgide çok yavaş geliyor insanlara.

E ee oluyorlar bir yerinden sonra. Yani oluyorlar.
Neyine gerek senin sevgi deyip geçeceksin. Ana ilke.

Kaktır git. Kim ne kadar kaktırdıysa sende iki misli kaktır. Hatta üç dört misli. Yetmez beş on misli.
Muzipçe bir caziben oluyor,

Sevgiye yaslamadın mı hayatı. Ulaşılamayanın karizması pek bi güçlü oluyor. Çekimi de.
Ezberleri bozmamış olup kullanışlı insanlar kategorisinde beklemeye geçiyorsun son nefesini verene kadar sende ağını kurup dört bir yana. Hin bir örümceğin sabrıyla bekliyorsun pat pat yapışıp kalanları. E lazım oluyorlar haliyle beslenme saatinde. Hem bazen de sen takılıyorsun o ağlara. Başkaları için şifa niyetine.

Katiyen,
Yüzlerine vurmayacaksın insanların sevgiden ne mene mahrum yaşadıklarını. İtici oluyor. İtiyor ve de fena kakıyor insanları çünkü sevgi. Ezberlerini bozuyor çünkü. Ki,

Yaşamında insan ilişkilerini başkalarını inletmek üzerine kurarsan,
İşin kebap.

Sevilmesen de,
Ki,

Sevmeyi beceremeyenlerin zaten sevme ihtimalleri de olmadığından,
Kalabalıklar arasında illaki bir yer buluyor kıçın,

Boşta kalan kazıklarının birinin üstünde olsa dahi. Sıcacık. Ki o kazıksa genelde henüz soğumamış oluyor senden bir evvelin bi güzel ısıttığı. Anın oluyor. Ne güzel. Sevgisizlikten yana ha bire.
Sevgiyle karşılaşınca paniğe kapılıyoruz zaten. Gereksiz. O kadar alışmışız ki sevgisizliğe, sevgi içimizi ürpertiyor korkudan. Sevgi ısıtmıyor içimizi, tersine buz kesiyoruz sevgiyle.

Sevgisiz hayatın boktanlığına o kadar alışmışız ki ezberlerimize yayılmış,
Sevgiyle gelenlere karşı duyduğumuz şüpheyse içimizi yakıp kavuruyor. Güven yok sevgiye. Sevgisizliğe ise güven had safhada. Ne boktan be. Deme sakın. Ne güzel de. Yoksa,

Boku çıkmış bu hayatın bu yüzden de dersin sonra kendi kendine. İster evde ister sokakta ister siyasette ister iş aleminde ister sosyal hayatta.
Zaten boktan da yaşanıyor hayatların çoğu bu yüzden de dersin sonra ki, hoş karşılanmaz. Demeyeceksin. Söylemeyeceksin. Vurmayacaksın insanların yüzlerine. Ezberleri bozup huzursuzluk çıkaran olursun yeniden boş yere.

Baktın ki her şeye rağmen sevmek geldi içinden, gereksizde olsa,
Hemen koyup geçirip geçeceksin. Sen koy o koysun sana koysunlar, bu güzel bak.

Ezber olan yani.
Ezberler iyidir.

Riski tariflerde mevcut olan yani. Riskse kazık. Ki kazıkların malzemesi boyu posu kalınlığı da iyice tespit edilmiş olduğundan bugüne kadar giren çıkanların çokluğuyla, risk olarak görünmüyorlar da artık o kazıklar. Alışınca da hayat güzel.
Ki bende durum farklı.

Mideme acı dolu kramplar giriyor sevgisiz yaşanan bu dünyada artık. Midem kaldırmıyor hiç. Hazmedemeyince de normal.
Sevgisizliği hazmeden insanların sevgiyi hazmedememesinin kızgınlığı ile çekip gitmek geliyor içimden dağlara. Kızgınlıklarımda benim sevgisizliğim sevgisizlerden yana. Çekip gitmek geliyor içimden,

Hayvanlarla bitkiler alemine.
Orada işim kolay. En yabani hayvanla bile anlaşırım göz göze. Konuşmaya bile gerek yok.

Seni sevdim diye göz ederim ona, o da bende severim seni amma acıtmazsan canımı seversen beni diye göz atar bana,
Bende o cepte zaten sen rahatın bak derim göz ederken ona,

O da eyvallah der. Bu kadar.
Geçinip gideriz hep beraber.

İnsanlarla zor.
Göz attın mı sevdim seni diye insan kısmısına, illaki kafayı yiyorsun suratının ortasına.

Hadi len diye.
Sonra soruyorsun kendine ne işim var ulan sevmeklerle falan diye.

Hasretken sevilmeye bu denli,
Amma,

Sevmemek için bu denli çırpınan bir başka canlı türü daha olamaz.
Boktan bir canlı mı insan?

Yoksa boktanlaştı mı iyice zaman içinde orasıysa meçhul.
Gözü çıksın paranın.

Olsa,
Kendi köyümü kuracağım ilk evi kendim inşa edip uzaklarda bir yerlerde. Sevenler yerleşecek bir tek köyüme.

Otu boku ne varsa içinde canlı bir hücre taşıyan her şeyi,
Sevenlerin köyü olacak.

Adı da,
Sevgi Köyü.

Sevginin zor değil, esas sevmemenin sevgisizliğin zor olduğunu keşfetmişlerin köyü.
Tek başınalığını çok başla bir arada amma sevgiyle yaşamanın tek yolu,

Köyü.
Sevgiden öcü gibi korkanların şehirlerinde kurumamak için verdiğim salakça çabalara da bir son vermiş olurum böylece.

Neyime gerek,
Anlat dur. Sev dur.

Sevenler  çıkarsa amma üç amma beş başlarız bir yerinden.
Ezberleri boza boza.

Hem sinirde etmeyiz güdükleri onların kendi mahallerinde. Onlar kendi aralarında sevmeden yaşar giderler kendi boktan hayatlarını.
Bizde köyde.

Fanteziye bak sen. Sevgi köyünün bile fantezi sayıldığı bir dünya var artık üstünde yaşadığımız.
Sevgi Köyümü? Ne? Yok artık. Deli mi bu diye. Hop birkaç kişi daha terk etmiştir bile şu an beni,

Ezberlerine yine bir çomak daha soktum diye.
Ayrımcıyım.

Net. Sevginin çalışmadığı işe yaramadığı bir dünyada ayırıyorum insanları. Mevlana olmaya niyetim falan yok. Ki, Mevlana bile hükümsüz kalıyor zaten sevgisizlikte. Mevlana kim ki diye.
Sevginin cezalandırıldığı bir dünyada ayrımcı olmazsam inkar etmiş olurum sevgiyi. Kendimi.

Umurumda da değil bu yüzden,
Sevilirim sevilmem diye de.

Umurumda değil,
Çünkü sevmeyi bilmeyenlerin dünyasında sevilme ihtimalimde yok zaten. Sevilmek telaşından kurtulunca da işin kolay.

Get la yı  çekiyorsun istediklerine istediğin an.
Acılar içinde kramplar giren karnının en zayıf olduğu yer sevgi olsa dahi,

Bu zafiyetinden faydalanmak isteyen gönüllülerde nasılsa yok zaten.
Mesleğim,

Misyonum ezberleri bozmak iyice.
İşim bu benim.

Ezberlerle mutlu yaşadığımı zannedeceğime ezberleri bozmanın keyfini sürüyorum hayatta.
Biri birileri de bu keyfime ortak olacaklar bir gün.

Sevgiye inanan sevgiden korkmayan yürekli birileri.
Ağıma takılmayan.

Ağım yok çünkü. Ben, ben gibiyim çünkü. Kendileri, kendileri gibi olamayanların işi ağ işi. Ve de ağlarıysa pek bi süslü. Hatta püslü de. Benimse,
Tek bir kıymetlim var ve de kaldı hayatta,

O da sevgi. O da,
Ezber bozan yani.

Ki, inadım inat.
Birileriyse eninde sonunda direnemeyecekler bir gün benim bu sevgiye olan düşkünlüğüme.

Çok zoru becerecekler yani. Ezberi bozanı sevmek zordur. Hem de alışmışken tam da yuvaları kurmuşken ezberlerin üstüne,
Amma bir gün illaki birileri,

Bozacaklar ezberlerini. Kalkan yok. Kale yok. Dımdızlak çırılçıplak kalmayı göze alacaklar sevginin önünde.
Kazıklar kıçlarına girmeye devam mi etsinler?

Yoksa sevsinler mi sevgiyi?
Diye.

Kafaları bulandırmak benim işim. Düzenlere çomak sokmak.
İnadım inat.

İnat felaket getirir derler. Doğru. Da,
Tek geçerli olmadığı yerse,

Sevgi.
Ezberleri bozmak benim işim.

Çomakçıyım ben.
Seviyorum,

İşimi.
Tek başıma gözüksem de bugün için,

Sevgisizliğe sığınanlar çok kalabalık olsalar da bugün için,
Rüzgar tersine dönecek bir gün.

Bekle gör.
Vazgeçme yeter.

Çomakları sokmaya devam et amma. Durma hiç. Hep karıştır kafaları. Hep göster ucunu sevginin. O var da bak bir de bu var diye. Mesleğini layıkıyla icra et yeter, bıkmadan usanmadan.
İster aşkta ister ailede ister sokakta ister işte ister sosyal hayatta,

Hatta ister siyasette bile,
Eninde sonunda,

Kazanacak olanlar çok belli şimdiden. Bugün tek başlarına kalmış olsalar dahi. Bir gün çok çoğalacaklar.
Sevgiyle.

Devaam ezberlerin orasına burasına çomaklar sokmaya.
Benim işim çomakçılık.

Seviyorum,
İşimi.

Sevgiyle kalın.
Açılım olur.

Hiç yorum yok: