12 Aralık 2012 Çarşamba

CEZANI BAŞKASI ÇEKİYOR

İçinizde vatan için ölmeyi hapiste yatmayı göze alan, gerekirse yatarımda ölürümde diyen var mı? Yok. O halde, Silivri’den çok ağır cezalar çıkacak. Ağırlaştırılmış müebbet hapisler ağırlıkta olacak. Binlerce belki de milyonlarca insanın üstlenmesi gereken cezalar birkaç yüz kişinin sırtına yüklenecek.

Sen şimdi kendini aklamak iyi hissetmek için istersen git Silivri’nin kapısında yat. Kime ne fayda.
Suçları belli.

Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek.
Suçlama argümanları mahkeme sorgulama yargılama yöntemleri dandik. Deliller de dandik. Olsun. Yatacaklar mı o hapislerde? Yatacaklar.

Onlar içeride yatıyorlar diye de ülkenin altını üstüne getirecek insanlar var mı? Yok. Hedefine bir adım daha yaklaşmış oluyor batı böylece.
Böylece Kurtuluş Savaşının rövanşını almış olacak batı. Türklük kavramını yok edince Anadolu’da, kavimlerle uğraşması kolay da olacak haliyle. Eskisi gibi yani. Osmanlı’nın son dönemi gibi. 100 yıl civarında süren Türklerin kendilerine ait cumhuriyeti devleti rüyası da sona erecek.

Muhtemelen Anadolu Birleşik Devletleri’nin de temeli atılmış olacak. Atıldı da çoktan, bundan böyle itiraz edecek kimse kalmayacak.
Soru şu tekrarlarsak eğer,

İçinizde vatan için ölmeyi hapis yatmayı göze alan var mı? Yok.
O zaman ortada üstünde konuşulacak çalışılacak bir davada yok.

Davana inanıyor da karşı devrim için harekete geçiyorsan ölmeyi hapiste yatmayı göze alacaksın. Yani zulme uğramayı. Göze almıyorsan ölmeyi hapiste yatmayı zulme uğramakta işine gelmiyorsa, zaten senin bir davan da yok kimseyle demektir. Düşüncelerin uyuşmuyor. Fikirlerin zıtlaşıyor demektir. Birileriyle. Keyfe keder kıvamında.
Hem evimde dizi seyredeyim yazın da tatile hafta sonu da alışverişe, hem de davamda kazanan taraf ben olayım. Yok öyle bir şey.

Yarın sabah on binlerce insan Silivri’ye gidiyor. Hapistekileri yalnız bırakmamak için. O insanlar tam 5 yıldır o hapislerde. 5 yılda 600 duruşma yapıldı. Çeşitli dosyalar üstünde.
Hadi ilk beş on duruşmayı atladınız, sonrasında ki yüzlerce duruşmada neredeydiniz ey ahali?

Balyoz davası karar aşamasındayken neredeydiniz mesela? Medyatik mi değildi 100’lerce asker?
Her bir duruşmada gittikçe artan sayılarda insan toplansa idi Silivri’de yarında artık bu sayı milyonu bulsaydı bak, o mahkeme salonun hakimleri her girdikleri duruşmada bembeyaz bir yüzle oturuyor olurlardı o kürsüye.

Uluslararası basın, insan hakları her nevi kuruluşta yüzlerce çadır kurmuşlardı 5 yıldır kapının önüne.
E bir şeylerinde değişme ihtimali olurdu bu tepki karşısında haliyle.

İyi niyetinizi vatanseverliğinizi Atatürk sevginizi saygınızı ilke ve inkılaplarına bağlığınızı iyi biliyor ve yürekten inanıyorum.
Amma bu ülke için verdiğimiz çabaları siz yeterli buluyor da siz kendinize yürekten inanıyor musunuz esas, önemli olan bu.

Neydi soru,
Davanız uğruna,

İçinizde vatan için ölmeyi hapis yatmayı göze alan var mı? Yok.
O halde ortada bir davada yok.

Batının ulusal ve uluslararası plan ve stratejileri orta ve uzun vadedir.
Onlar bizler gibi günü birlik, o anlık duygusal patlamalarla planlar stratejiler yapmazlar.

Daha Çanakkale’den süklüm püklüm dönerken başlamışlardır hangi tarihte nasıl bir çalışma yapmaları gerektiğinin hazırlıklarına. Yeniden.
Gerçekçiler çünkü.

İyi analiz ediyorlar. Analizlerle gelen doneler üstünde çok boyutlu ve çaplı çalışıyorlar,
Uzmanlarla.

En az üç beş ayrı birbirlerine alternatif amma istedikleri sonucu alacak planlamaları yapıyorlar,
Sonra,

Düğmeye basıyorlar. Bizim ülkede düğmeye 1946 seçimlerinden sonra bastılar. 65 yılda da birinci kademe hedefe ulaştılar. Bile.
Yani,

Bu ülkede Türklük Atatürk Türkiye gibi isimleri yok etme aşamasına geldiler. Çoktan. Yok ettiğin bir şeyin yerine illaki bir şey de dolar. Fizik kanunu bu. Bakalım Türklük Türkiye Atatürk isimlerinin yerini de neyle doldurmaya karar verdiler.
Çok zor olmadı işleri. Çünkü vatanı uğruna ölmeye hapis yatmaya kimsenin niyeti olmadığı için tereyağından kıl çeker gibi çekip aldılar istedikleri sonuçları da.

İçinizde vatanı için ölmeyi hapis yatmayı göze alan var mı? Yok.
O zaman ortada savunulacak bir davada yok.

Ve de bir millet kendine sabah akşam,
Koyunuz biz diyorsa,

Zaten batının bizim toplumun algılama yeteneği ve tepkileri, tepkilerinin etkileri üzerinde çok fazla etüt yapmasına gerek de yok.
Ki,

Koyun bile daha agresiftir bize nazaran. En azından çok kızarsa tos atar.
Bizde tos atan bile yok.

Koyun yanlış teşhis,
Biz kuzuyuz. Kuzu.

Şimdi,
Böyle konuşmalar böyle yazılar negatif enerji verirmiş de, böyle negatif olmanın bir manası yokmuş da, zaman birlik beraberlik zamanıymış da, esas bundan sonrası için ne yapmak gerekiyor onları konuşmak lazımmış da,

Diye gidiyor düşüncelerime tavrıma muhalif duygu yüklü insanların söylemleri.
Nasıl da duygu yüklü anlatamam.

Benimkilerde fazla gerçeklerle dolu amma. Anlatıyorum o yüzden.
Fazla gerçekçi çünkü,

Durum gerçek.
Ve de,

İçinizde vatan için ölmeyi hapis yatmayı göze alan var mı?
Evet var,

Hepimiz ölmeyi de hapislerde de yatmayı da her nevi zulmü de göze alırız cevabımız çıkmadığı müddetçe sen istersen Silivri’nin kapısına,
İnsanlık anıtı dik. Nafile.

O insanlar o hapislerde geçirirler ömürlerinin geriye kalan kısmını,
Halkımızın bir kısmı zil takıp oynar cezalar açıklandığında,

Halkımızın pısırık kuzu kısmı da yazar çizer paylaşımlarda bulunurlar binlerce, üç beş protesto yürüyüşü,
Sonra haydi dizilere gezmeye tozmaya alışverişe.

Yazarı Mustafa Kemal Atatürk,
Adı,

Türkiye Cumhuriyeti Devleti,
Olan,

Eser de,
Sahneden indirilir yüz yıllık bir gösterimden sonra.

Yerine kimin senaryosunu yazdığı neyin sahne alacağı da çok belli.
5 yıl geciktik Silivri’ye gitmek için.

Bu ülke için mücadele etmek içinde 60 yıl falan geciktik.
Olsun,

Çıkmamış candan ümit kesilmez.
Gerçekçi anlamda bir işe yaramasa da kişisel tatminler ve de bende bir şey yaptım vatanım için, bu insanlar için anlamında hoş bir yaklaşım. Hoş bir tavır.

Romantikte.
Amma,

Yine de soru şu,
İçinizde vatan için ölmeyi hapis yatmayı göze alan var mı?

Yok.
O zaman senin bir davan da yok,

Bir derdin var sadece.
Takma,

Geçer.
Neleri geçirdin,

Kuzu kuzu,
Bu da geçer.

İnsanlarında ömürleri hapislerde geçer.
Bir partin bile yok davanın peşinde her şeyi göze alıp uğraşıp didinen. Her şeyi amma.

Tarih yazılmayacak yarın sabah.
Yarın sabah ve takip eden sabahlarda,

Yazılmış tarihe tanık edilecek,
O kadar.

Tüketim toplumu olmadan evvel düşünecektin,
Nelerini tüketeceğini.

Şimdi al eline kalemi kağıdı başla yazmaya,
Nelerini,

Tüketmişsin bakalım diye.
Ümitleri bağladığımız 12.12.12.12.12’de geçti,

Son ümidimiz,
09.10.11.12.13’de.

Hayırlısı.

Hiç yorum yok: