Kolej’de
dedik o gün o ilk ‘merhaba’yı. Geçenlerde, ilk defa ‘merhaba’ dediği dostunu 76
yıl sonra kaybettiğinde çok büyüktü dayımın üzüntüsü. O gün, bizimkisi daha 40 –
45 yıllık, daha yeni yarılamışız yolu dedim kendime. 40 yıllık dostluk mu? Ne
kadar muazzam ne müthiş. Şahane. İnsanın içine verdiği hisse, insana ‘var ulan
sevgi’ dedirtiyor milyarca kez.
Var ulan.
Yok diyenlere
inanma.
Var.
Sakallarımız
yoktu. Memeleri yoktu ilk defa,
‘Merhaba’,
Dediğimizde
birbirimize.
‘Merhaba’;
‘Selam, geniş
ve mamur yere geldiniz, rahat ediniz, günaydın hoş geldiniz’ demektir. Ben demiyorum,
TDK Büyük Sözlük diye Türkçe’de.
Esas kökü
Farsçadaysa,
‘Benden sana
zarar gelmez’ demek.
Gelmedi de.
Zarar vermek
isteyenler rahat ettirmeyenler rahat etmeyenler uçup gittiler bir yerlere.
Kalanlarsa,
Gönlümüzün gönüllerinin
geniş mamur yerinde yerlerinde rahat ettirdiklerimiz rahat ettiklerimiz.
Le,
Devam ettik hayata.
Orada biri
var. Ve hep var. Ne halde olursan ol hep var. Her halde mi? Her halde var.
Kim?
Biri.
Sevdiğin biri.
Seven biri.
İstersen yıllarca
görünme. İsterse yıllarca görünmesin de sana. Sesini bile duyma hatta.
Var amma.
40 yıldır
durduğu yerde, tam da o yerde tam da yanı başında hep duruyor.
Bir telefona
bakar. Bir habere. Bir mesaja.
‘Gel’.
‘Geliyorum’.
Neden?
Diye sormaz.
Gel dedin diye gelir.
40 yıldır
gelir zaten hep. Hiç gitmez. Hep gelir.
Gidersinde sen
de ‘neden?’ diye sormadan. Hep gitmişsindir de zaten.
Bilir. Bilirsin.
Seni bilir. Sende
onu.
Hayatın en
önemli imtihanından geçmişsinizdir hep birlikte.
Sevgi sorusuna,
Saygı sorusuna,
Samimiyet sorusuna
verdiğiniz cevaplarla da yıldızlı 10 almışsınızdır hep beraber. Hep.
Bir insanın
girdiği en uzun imtihandan hep beraber geçmişsinizdir,
Yıldızlı 10’larla.
40 yıl süren
bir imtihandan.
Ve de sınıfı
olmayan ve de kağıdı kalemi olmayan ve de başında kimse dikilmeden geçen 40 yıldır,
40 yıl evvel girdiğin,
Hem de çok
kopya çektiğin, aslında hep birbirinden kopya çeke çeke öğrendiğin, kopya
çekmene izin verilen tek imtihandan geçmişsinizdir artık.
Otur.
Yıldızlı 10.
Tamamdır
artık.
Geçtin. Geçtiler.
Herkese yıldızlı 10.
Yıldız oldun
artık sen demektir o an. Birilerinin yıldızısın sen. Birileri de senin
yıldızların artık.
Öyle bir
yıldız ki,
Ne gece ne
gündüz ne varlıkta ne yoklukta ne sağlıkta ne hastalıkta ister kadın ister
erkek hiç sönmeyen.
Zaten erkek
kim ki?
Kadın kim
ki?
Hani ilk
merhaba var ya,
Hani
sakallar yok ya memeler yok ya henüz o gün,
Bugün olmuş,
40 yıl
geçmiş aradan,
Sakallar yok
ki memeler yok ki hala.
Cinsiyetsizsin.
İnsansın sadece.
Gönlün var
bir tek. Bir de ruhun. Ha bir de aklın.
Bedeninse,
Ne kimsenin ne
de senin umurunda zaten.
Umurunda olduğun
tek bir şey var,
Amman iyi
olsun dostların. Amman keyfi yerinde olsun dostlarının. Amman hep güzellikler
yaşasın dostların. Amman canı nasıl istiyorsa öyle yaşasın dostların. Mutlu olsunlar
yeter.
Ne faydaki
sana peki?
Çok fayda.
Mutlu olursun
sende. Çok hem de. Bitti.
Nasıl?
Mutluluktan
daha da büyük daha da yaşanılası bir fayda var mıdır hayata?
Yok.
Demek çok
fayda.
Hem de
beleşine çok fayda.
En beleş
mutluluksa sevmektir çünkü. Bedava. İstediğin kadar seversin. Bedava. İstedikleri
kadarda severler seni. Yine bedava.
Hem de
insanların sevilsinler diye havada bin bir türlü parendeler attıkları bir
dünyada.
Bizdeyse,
Bedava.
Hem de tam 40
yıldır.
Bazen,
Bir araya
gelince 40 yıllıklar. Biri çıkıyor karşına. Erkek biri. Kadın biri. Hatırlıyor musun?
Belki hayır. Anın mı var? Yok belki. Çok mu yakın geçti 40 yıl? Yok hatta.
Amma o 40
yıllık biri.
Daha ne
olsun.
Söz mü var
aranızda? Yok. Bir akit mi imzaladınız 40 yıl sonrada görüşeceğiz diye? Yok. Para
pul her türlü bir menfaat var mı 40 yıl boyu? Yok.
Tek bir şey
var amma tek bir menfaatin var amma,
40 yıllık
gözlere hala bakıyor olmak.
Nasıl?
Her şey var
demek ki.
Hikayen var
esas. Paylaştığın. İstediğin an paylaşacağın. Farklı hikayelerden oluşan şahane
bir romanın var artık esas.
Tek bir
kitapta toplanmış.
Oku oku
bitmeyen.
İnsanlar evleniyorlar
boşanıyorlar sevgilileri oluyor birleşiyorlar ayrılıyorlar.
Birileri hep
bir yerlerden geliyor genelde de bir yerlere gidiyorlar sonrada.
Birileriyse,
Bir kez
geliyorlar bir yere de gitmiyorlar bir daha.
40 yıllık
dostlar yani.
Derim ki,
En çok sevginize
sahip çıkın.
Sizi sevenin
sevgisine, kendinizden çok daha fazla sahip çıkın.
Sizi sevenlerle
güzel geçiyor bir ömür çünkü.
İnanın sevgiye.
Çok hem de.
Bizler 40
yılı tamamladık. Darısı nice senelere. Bakın bizlere, hatta bakın ömürlerini
aynı evde aynı yatakta geçirmiş yaşlılara bile,
Sonra,
Bugün varsa
bir sevdiğiniz seveniniz yürekten çok sizi,
Tutun hemen
o eli. Bırakmayın katiyen.
Bugünden başlayın
saymaya,
40 yıl
sonra,
Sizinde 40
yıllık sevdiğiniz seveniniz var demektir artık karşılıksız hem de hala çok gönülden.
Esas
sevgiyle kaleme alınmış bir hikayeniz var artık demek.
Ve de hayat
koskocaman bir hikayedir zaten. Önce sizin hikayenizdir. İçinden hep bir çok
kahramanların geçip gittiği.
Hikayeniz çok
okunulası olsun istiyorsanız ha bire baştan ha bire yeniden,
Sevenlerinize,
sevenlerinizin sevgilerine sahip çıkın çok.
O zaman,
Hikayeniz sevgiyle
yazılıyor yeniden.
Hikayeniz
çok renkleniyor. O zaman hikayeniz çok güzelleşiyor. O zaman hikayeniz
hikayelerle iç içe geçip çok daha zenginleşiyor,
O zaman
hikayenizin esas oğlanı esas kızı da oluyor. Ve de,
Genişliyor,
Mamur oluyor,
Ve de hayat
o zaman çok daha rahat yaşanıyor. Kendinize ait hikayede değil artık,
seveninizle yazılmış sizlerin hikayenizde. Bizim 40 yıllık hikayemiz gibi.
Ve de o
zaman hayat size hiçbir zaman zarar taşımıyor. Taşıyamıyor. Sevginin şemsiyesi
altında,
Merhaba,
Diyor hayat
size. Sadece.
‘Benden sana
zarar gelmez’. Diyor. Sadece.
Ki o merhabayı
bir gün birine dediniz zannederken bir gün bir yerde ister bebeyken ister kazık
kadar insan,
O merhabayı
aslında sevgiye diyorsunuz o gün.
Çünkü,
Sevgiden hiç
zarar gelmiyor.
Çünkü size bir
tek seveniniz zarar vermiyor.
Ve de,
Tüm güzellikleri
sizin hikayenize bir tek sevenleriniz getiriyor taşıyor.
Bu sadece
bir his demeyin katiyen.
O his,
İnsanlara insana hayatı yaşanılası kılıyor.
O his,
Bizi, insanları
mutlu ediyor.
Gerisi tam
bir palavra. Kanmayın palavralara. Kanıyorsanız eğer, kanmak üzere iseniz eğer,
Sizi sevenle
sevenlerle çekilmiş bir fotoğrafa bakın sadece birkaç dakika.
Kameraya
yansıyan gözlere bakın bi.
Yeter.
40 yıl sonra
gözler yine aynı gözler.
40 yıl
sonrada aynı kalacaklar yine.
Ne oluyorsa
hayatta güzelliklerden mutluluklardan yana,
Sevgiyle
oluyor,
Saygıyla oluyor,
Samimiyetle oluyor
bir tek. Hepsi bir aradayken amma.
Gerisiyse,
Üç para bile
değeri olmayan çok büyük bir palavra.
Bu palavraya
kanmama engel olan tüm 40 yıllık şahane dostlarımadır teşekkürlerim.
40 yıldır
bıkmadan usanmadan sevenlerime.
Bana,
Sevginin varlığını
hep hissettirmiş hep de hissettirenleredir teşekkürlerim.
Benim gibi Kolejin
en tembel öğrencilerinden birine,
Yıldızlı 10
aldırttılar yaşam imtihanından.
Ben bu
sınıfı bile geçemem derken,
Sevgiden saygıdan
samimiyetten,
Yani mutluluktan
yani insanlıktan mezun ettiler beni,
Hem de,
Yıldızlı 10’la.
Tek menfaatleriyse,
mutlu olmaktı sadece.
Daha ne
olsun.
Dur anaa
şimdi fark ettim. Ben de beleşçiymişim be. Vermeden beleşine sevildiğimize göre
ve de bu durumda,
A eşittir B’eyse,
B’ eşittir C’eyse,
A eşittir C o
zaman yahu.
Yuh.
Ayıp etmişiz
dostlara yahu…
Hiç vermeden
almak olmuş. Dostluk olmuş yani. Almadan sevmişim de.
A eşittir C
olmuş. Dostluk olmuş yine yani. Peki şimdi,
Ne alaka bu?
Şu,
Kolejde
derslerden aklımda kalan tek formül bu. Onu da kullanmak istedim. Hazır hala
hatırlarken, kalem de elimdeyken.
Ne yapayım
ki Kolejde derslerden aklımda tek bir şey kaldı, o da bu. Ki,
Kolejin kendinden
gönlümde de tek bir şey kaldı yine.
O da,
Sevgi.
İşin esasını
Kolej’de öğretmişler demek ki en başlarındayken bizler hayatın yani.
Gerisini
ittir et. Gerisi,
Transitive
axiomlar falan yani.
İşin esasını
öğrenince,
Geriye kalan
her şey de tırışkadan nağmeler gibi geliyor insanın kulağına.
Kolay değil
bunca sivriyi bir araya getirmek bir arada tutmak, hem de bunca yıl hem de bunca
yıldan da sonra.
Ki o palavralar
taşımıyor insanları 40 yıl sonralara ve de o palavralar bir arada tutamıyor insanları
40 yıldır bir arada.
Sevgi taşıyor
sevgi tutuyor sevgi buluşturuyor bir tek.
Ha pardon,
Bir de
bizim,
Murat
Mertoğlu buluşturuyor.
Ulen sevgi bile
organizasyon gerektiriyor demek ki artık
bu devirde.
Batsın bu
dünya…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder