10 Aralık 2012 Pazartesi

CEHEPE EBELENDİ...

Umudun tarihçesi. 1961 - 62 ‘7 ay’, 1962 - 63 ‘17 ay’, 1963 - 65 ‘14 ay’, 1974 ‘11 ay’, 1977 ‘1 ay’, 1978 - 79 ‘22 ay’, 1993 - 95 ‘28 ay’, 1995 - 96 ‘4 ay’. Şaibeli 1946 seçimlerinden sonra, 1950’den bugüne kadar 62 sene boyunca hiçbir zaman tek başına iktidar olamamış. 1950’den bugüne kadar sadece ‘104 ay’ koalisyon hükümetlerinde yer almış. Bu partinin adı CHP. Yani ampullere karşı umudu temsil eden en büyük parti.

Gerçekten bir sonraki seçimlerde CHP’nin 1946’dan sonra,
Yani 66 yıl sonra yeniden tek başına iktidar olacağına inanıyor musunuz?

İnanıyorsanız sizde umut ekmeği hiç bitmeyecek demektir, yiyin durun. Boşa da olsa, karnı tok sırtı pek tutmasa da hayal kurdurtur. İyidir.
3 önemli Parti Başkanı. İnönü. Ecevit. Baykal. Üçünün de ayrı ayrı değerleri var mutlaka amma 3’ününde ortak özelliği liderlik yapacak özelliklere sahip olmamaları.

3’ününde bir ortak özelliği daha var,
Sanki tesadüfen siyasete girmiş gibiler. Söylemleri el sıkılası bazen düşünceler pek bir yerinde amma icraat yok. Siyasetin kurnazlığıyla kıvraklığıysa hiç yok. Amma siyasetin temeli de kurnazlıkla kıvraklık. Siyaset bir meslek. Bizim ülkede en çok işsizlerle hızla köşeyi dönmek isteyenler veya güç peşinde koşanların rağbet ettiği mesleksizlik olsa dahi.

Toplantı yapanlarla iş yapanlar diye ikiye ayırırım iş hayatının insanlarını. Bir kısım insan vardır ha bire toplantılar yaparlar ha bire tartışırlar ha bire raporlar yazarlar, amma icraatla ilgili tık yoktur.
Bir başka kısım insan vardır. Kapı aralığında iki kelam ederler bir daha bir birlerinin yüzlerini görmezler amma icraatları alır başını gider.

CHP toplantı partisi.
Çünkü,

Akademisyeni bol. Çünkü üyelerin yöneticilerin çoğu bürokrat. Bürokrasiden emekli. Emekli. Yarı aydınlar. Aydını da var amma etkisiz.
Hem de eski usul yaşlı kafa bunlara. Bol toplantılı dönemlerinden bürokrasinin.

Yani toplanmayı toplantı yapmayı icraat zanneden insanların yönettiği bir partidir CHP ve de hep öyle olmuştur bu güne kadar. Yaşlı bir partidir. Köhnedir. Genci yoktur. Gençlere fırsat vermeyen bir partidir. Gençlere cazip de değildir zaten. Köhnelik hep itici gelmiştir her dönemin gençliğine.
744 ay geçmiş 1950 den bu güne kadar. 12 Eylül’den sonra kapalı olduğu yıl sayısı 11. Yani 144 ay eder. Düş 744 den, kaldı sana 600 ay.

600 ayın 104 ayında koalisyon partisi ol sadece. Kısmen ülke yönetimine katıl yani sadece 104 ay. Geriye kalan 496 aysa muhalefette kal.
Adını değiştirmek lazım CHP’nin.

Profesyonel Muhalefet ve Koalisyon Partisi diye.
Kuruluş amacınız?

-         Koalisyon hükümetlerine destek vermek, koalisyon kurmak.
Başka?

-         Muhalefette kalıp hükümetlere destek vermek.
Şaka gibi. Hep bir destek birilerine yani. Hem de karşıt görüşlere.

Anlayın ki beceriksizliğin seviyesini, CHP hep varken Demokrat Parti, Adalet Partisi, Anavatan Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi uzun uzun yıllar hep tek başlarına iktidar oluyorlar,
Amma,

CHP hep muhalefette. Ve de anlayın ne kadar güzel yapamıyorlar muhalefeti ki,
Hep birileri tek başlarına iktidar oluyorlar.

Yüzü gönlü aklı sola dönük kim olursan ol CHP’nin bir yerlerinden ya geçersin ya da hizmet etmişliğin vardır ya da oy vermişliğin bu ülkede. Benim de.
Az çok kafamda basar siyasete. Hallice amatör kıvamında.

Geldim bu yaşa,
CHP’nin birilerini tek başlarına iktidara getirmekten ve hep bir başka partiyi kahraman yapmaktan başka ne işe yaradığını bilemedim gitti.

O zaman diyorum ki, hımmm demek benim atladığım ince bir nüans var ve de o zaman benim aklımın ermediği bir şeylerin bekçisi CHP.
Bir parti neyin bekçiliğini yapar neyi savunur, eğer ki Atatürk kurmuşsa o partiyi ve de o partinin kuruluş amacı sembolünde yer alan,

Cumhuriyetçilik Halkçılık Milliyetçilik Laiklik Devletçilik Devrimcilik,
Se?

E belli zaten.
Bu kavramlardan oluşuyorsa sembolün, üstüne bir de uzun uzun okumaya gerek parti kuruluş amacını. Da,

CHP 1950’lerden bu güne kadar yukarıda ki kavramlardan hangisinin sapına kadar bekçisi olmuştur mesela?
Hiçbirinin. Layıkıyla bekçiliğini yapmış olsaydı zaten, bugünleri de yaşamazdı bu ülke. Hani bekçilik hani savunma?

Al sana Silivri. Bile yeter CHP’nin 60 senede neler yapamadığını görmek istiyorsan.
Kızdın köpürdün, CHP’yi de ki bıraktın, gidecek başka parti de yoktur eğer ki milliyetçiliğe bakışın çok da keskin değilse,

Kalırsın bu sefer de çük gibi ortalıkta. Bu da ayrı bir hikaye.
Şimdi,

2014 de yerel seçimler var önümüzde. Tulum çıkarır ampuller. Hatta İzmir ve Kadıköy’ü bile kapabilirler bu sefer. Zaten ucundan kıyısından son anda kaybettiler son seçimlerde.
Efendim metro o bu şu hep CHP döneminin projeleriymiş de, ampuller bitirmişmiş işi. Geçiniz. Vatandaş bilmez bu hesapları. Bende biniyorum o metroya. Pıt işlerim halloluyor iki dakikada. Otobüsler için duraklara dijital panolar koydular. Hangi otobüs kaç dakika sonra gelecek durağa diye. Kafayı yiyeceğim bu şehrin bu trafik keşmekeşinde illaki orada yazan dakikada nasıl geliyor o otobüsler o durağa diye. Geliyor amma. Teknoloji. Kullanmasını bilene.

Bitti. Vatandaşın oyları ampullere.
Ha laiklik elden gidiyormuş. O otobüslere binenler henüz laiklikle tanışmamış olduklarından neyin elden gideceği hakkında bir fikirleri de yok, bu nedenle bir kaygıları da yok. Buna cumhuriyet ve demokraside dahil. Zaten kentlisi köylüsü CHP’lilerin çakamadığı tek taraf bu. Kendileri laik ya, bütün ülkede laik yaşadı zannediyorlar bu günlere kadar. Ne büyük bir yanılgı. Bu yanılgının süresi 60 yıl. Sonucu da ampul gibi duruyor tepelerinde. Bugün çık sokağa sor 1000 kişiden 100 kişisi bile laikliğin cumhuriyetin demokrasinin tarifini tam ve doğru yapamaz, laikliği cumhuriyeti demokrasiyi savunsa bile neyi savunduğunun idraki içinde bile değil. Bütün suç diğer partilerde. E sen neredeydin bugüne kadar ey CHP diye sormazlar mı? Sorarlar. Demek işini yapamadın. Mazeret yok.

Devamında bir de genel seçim var 2015’de.
Böyle giderse ampuller, başkanları da mabadından yeni bir darbe daha almazda kalırsa işin başında,

Banko iktidarlar yine. Ha üç beş on eksilirler o kadar. O da belki. Ortalığı karıştıracak tek veri halkın ekonomisi tam çökecek gibi. Çökerse eğer ibreler çok oynaşırlar gösterge tablolarında bir süre. Bu arada dengeler değişebilir yeniden. Amma toparlarlar sam ağbilerinin de tam desteğiyle. Ve de hepsi,
Çok gerçekçi bu verilerin. Amma,

CHP takımında gerçekçilikten uzak gerçekçilikle yüzleşmekten kaçan bir bakış açısı bir duruş vardır hep. Gerçekçi konuşanları da sevmezler bu yüzden. Benim de Ecevit’i tanıyor olmama rağmen partiye nüfus edemememin nedenidir zamanında gençliğimde. Daha çok gençken iki konuşma yaptım birilerinin arasında tak kestiler. Çok gerçekçi bu diye. Konuşmaksa iyidir. Hem de gerçekleri. Bazen akla kulağa sevimsiz gelse de.
Solcular sevmezler gerçekleri. Hele rakamlarla ifade edilenleri hiç sevmezler. Ver ellerine doneleri verileri istatistikleri başları döner mideleri tutar saatine kalmadan.

Solculuğun esasıysa konuşmaktır. İknadır yani. Okumaktır da. Bilgilenmek yani. Okudukların bilgilerin milletin gelişimine hizmet etmiyorsa gereği de yoktur konu siyasetse. Kişisel olarak gelişirsin o kadar. Ben solculukta gevezelikten yırtıyorum da, gerçekçilikten çakıyorum sınıfta ha bire. Bol bol konuşacaksın solcular aleminde içi duygu yüklü,  insanlık hak hukuk adalet eşitlik gelecek vizyon dürüstlük falan diye kaptırıp döktüreceksin. Yürekleri kabartacaksın. Göğüsleri şişireceksin. Gözler dolacak. Birde onuncu yıl marşı üstüne. Bayraklar elde. Bir de Atatürk resmi göğse. Bitti. Oldun sana partiye başkan. Oldun sana CHP’li. Bayılırlar solcular bu konularda ki söylemlere bu konuda söylemleri alkışlamaya. İcraata uygun olsun olmasın. Karıştırmayacaksın o tarafını. Ya da takalar geçecek allı yeşilli. O da olur.
Çünkü,

Sol,
Romantiktir.

Çünkü sol devrimdir. Devrimciliktir. Ki devrim işi romantik işidir. Faşistler bu yüzden devrim yapamazlar mesela. Romantik değildir faşistler. Onlar devirirler ancak.
Devrimin zarafetini çakamaz ne sağcılar ne muhafazakarlar ne de liberaller.

Zarif iştir devrim işleri.
Kanın döküldüğü aşk kokan tek eylemdir,

Devrim.
Ki,

CHP’nin devrimcilik gibi değerleri de kalmadığı için romantik bile değiller artık. İktidarın maaşlı memurları gibi girip çıkıyorlar o salona. Sallıyorlar başı alıyorlar maaşı.
Ben ampul olsam dua ederim sabah akşam yetmez beş vakit namaza dururdum CHP ve MHP hep muhalifim olsunlar diye.

Böyle muhalefet iktidarsız insanı bile iktidar sahibi yapıp iktidarda tutar ömür boyu.
Sanki ampuller üçlü koalisyonla ülkeyi yönetir gibiler.

Ampul + CHP + MHP.
Kıskanılası bir konsorsiyum. Kıskanılası bir ahenk.

Dışarıdan bu denli destek alan bu denli kösteklenmeden bildiği yolda yoluna devam eden bir iktidar partisi daha gelmiş geçmiş midir o meclisten acaba?
Arada bir birbirlerine ettikleri hakaretleri bile şakalaşıyor gibi algılıyorum. Hani fırlamakları tutan gençler dalgasına atışıyorlar gibi sanki.

Ve de 10 milyon sayıda oy sahibi bu seçimlerde de bu CHP’ye yine güvenip oy verecekte, hatta yetmez bir bu kadar seçmen daha ikna olup ilave olacaklarda oy verenlere sayıda 20 milyona çıkacakta,
CHP’de gelip tek başına iktidar olacak bu devletin başına.

Bunların hepsi olası da ben mi salağım bir yerde atlıyorum ne aklım basıyor ne de gözüm görüyor,
Yoksa,

CHP’li yöneticiler parti çalışanları bu hayali görüyorlar da inanıyorlar mı hakikaten CHP’nin tek başına iktidar olacağına?
Eğer ki yepyeni bir oluşum çıkarda ortalığa kapıp götürmezse, meydanları da bir anda,

Ki,
Bununda olması için illaki ABD menşeli bir organizasyon olması lazım önce öğrendik artık,

Bakınız Demokrat Parti, bakınız Adalet Partisi, bakınız Anavatan Partisi, bakınız Adalet ve Kalkınma Partisi,
Yani son 60 yılın tek başlarına iktidar olmuş tüm partileri gibilere. O zaman belki.

Ha ABD neden CHP’yi tek başına iktidar yapmaz?
Yapmaz çünkü CHP tek başına iktidar olacak değerlere sahip değildir. Muhatap yok. Birlik yok. Lideri yok yani. Daha doğrusu lider olduğunu iddia edeni çok. Yine muhatap yok yani.

Tek başına iktidarı ele geçirmek demokrasilerde bile lider işidir. Liderle olur. Liderin peşlerine düşerler seçmenlerde olur.
CHP’de kimin peşine düşecek seçmen? Baykal’ın mı? Düşmedi zaten. Kuruttu inadıyla partiyi. Dile kolay on yıl. Sonra, Kılıçdaroğlu’mu? Tam hani olur mu acaba derken o da tepetaklak indi liderlik koltuğundan.

Oldu sana standart CHP’li bir başkan. Emekli bürokrat.
Bu ülkenin sosyal demokratlarını bünyesinde toplayacak bir partiye ihtiyacı var acilen. İçinde milliyetçilik söylemlerinin falan çok fazla kabarıp taşmadığı. Gerçekçi.

Bir tarafta muhafazakarla,
Bir tarafta sosyal demokratlar iyi bir denge oluştururlar bu ülkede. Ülkenin tabanı böyle, fazla bilgiç olmaya gerek yok.

Eh milliyetçileri de var bu ülkenin o da tamam.
Aralarına çeşni farklı ses olsun diye birkaç sivri uçlarda gezen idealist parti de attırıver,

İndir barajı yüzde 5,
Çeşitlensin mecliste görüşler,

Bu ülke işte o gün başlar yavaştan yavaştan gerçek medeniyetin peşinde yürümeye.
Bizim millet,

Ampullerden evvel,
Bu ülke nasıl kurtulacak bu CHP kabusundan diye bunu düşünmeli önce.

Ya yenileceksin güreşe doymayan pehlivanlar gibi ha bire, ya da CHP’yi yenileyeceksin baştan sona.
Yenileyeceksin ve de kapı girişine yazacaksın kocaman,

‘’Beyaz saçlılar, keller, dip boya yaptıranlar parti meclisinde ve yönetimde görev alamazlar’’ diye.
38 milyon insanın 30 yaş ve altında yaşadığı bir ülkeyi ancak,

Gençler kapıp götürürler yeni çağı modern kaliteli yaşamına,
Ve de medeniyete.

Beyaz saçlılar dip boya yaptıranlarla keller değil.
50 yaş üstü sadece 15 milyon insan yaşıyor bu ülkede. 74 milyon içinde. 30-40 yaş aralığı da 12 milyon. 40 yaşında olanların toplamı bile 10 milyon değil.

Hem de 38 milyonu 30 yaş altı olan bir ülkede,
16 milyon,

60 milyonu yönetmeye kalkınca sonuçları da böyle oluyor gördüğünüz gibi. O 10-20 milyonunda bu işi kıvıramadığı ayan beyan ortada.
Evlerinde çocuklarıyla gençleriyle senkronize olmayı beceremeyen ebeveynler nasıl olacakta 30-40 milyonu kucaklayıp sarıp sarmalayacak da, onları mutlu edecek. İster anne baba ister siyasetçisi hepsi aynı erkeklerle kadınlar değil mi?

Ya kendini kapasın CHP,
Ya da,

45-50 yaş üstü tüm insanlar şapkalarını alıp çıksınlar bu partiden,
Bıraksınlar o sandalyelere gençler otursunlar artık.

Yoksa,
O yaşlılar yavaş yavaş terki diyar ettikçe bunadıkça, makus kaderine doğru gittikçe yaklaşıyor,

CHP.
50 yaş ve üstü ölüp gidince bitecek CHP’de.

Ki, terki diyar etmeseler dahi, yeni dünyaya bu ülkenin gerçeklerine at gözlükleri ile bakıyor olmalarından o kadar belli ki bunama emareleri de çok yaygın CHP’nin içinde. Yaygın ki, şu an siyasetin içinde ki en köklü partinin durumu da bu hallerde.
Atatürk gençliği sever gençliğe inanırdı. Hep. Gençlik diye diye, gençliğe hitap ede ede bitap düştü adamcağız.

Atatürk’ün ilkelerine sadık olduğunu iddia ederken hani nerede o gençlik,
CHP’de?

Gerçekçi olacaksın. Neyi nerede bırakman gerekiyor iyi ve zamanında fark edeceksin.
Konu caz müziği değilse,

Beyaz saça tahammülü yok artık bu genç dünyanın bu genç ülkenin. Dip boyayla kazıtmakla falan kurtulamazsın beyaz saçlardan. O dışa makyaj. Kafanın içiyse beyazlamıştır çoktan. O zaman geri çekilip bir kenara,
Hani sorunuz olursa ben buradayım deyip,

Teslim edeceksin kendini,
Gençlere.

Sembolünde de yazdığı gibi ve kadar devrimciysen eğer,
O zaman başı çekeceksin en köklü parti olarak,

Yani ilk önce,
CHP,

Terk etmeli kendini gençlere.
Hımbıllar bıkkınlar yorgunlar dışarı, seke seke heyecanlılar idealistler koşturanlarsa içeri.

Yeni dünya böyle.
Yerse.

Ya da,

Yaşam kalitemiz her geçen gün daha da çok gerileyerek yaşayacağız,
Son anlarımıza kadar bu memlekette.

Göçüp gitmeden evvel bu dünyadan en büyük hayallerimden biride yaş ortalaması 30-35,
Yarısı kadın yarısı erkek, hatta kadın temsilcisi erkeklerden çok daha fazla sayıda,

Bir meclis bu ülkede.
Olur mu?

Olur.
Yeter ki emanet etmeyi bil kendini gençlere.

Atatürk,
Gibi mesela.

Laikliği demokrasiyi getirip cumhuriyeti kurana bak sen önce.
İşin anahtarı orada.

Hiç yorum yok: