Kış kış kara
kara giyinmişler. Tırıslardalar. Suratlar ya asık ya da uykulu. Kafalarda bin
türlü tilki. Kimi dalmış gitmiş yürüyor amma farkında bile değil adımladığını
hayatı. Bir saksafon sesi. Çınlatmaya başladı. Pembe Panter’in müziği sardı bir
anda metroyu. Yankılanıyor dip köşe bucaklara. Pembe oldu insanlar birden.
Gülümseyenler birkaç. Birkaç kişinin yürüyüşü canlandı.
Yürüyen
yolda iki genç kız Pembe Panter bile oldular bir anda yürüyüşleriyle.
İğrenç sinir
güzel bir şehir bu be.
Güzel amma.
Bülbül
sesiyle metroda saksafonun namelediği Pembe Panter ikilemi arasında kalır mı
insan?
Kalır.
Bal gibi
kalıyor hem de.
Doğa da
huzur var da, şehir de seksi be. Seksi seviyorsan eğer.
Yüzlerle
insan geçti birkaç dakika içinde yanımdan. Durdum birden içinden öyle aktı,
-
Pembe
Panter meydana gelmiş,
Dedim yüksek
sesle önümden geçenlere.
Kimi,
Ne dediğimi
anlamadı bile. Epey sayıda insansa hızlandı geçerken, deli diye.
Birkaç insan
gülümsedi. Bende onlara günaydın dedim.
Genç bir adam,
-
Ne
tarafında? Dedi,
-
Çık
merdivenlerden göreceksin, dedim.
Bir heves
koştur adım merdivenlere yöneldi. Hala arıyor mu acaba Pembe Panter’i?
Biraz daha
bekledim. Bende çıktım peşinden. Pembe Panter’i aramaya. İnandım kendime.
Pembe Panter
çıksın istedim meydanda karşıma. Herkes Pembe Panter olsun istedim bir anda.
Müziği bile tamam.
Kıralım
dökelim sakarlığımızla, saflığımızla komikleşsin her yapmaya çalıştığımız,
Amma,
Daha sonuna
gelmeden mutlu olsun başı bile.
Başaralım
istedim bir an. Hep beraber. Binlerle yüz binlerle Pembe Panter onlarla derdi
halledelim istedim. Gülerek şaşırarak mütevazi amma çok çabalayıp, aşalım hiç
de ummadığımız anda karşımıza çıkan engelleri.
Çok mu zor?
Müziğimiz
bile var yahu,
Tatam
tatamm, tatam tatamm, tatam tamam tataamm, tatam tataammm…
Tamam yani.
Melodileri
hissediyorsan içinde, duyuyorsa gönlünün kulakları, çınlıyorsa sesler ruhunda,
Tamamdır.
Kimse
yenemez Pembe Panter’i.
İyi
niyetlidir o. Hafiften hin de olsa. Cinliğini çok farkında olmasa da.
Kafayı gözü
yarsa da darmaduman olsa dahi arada sırada,
Sonunda,
Galip çıkar
hep.
Keşfeder hep
çözümlerin hiç de akıl edilememiş yollarını. Kötülük olmayınca içinde. Hep
karşısına çıkar çözümler.
Kötü
niyetlilerin akıl edemediği ince kıvrak nüanslarda yatar başarısının sırları
çünkü.
O ince
nüanslarsa hep iyiliklerle dolu olduğu için.
Hem de yapa yalnızken.
Tek başınayken. Hep.
Formülü
Pembe Panter anlatıyor gösteriyor yalın çizgilerle bizlere zaten.
Saksafonda
verince de müziği alttan,
Üstten de
halletmesi kalıyor bizlere de dertleri.
Gülerek
amma.
Komik amma.
Bitmeyen
tükenmeyen telaşların içinde eğlenerek amma.
Bu sabah bir
kez daha hissettim ki hallederiz ne var ne yoksa. Hepsini. En boktan anımızda
bile rüyalarımız da veriyor tiyolarını hayat bizlere zaten.
İyiyiz
çünkü.
İyiliklerden
uzaklaştığımız anda da, tam da olmazlara teslim olmuş üzereyken Pembe
Panter’imiz çıkıveriyor karşımıza içimizden. En sevimli en sevecen halleriyle.
Her bir serüvende. Serüvenlerse hayatımızın ta kendisi. Hayatın kendi zaten
serüven.
Sevelim
serüvenlerimizi,
Sevelim hayatı.
Yeter.
Vazgeçmeyelim
hayatı sevmekten. Bir sevgi dahi yeter de artar bile başlamak için yeni baştan değil,
bıraktığımız yerden. Yeniden.
Pembe Panter
gibi.
Çizelim
yeter hayata sevgiden özgürlüklerden vazgeçmemeyi. Rengi de Pembe Panter pembesi
olsun mesela.
Koşturalım sevginin
özgürlüklerin peşinden vazgeçmeden yeter. Vazgeçmezsek eğer,
Kimse,
Yenemez,
Pembe
Panter’i. O hiç vazgeçmez,
En kahraman
o çünkü.
Tek tek,
Her birimiz,
Gibi.
Ve de en olacak
işleri beceremeyen,
En olmayacak
dediğin işleriyse,
Kafayı gözü
yara yara en olmayacak şekilde çözen,
Tuhaf bir
kahramandır o.
Aynen,
Bizim gibi.
Ben o kadar
eminim ki Osman arkadaşımla yeniden hem de çok uzak olmayan bir zamanda yeniden
rakı içeceğime.
O gün
Silivri eşrafı dahil,
Hepimiz,
Kendi
dünyalarımızda kendi masalarımızda kadeh kaldıracağız,
Kendi
dostlarımızla kendi ailelerimizle,
Yani aslında
hep beraber,
Şerefe diye.
Şerifsizlerden
kurtulduğumuz günün akşamını bile beklemeden hem de.
Pembe
Panter’iz biz.
Bilmedikleri
bilemedikleri hiçbir zaman anlayamayacakları,
Bu.
Bu da
yetiyor zaten bizlere.
Saksafoncu
çalmaya devam etsin melodileri, susmasın saksafonun sesi yeter.
Gerisini
hallederiz biz.
Sabır ey
insan gibi insanlar, sabır sadece. Biri erken yorulur hep.
Kasalarını
doldurdukları gün yorulacaklar.
Bizimse,
Hiç boşalmayan
bir yüreğimiz var. Hep dolan. Hep sevgiyle.
Özgürlük
savaşı uzun sürmüştür hep.
Hatta bazen,
Nesilden
nesile.
Benim
dedemin dedesi özgürlükleri için terk edip onca malı mülkü servetleri sadece
bir kağnı birkaç eşyaları birkaç çul çaput ile kim bilir kaç hafta kaç ayda aç
susuz göçtüklerinde,
İlk
yerleştikleri yerdir,
Silivri.
Bizim
sülalenin geleceği için özgürlüklerin yeniden başladığı yerdir Silivri.
Lofçalı
Ahmet becerdiyse biz de beceririz.
Ne güzel ki,
Bundan
sonrada hepimiz için özgürlüklerin sembolü olacak yeniden Silivri.
Çok mu zor?
Yoo,
Müziğimiz
bile var yahu,
Tatam
tatamm, tatam tatamm, tatam tamam tataamm, tatam tataammm…
Tamam yani.
Hayatımız
bir serüven.
Yeni serüvenimizin
adıysa,
‘Pembe
Panter Silivri’de.
Yeter ki,
Çizmeye
devam edelim hayata özgürlükleri hiç vazgeçmeden.
Devaam…
Hep.
Özgürlüğe
bitmeyen özlemler gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder