29 Aralık 2012 Cumartesi

40 YILLIK DOSTLAR



Kolej’de dedik o gün o ilk ‘merhaba’yı. Geçenlerde, ilk defa ‘merhaba’ dediği dostunu 76 yıl sonra kaybettiğinde çok büyüktü dayımın üzüntüsü. O gün, bizimkisi daha 40 – 45 yıllık, daha yeni yarılamışız yolu dedim kendime. 40 yıllık dostluk mu? Ne kadar muazzam ne müthiş. Şahane. İnsanın içine verdiği hisse, insana ‘var ulan sevgi’ dedirtiyor milyarca kez.
Var ulan.
Yok diyenlere inanma.
Var.
Sakallarımız yoktu. Memeleri yoktu ilk defa,
‘Merhaba’,
Dediğimizde birbirimize.
‘Merhaba’;
‘Selam, geniş ve mamur yere geldiniz, rahat ediniz, günaydın hoş geldiniz’ demektir. Ben demiyorum, TDK Büyük Sözlük diye Türkçe’de.
Esas kökü Farsçadaysa,
‘Benden sana zarar gelmez’ demek.
Gelmedi de.
Zarar vermek isteyenler rahat ettirmeyenler rahat etmeyenler uçup gittiler bir yerlere.
Kalanlarsa,
Gönlümüzün gönüllerinin geniş mamur yerinde yerlerinde rahat ettirdiklerimiz rahat ettiklerimiz.
Le,
Devam ettik hayata.
Orada biri var. Ve hep var. Ne halde olursan ol hep var. Her halde mi? Her halde var.
Kim?
Biri.
Sevdiğin biri. Seven biri.
İstersen yıllarca görünme. İsterse yıllarca görünmesin de sana. Sesini bile duyma hatta.
Var amma.
40 yıldır durduğu yerde, tam da o yerde tam da yanı başında hep duruyor.
Bir telefona bakar. Bir habere. Bir mesaja.
‘Gel’.
‘Geliyorum’.
Neden?
Diye sormaz. Gel dedin diye gelir.
40 yıldır gelir zaten hep. Hiç gitmez. Hep gelir.
Gidersinde sen de ‘neden?’ diye sormadan. Hep gitmişsindir de zaten.
Bilir. Bilirsin.
Seni bilir. Sende onu.
Hayatın en önemli imtihanından geçmişsinizdir hep birlikte.
Sevgi sorusuna,
Saygı sorusuna,
Samimiyet sorusuna verdiğiniz cevaplarla da yıldızlı 10 almışsınızdır hep beraber. Hep.
Bir insanın girdiği en uzun imtihandan hep beraber geçmişsinizdir,
Yıldızlı 10’larla.
40 yıl süren bir imtihandan.
Ve de sınıfı olmayan ve de kağıdı kalemi olmayan ve de başında kimse dikilmeden geçen 40 yıldır, 40 yıl evvel girdiğin,
Hem de çok kopya çektiğin, aslında hep birbirinden kopya çeke çeke öğrendiğin, kopya çekmene izin verilen tek imtihandan geçmişsinizdir artık.
Otur.
Yıldızlı 10.
Tamamdır artık.
Geçtin. Geçtiler. Herkese yıldızlı 10.
Yıldız oldun artık sen demektir o an. Birilerinin yıldızısın sen. Birileri de senin yıldızların artık.
Öyle bir yıldız ki,
Ne gece ne gündüz ne varlıkta ne yoklukta ne sağlıkta ne hastalıkta ister kadın ister erkek hiç sönmeyen.
Zaten erkek kim ki?
Kadın kim ki?
Hani ilk merhaba var ya,
Hani sakallar yok ya memeler yok ya henüz o gün,
Bugün olmuş,
40 yıl geçmiş aradan,
Sakallar yok ki memeler yok ki hala.
Cinsiyetsizsin.
İnsansın sadece.
Gönlün var bir tek. Bir de ruhun. Ha bir de aklın.
Bedeninse,
Ne kimsenin ne de senin umurunda zaten.
Umurunda olduğun tek bir şey var,
Amman iyi olsun dostların. Amman keyfi yerinde olsun dostlarının. Amman hep güzellikler yaşasın dostların. Amman canı nasıl istiyorsa öyle yaşasın dostların. Mutlu olsunlar yeter.
Ne faydaki sana peki?
Çok fayda.
Mutlu olursun sende. Çok hem de. Bitti.
Nasıl?
Mutluluktan daha da büyük daha da yaşanılası bir fayda var mıdır hayata?
Yok.
Demek çok fayda.
Hem de beleşine çok fayda.
En beleş mutluluksa sevmektir çünkü. Bedava. İstediğin kadar seversin. Bedava. İstedikleri kadarda severler seni. Yine bedava.
Hem de insanların sevilsinler diye havada bin bir türlü parendeler attıkları bir dünyada.
Bizdeyse,
Bedava.
Hem de tam 40 yıldır.
Bazen,
Bir araya gelince 40 yıllıklar. Biri çıkıyor karşına. Erkek biri. Kadın biri. Hatırlıyor musun? Belki hayır. Anın mı var? Yok belki. Çok mu yakın geçti 40 yıl? Yok hatta.
Amma o 40 yıllık biri.
Daha ne olsun.
Söz mü var aranızda? Yok. Bir akit mi imzaladınız 40 yıl sonrada görüşeceğiz diye? Yok. Para pul her türlü bir menfaat var mı 40 yıl boyu? Yok.
Tek bir şey var amma tek bir menfaatin var amma,
40 yıllık gözlere hala bakıyor olmak.
Nasıl?
Her şey var demek ki.
Hikayen var esas. Paylaştığın. İstediğin an paylaşacağın. Farklı hikayelerden oluşan şahane bir romanın var artık esas.
Tek bir kitapta toplanmış.
Oku oku bitmeyen.
İnsanlar evleniyorlar boşanıyorlar sevgilileri oluyor birleşiyorlar ayrılıyorlar.
Birileri hep bir yerlerden geliyor genelde de bir yerlere gidiyorlar sonrada.
Birileriyse,
Bir kez geliyorlar bir yere de gitmiyorlar bir daha.
40 yıllık dostlar yani.
Derim ki,
En çok sevginize sahip çıkın.
Sizi sevenin sevgisine, kendinizden çok daha fazla sahip çıkın.
Sizi sevenlerle güzel geçiyor bir ömür çünkü.
İnanın sevgiye.
Çok hem de.
Bizler 40 yılı tamamladık. Darısı nice senelere. Bakın bizlere, hatta bakın ömürlerini aynı evde aynı yatakta geçirmiş yaşlılara bile,
Sonra,
Bugün varsa bir sevdiğiniz seveniniz yürekten çok sizi,
Tutun hemen o eli. Bırakmayın katiyen.
Bugünden başlayın saymaya,
40 yıl sonra,
Sizinde 40 yıllık sevdiğiniz seveniniz var demektir artık karşılıksız hem de hala çok gönülden.
Esas sevgiyle kaleme alınmış bir hikayeniz var  artık demek.
Ve de hayat koskocaman bir hikayedir zaten. Önce sizin hikayenizdir. İçinden hep bir çok kahramanların geçip gittiği.
Hikayeniz çok okunulası olsun istiyorsanız ha bire baştan ha bire yeniden,
Sevenlerinize, sevenlerinizin sevgilerine sahip çıkın çok.
O zaman,
Hikayeniz sevgiyle yazılıyor yeniden.
Hikayeniz çok renkleniyor. O zaman hikayeniz çok güzelleşiyor. O zaman hikayeniz hikayelerle iç içe geçip çok daha zenginleşiyor,
O zaman hikayenizin esas oğlanı esas kızı da oluyor. Ve de,
Genişliyor,
Mamur oluyor,
Ve de hayat o zaman çok daha rahat yaşanıyor. Kendinize ait hikayede değil artık, seveninizle yazılmış sizlerin hikayenizde. Bizim 40 yıllık hikayemiz gibi.
Ve de o zaman hayat size hiçbir zaman zarar taşımıyor. Taşıyamıyor. Sevginin şemsiyesi altında,
Merhaba,
Diyor hayat size. Sadece.
‘Benden sana zarar gelmez’. Diyor. Sadece.
Ki o merhabayı bir gün birine dediniz zannederken bir gün bir yerde ister bebeyken ister kazık kadar insan,
O merhabayı aslında sevgiye diyorsunuz o gün.
Çünkü,
Sevgiden hiç zarar gelmiyor.
Çünkü size bir tek seveniniz zarar vermiyor.
Ve de,
Tüm güzellikleri sizin hikayenize bir tek sevenleriniz getiriyor taşıyor.
Bu sadece bir his demeyin katiyen.
O his,
İnsanlara  insana hayatı yaşanılası kılıyor.
O his,
Bizi, insanları mutlu ediyor.
Gerisi tam bir palavra. Kanmayın palavralara. Kanıyorsanız eğer, kanmak üzere iseniz eğer,
Sizi sevenle sevenlerle çekilmiş bir fotoğrafa bakın sadece birkaç dakika.
Kameraya yansıyan gözlere bakın bi.
Yeter.
40 yıl sonra gözler yine aynı gözler.
40 yıl sonrada aynı kalacaklar  yine.
Ne oluyorsa hayatta güzelliklerden mutluluklardan yana,
Sevgiyle oluyor,
Saygıyla oluyor,
Samimiyetle oluyor bir tek. Hepsi bir aradayken amma.
Gerisiyse,
Üç para bile değeri olmayan çok büyük bir palavra.
Bu palavraya kanmama engel olan tüm 40 yıllık şahane dostlarımadır teşekkürlerim.
40 yıldır bıkmadan usanmadan sevenlerime.
Bana,
Sevginin varlığını hep hissettirmiş hep de hissettirenleredir teşekkürlerim.
Benim gibi Kolejin en tembel öğrencilerinden birine,
Yıldızlı 10 aldırttılar yaşam imtihanından.
Ben bu sınıfı bile geçemem derken,
Sevgiden saygıdan samimiyetten,
Yani mutluluktan yani insanlıktan mezun ettiler beni,
Hem de,
Yıldızlı 10’la.
Tek menfaatleriyse, mutlu olmaktı sadece.
Daha ne olsun.
Dur anaa şimdi fark ettim. Ben de beleşçiymişim be. Vermeden beleşine sevildiğimize göre ve de bu durumda,
A eşittir B’eyse, B’ eşittir C’eyse,
A eşittir C o zaman yahu.
Yuh.
Ayıp etmişiz dostlara yahu…
Hiç vermeden almak olmuş. Dostluk olmuş yani. Almadan sevmişim de.
A eşittir C olmuş. Dostluk olmuş yine yani. Peki şimdi,
Ne alaka bu? Şu,
Kolejde derslerden aklımda kalan tek formül bu. Onu da kullanmak istedim. Hazır hala hatırlarken, kalem de elimdeyken.
Ne yapayım ki Kolejde derslerden aklımda tek bir şey kaldı, o da bu. Ki,
Kolejin kendinden gönlümde de tek bir şey kaldı yine.
O da,
Sevgi.
İşin esasını Kolej’de öğretmişler demek ki en başlarındayken bizler hayatın yani.
Gerisini ittir et. Gerisi,
Transitive axiomlar falan yani.
İşin esasını öğrenince,
Geriye kalan her şey de tırışkadan nağmeler gibi geliyor insanın kulağına.
Kolay değil bunca sivriyi bir araya getirmek bir arada tutmak, hem de bunca yıl hem de bunca yıldan da sonra.
Ki o palavralar taşımıyor insanları 40 yıl sonralara ve de o palavralar bir arada tutamıyor insanları 40 yıldır bir arada.
Sevgi taşıyor sevgi tutuyor sevgi buluşturuyor bir tek.
Ha pardon,
Bir de bizim,
Murat Mertoğlu buluşturuyor.
Ulen sevgi bile organizasyon gerektiriyor demek ki  artık bu devirde.
Batsın bu dünya…

Hiç yorum yok: