15 Aralık 2012 Cumartesi

PEMBE PANTER

Kış kış kara kara giyinmişler. Tırıslardalar. Suratlar ya asık ya da uykulu. Kafalarda bin türlü tilki. Kimi dalmış gitmiş yürüyor amma farkında bile değil adımladığını hayatı. Bir saksafon sesi. Çınlatmaya başladı. Pembe Panter’in müziği sardı bir anda metroyu. Yankılanıyor dip köşe bucaklara. Pembe oldu insanlar birden. Gülümseyenler birkaç. Birkaç kişinin yürüyüşü canlandı.

Yürüyen yolda iki genç kız Pembe Panter bile oldular bir anda yürüyüşleriyle.
İğrenç sinir güzel bir şehir bu be.

Güzel amma.
Bülbül sesiyle metroda saksafonun namelediği Pembe Panter ikilemi arasında kalır mı insan?

Kalır.
Bal gibi kalıyor hem de.

Doğa da huzur var da, şehir de seksi be. Seksi seviyorsan eğer.
Yüzlerle insan geçti birkaç dakika içinde yanımdan.  Durdum birden içinden öyle aktı,

-         Pembe Panter meydana gelmiş,
Dedim yüksek sesle önümden geçenlere.

Kimi,
Ne dediğimi anlamadı bile. Epey sayıda insansa hızlandı geçerken, deli diye.

Birkaç insan gülümsedi. Bende onlara günaydın dedim.
Genç bir adam,

-         Ne tarafında? Dedi,

-         Çık merdivenlerden göreceksin, dedim.
Bir heves koştur adım merdivenlere yöneldi. Hala arıyor mu acaba Pembe Panter’i?

Biraz daha bekledim. Bende çıktım peşinden. Pembe Panter’i aramaya. İnandım kendime.
Pembe Panter çıksın istedim meydanda karşıma. Herkes Pembe Panter olsun istedim bir anda. Müziği bile tamam.

Kıralım dökelim sakarlığımızla, saflığımızla komikleşsin her yapmaya çalıştığımız,
Amma,

Daha sonuna gelmeden mutlu olsun başı bile.
Başaralım istedim bir an. Hep beraber. Binlerle yüz binlerle Pembe Panter onlarla derdi halledelim istedim. Gülerek şaşırarak mütevazi amma çok çabalayıp, aşalım hiç de ummadığımız anda karşımıza çıkan engelleri.

Çok mu zor?
Müziğimiz bile var yahu,

Tatam tatamm, tatam tatamm, tatam tamam tataamm, tatam tataammm…
Tamam yani.

Melodileri hissediyorsan içinde, duyuyorsa gönlünün kulakları, çınlıyorsa sesler ruhunda,
Tamamdır.

Kimse yenemez Pembe Panter’i.
İyi niyetlidir o. Hafiften hin de olsa. Cinliğini çok farkında olmasa da.

Kafayı gözü yarsa da darmaduman olsa dahi arada sırada,
Sonunda,

Galip çıkar hep.
Keşfeder hep çözümlerin hiç de akıl edilememiş yollarını. Kötülük olmayınca içinde. Hep karşısına çıkar çözümler.

Kötü niyetlilerin akıl edemediği ince kıvrak nüanslarda yatar başarısının sırları çünkü.
O ince nüanslarsa hep iyiliklerle dolu olduğu için.

Hem de yapa yalnızken. Tek başınayken. Hep.
Formülü Pembe Panter anlatıyor gösteriyor yalın çizgilerle bizlere zaten.

Saksafonda verince de müziği alttan,
Üstten de halletmesi kalıyor bizlere de dertleri.

Gülerek amma.
Komik amma.

Bitmeyen tükenmeyen telaşların içinde eğlenerek amma.
Bu sabah bir kez daha hissettim ki hallederiz ne var ne yoksa. Hepsini. En boktan anımızda bile rüyalarımız da veriyor tiyolarını hayat bizlere zaten.

İyiyiz çünkü.
İyiliklerden uzaklaştığımız anda da, tam da olmazlara teslim olmuş üzereyken Pembe Panter’imiz çıkıveriyor karşımıza içimizden. En sevimli en sevecen halleriyle. Her bir serüvende. Serüvenlerse hayatımızın ta kendisi. Hayatın kendi zaten serüven.

Sevelim serüvenlerimizi,
Sevelim hayatı. Yeter.

Vazgeçmeyelim hayatı sevmekten. Bir sevgi dahi yeter de artar bile başlamak için yeni baştan değil, bıraktığımız yerden. Yeniden.
Pembe Panter gibi.

Çizelim yeter hayata sevgiden özgürlüklerden vazgeçmemeyi. Rengi de Pembe Panter pembesi olsun mesela.
Koşturalım sevginin özgürlüklerin peşinden vazgeçmeden yeter. Vazgeçmezsek eğer,

Kimse,
Yenemez,

Pembe Panter’i. O hiç vazgeçmez,
En kahraman o çünkü.

Tek tek,
Her birimiz,

Gibi.
Ve de en olacak işleri beceremeyen,

En olmayacak dediğin işleriyse,
Kafayı gözü yara yara en olmayacak şekilde çözen,

Tuhaf bir kahramandır o.
Aynen,

Bizim gibi.
Ben o kadar eminim ki Osman arkadaşımla yeniden hem de çok uzak olmayan bir zamanda yeniden rakı içeceğime.

O gün Silivri eşrafı dahil,
Hepimiz,

Kendi dünyalarımızda kendi masalarımızda kadeh kaldıracağız,
Kendi dostlarımızla kendi ailelerimizle,

Yani aslında hep beraber,
Şerefe diye.

Şerifsizlerden kurtulduğumuz günün akşamını bile beklemeden hem de.
Pembe Panter’iz biz.

Bilmedikleri bilemedikleri hiçbir zaman anlayamayacakları,
Bu.

Bu da yetiyor zaten bizlere.
Saksafoncu çalmaya devam etsin melodileri, susmasın saksafonun sesi yeter.

Gerisini hallederiz biz.
Sabır ey insan gibi insanlar, sabır sadece. Biri erken yorulur hep.

Kasalarını doldurdukları gün yorulacaklar.
Bizimse,

Hiç boşalmayan bir yüreğimiz var. Hep dolan. Hep sevgiyle.
Özgürlük savaşı uzun sürmüştür hep.

Hatta bazen,
Nesilden nesile.

Benim dedemin dedesi özgürlükleri için terk edip onca malı mülkü servetleri sadece bir kağnı birkaç eşyaları birkaç çul çaput ile kim bilir kaç hafta kaç ayda aç susuz göçtüklerinde,
İlk yerleştikleri yerdir,

Silivri.
Bizim sülalenin geleceği için özgürlüklerin yeniden başladığı yerdir Silivri.

Lofçalı Ahmet becerdiyse biz de beceririz.
Ne güzel ki,

Bundan sonrada hepimiz için özgürlüklerin sembolü olacak yeniden Silivri.
Çok mu zor? Yoo,

Müziğimiz bile var yahu,
Tatam tatamm, tatam tatamm, tatam tamam tataamm, tatam tataammm…

Tamam yani.
Hayatımız bir serüven.

Yeni serüvenimizin adıysa,
‘Pembe Panter Silivri’de.

Yeter ki,
Çizmeye devam edelim hayata özgürlükleri hiç vazgeçmeden.

Devaam…
Hep.

Özgürlüğe bitmeyen özlemler gibi.

Hiç yorum yok: