Umudun tarihçesi.
1961 - 62 ‘7 ay’, 1962 - 63 ‘17 ay’, 1963 - 65 ‘14 ay’, 1974 ‘11 ay’, 1977 ‘1
ay’, 1978 - 79 ‘22 ay’, 1993 - 95 ‘28 ay’, 1995 - 96 ‘4 ay’. Şaibeli 1946
seçimlerinden sonra, 1950’den bugüne kadar 62 sene boyunca hiçbir zaman tek
başına iktidar olamamış. 1950’den bugüne kadar sadece ‘104 ay’ koalisyon
hükümetlerinde yer almış. Bu partinin adı CHP. Yani ampullere karşı umudu
temsil eden en büyük parti.
Ya da,
Gerçekten
bir sonraki seçimlerde CHP’nin 1946’dan sonra,
Yani 66 yıl
sonra yeniden tek başına iktidar olacağına inanıyor musunuz?
İnanıyorsanız
sizde umut ekmeği hiç bitmeyecek demektir, yiyin durun. Boşa da olsa, karnı tok
sırtı pek tutmasa da hayal kurdurtur. İyidir.
3 önemli
Parti Başkanı. İnönü. Ecevit. Baykal. Üçünün de ayrı ayrı değerleri var mutlaka
amma 3’ününde ortak özelliği liderlik yapacak özelliklere sahip olmamaları.
3’ününde bir
ortak özelliği daha var,
Sanki
tesadüfen siyasete girmiş gibiler. Söylemleri el sıkılası bazen düşünceler pek
bir yerinde amma icraat yok. Siyasetin kurnazlığıyla kıvraklığıysa hiç yok. Amma
siyasetin temeli de kurnazlıkla kıvraklık. Siyaset bir meslek. Bizim ülkede en
çok işsizlerle hızla köşeyi dönmek isteyenler veya güç peşinde koşanların
rağbet ettiği mesleksizlik olsa dahi.
Toplantı
yapanlarla iş yapanlar diye ikiye ayırırım iş hayatının insanlarını. Bir kısım
insan vardır ha bire toplantılar yaparlar ha bire tartışırlar ha bire raporlar yazarlar,
amma icraatla ilgili tık yoktur.
Bir başka
kısım insan vardır. Kapı aralığında iki kelam ederler bir daha bir birlerinin
yüzlerini görmezler amma icraatları alır başını gider.
CHP toplantı
partisi.
Çünkü,
Akademisyeni
bol. Çünkü üyelerin yöneticilerin çoğu bürokrat. Bürokrasiden emekli. Emekli.
Yarı aydınlar. Aydını da var amma etkisiz.
Hem de eski
usul yaşlı kafa bunlara. Bol toplantılı dönemlerinden bürokrasinin.
Yani
toplanmayı toplantı yapmayı icraat zanneden insanların yönettiği bir partidir CHP
ve de hep öyle olmuştur bu güne kadar. Yaşlı bir partidir. Köhnedir. Genci
yoktur. Gençlere fırsat vermeyen bir partidir. Gençlere cazip de değildir
zaten. Köhnelik hep itici gelmiştir her dönemin gençliğine.
744 ay
geçmiş 1950 den bu güne kadar. 12 Eylül’den sonra kapalı olduğu yıl sayısı 11.
Yani 144 ay eder. Düş 744 den, kaldı sana 600 ay.
600 ayın 104
ayında koalisyon partisi ol sadece. Kısmen ülke yönetimine katıl yani sadece
104 ay. Geriye kalan 496 aysa muhalefette kal.
Adını
değiştirmek lazım CHP’nin.
Profesyonel Muhalefet
ve Koalisyon Partisi diye.
Kuruluş
amacınız?
-
Koalisyon hükümetlerine destek vermek, koalisyon
kurmak.
Başka?
-
Muhalefette kalıp hükümetlere destek vermek.
Şaka gibi.
Hep bir destek birilerine yani. Hem de karşıt görüşlere.
Anlayın ki
beceriksizliğin seviyesini, CHP hep varken Demokrat Parti, Adalet Partisi,
Anavatan Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi uzun uzun yıllar hep tek başlarına
iktidar oluyorlar,
Amma,
CHP hep
muhalefette. Ve de anlayın ne kadar güzel yapamıyorlar muhalefeti ki,
Hep birileri
tek başlarına iktidar oluyorlar.
Yüzü gönlü aklı
sola dönük kim olursan ol CHP’nin bir yerlerinden ya geçersin ya da hizmet
etmişliğin vardır ya da oy vermişliğin bu ülkede. Benim de.
Az çok
kafamda basar siyasete. Hallice amatör kıvamında.
Geldim bu
yaşa,
CHP’nin
birilerini tek başlarına iktidara getirmekten ve hep bir başka partiyi kahraman
yapmaktan başka ne işe yaradığını bilemedim gitti.
O zaman
diyorum ki, hımmm demek benim atladığım ince bir nüans var ve de o zaman benim
aklımın ermediği bir şeylerin bekçisi CHP.
Bir parti
neyin bekçiliğini yapar neyi savunur, eğer ki Atatürk kurmuşsa o partiyi ve de
o partinin kuruluş amacı sembolünde yer alan,
Cumhuriyetçilik
Halkçılık Milliyetçilik Laiklik Devletçilik Devrimcilik,
Se?
E belli
zaten.
Bu kavramlardan
oluşuyorsa sembolün, üstüne bir de uzun uzun okumaya gerek parti kuruluş
amacını. Da,
CHP 1950’lerden
bu güne kadar yukarıda ki kavramlardan hangisinin sapına kadar bekçisi olmuştur
mesela?
Hiçbirinin.
Layıkıyla bekçiliğini yapmış olsaydı zaten, bugünleri de yaşamazdı bu ülke.
Hani bekçilik hani savunma?
Al sana
Silivri. Bile yeter CHP’nin 60 senede neler yapamadığını görmek istiyorsan.
Kızdın
köpürdün, CHP’yi de ki bıraktın, gidecek başka parti de yoktur eğer ki
milliyetçiliğe bakışın çok da keskin değilse,
Kalırsın bu
sefer de çük gibi ortalıkta. Bu da ayrı bir hikaye.
Şimdi,
2014 de
yerel seçimler var önümüzde. Tulum çıkarır ampuller. Hatta İzmir ve Kadıköy’ü
bile kapabilirler bu sefer. Zaten ucundan kıyısından son anda kaybettiler son
seçimlerde.
Efendim metro
o bu şu hep CHP döneminin projeleriymiş de, ampuller bitirmişmiş işi. Geçiniz.
Vatandaş bilmez bu hesapları. Bende biniyorum o metroya. Pıt işlerim halloluyor
iki dakikada. Otobüsler için duraklara dijital panolar koydular. Hangi otobüs
kaç dakika sonra gelecek durağa diye. Kafayı yiyeceğim bu şehrin bu trafik
keşmekeşinde illaki orada yazan dakikada nasıl geliyor o otobüsler o durağa
diye. Geliyor amma. Teknoloji. Kullanmasını bilene.
Bitti.
Vatandaşın oyları ampullere.
Ha laiklik
elden gidiyormuş. O otobüslere binenler henüz laiklikle tanışmamış
olduklarından neyin elden gideceği hakkında bir fikirleri de yok, bu nedenle
bir kaygıları da yok. Buna cumhuriyet ve demokraside dahil. Zaten kentlisi
köylüsü CHP’lilerin çakamadığı tek taraf bu. Kendileri laik ya, bütün ülkede
laik yaşadı zannediyorlar bu günlere kadar. Ne büyük bir yanılgı. Bu yanılgının
süresi 60 yıl. Sonucu da ampul gibi duruyor tepelerinde. Bugün çık sokağa sor
1000 kişiden 100 kişisi bile laikliğin cumhuriyetin demokrasinin tarifini tam
ve doğru yapamaz, laikliği cumhuriyeti demokrasiyi savunsa bile neyi savunduğunun
idraki içinde bile değil. Bütün suç diğer partilerde. E sen neredeydin bugüne
kadar ey CHP diye sormazlar mı? Sorarlar. Demek işini yapamadın. Mazeret yok.
Devamında bir
de genel seçim var 2015’de.
Böyle giderse
ampuller, başkanları da mabadından yeni bir darbe daha almazda kalırsa işin
başında,
Banko
iktidarlar yine. Ha üç beş on eksilirler o kadar. O da belki. Ortalığı
karıştıracak tek veri halkın ekonomisi tam çökecek gibi. Çökerse eğer ibreler
çok oynaşırlar gösterge tablolarında bir süre. Bu arada dengeler değişebilir
yeniden. Amma toparlarlar sam ağbilerinin de tam desteğiyle. Ve de hepsi,
Çok gerçekçi
bu verilerin. Amma,
CHP
takımında gerçekçilikten uzak gerçekçilikle yüzleşmekten kaçan bir bakış açısı bir
duruş vardır hep. Gerçekçi konuşanları da sevmezler bu yüzden. Benim de
Ecevit’i tanıyor olmama rağmen partiye nüfus edemememin nedenidir zamanında
gençliğimde. Daha çok gençken iki konuşma yaptım birilerinin arasında tak
kestiler. Çok gerçekçi bu diye. Konuşmaksa iyidir. Hem de gerçekleri. Bazen
akla kulağa sevimsiz gelse de.
Solcular
sevmezler gerçekleri. Hele rakamlarla ifade edilenleri hiç sevmezler. Ver
ellerine doneleri verileri istatistikleri başları döner mideleri tutar saatine
kalmadan.
Solculuğun
esasıysa konuşmaktır. İknadır yani. Okumaktır da. Bilgilenmek yani. Okudukların
bilgilerin milletin gelişimine hizmet etmiyorsa gereği de yoktur konu
siyasetse. Kişisel olarak gelişirsin o kadar. Ben solculukta gevezelikten
yırtıyorum da, gerçekçilikten çakıyorum sınıfta ha bire. Bol bol konuşacaksın
solcular aleminde içi duygu yüklü, insanlık
hak hukuk adalet eşitlik gelecek vizyon dürüstlük falan diye kaptırıp döktüreceksin.
Yürekleri kabartacaksın. Göğüsleri şişireceksin. Gözler dolacak. Birde onuncu
yıl marşı üstüne. Bayraklar elde. Bir de Atatürk resmi göğse. Bitti. Oldun sana
partiye başkan. Oldun sana CHP’li. Bayılırlar solcular bu konularda ki
söylemlere bu konuda söylemleri alkışlamaya. İcraata uygun olsun olmasın.
Karıştırmayacaksın o tarafını. Ya da takalar geçecek allı yeşilli. O da olur.
Çünkü,
Sol,
Romantiktir.
Çünkü sol
devrimdir. Devrimciliktir. Ki devrim işi romantik işidir. Faşistler bu yüzden
devrim yapamazlar mesela. Romantik değildir faşistler. Onlar devirirler ancak.
Devrimin
zarafetini çakamaz ne sağcılar ne muhafazakarlar ne de liberaller.
Zarif iştir
devrim işleri.
Kanın
döküldüğü aşk kokan tek eylemdir,
Devrim.
Ki,
CHP’nin
devrimcilik gibi değerleri de kalmadığı için romantik bile değiller artık. İktidarın
maaşlı memurları gibi girip çıkıyorlar o salona. Sallıyorlar başı alıyorlar
maaşı.
Ben ampul
olsam dua ederim sabah akşam yetmez beş vakit namaza dururdum CHP ve MHP hep
muhalifim olsunlar diye.
Böyle
muhalefet iktidarsız insanı bile iktidar sahibi yapıp iktidarda tutar ömür
boyu.
Sanki ampuller
üçlü koalisyonla ülkeyi yönetir gibiler.
Ampul + CHP
+ MHP.
Kıskanılası
bir konsorsiyum. Kıskanılası bir ahenk.
Dışarıdan bu
denli destek alan bu denli kösteklenmeden bildiği yolda yoluna devam eden bir
iktidar partisi daha gelmiş geçmiş midir o meclisten acaba?
Arada bir
birbirlerine ettikleri hakaretleri bile şakalaşıyor gibi algılıyorum. Hani
fırlamakları tutan gençler dalgasına atışıyorlar gibi sanki.
Ve de 10
milyon sayıda oy sahibi bu seçimlerde de bu CHP’ye yine güvenip oy verecekte,
hatta yetmez bir bu kadar seçmen daha ikna olup ilave olacaklarda oy verenlere sayıda
20 milyona çıkacakta,
CHP’de gelip
tek başına iktidar olacak bu devletin başına.
Bunların
hepsi olası da ben mi salağım bir yerde atlıyorum ne aklım basıyor ne de gözüm
görüyor,
Yoksa,
CHP’li
yöneticiler parti çalışanları bu hayali görüyorlar da inanıyorlar mı hakikaten CHP’nin
tek başına iktidar olacağına?
Eğer ki
yepyeni bir oluşum çıkarda ortalığa kapıp götürmezse, meydanları da bir anda,
Ki,
Bununda
olması için illaki ABD menşeli bir organizasyon olması lazım önce öğrendik
artık,
Bakınız
Demokrat Parti, bakınız Adalet Partisi, bakınız Anavatan Partisi, bakınız
Adalet ve Kalkınma Partisi,
Yani son 60
yılın tek başlarına iktidar olmuş tüm partileri gibilere. O zaman belki.
Ha ABD neden
CHP’yi tek başına iktidar yapmaz?
Yapmaz çünkü
CHP tek başına iktidar olacak değerlere sahip değildir. Muhatap yok. Birlik
yok. Lideri yok yani. Daha doğrusu lider olduğunu iddia edeni çok. Yine muhatap
yok yani.
Tek başına
iktidarı ele geçirmek demokrasilerde bile lider işidir. Liderle olur. Liderin
peşlerine düşerler seçmenlerde olur.
CHP’de kimin
peşine düşecek seçmen? Baykal’ın mı? Düşmedi zaten. Kuruttu inadıyla partiyi.
Dile kolay on yıl. Sonra, Kılıçdaroğlu’mu? Tam hani olur mu acaba derken o da
tepetaklak indi liderlik koltuğundan.
Oldu sana
standart CHP’li bir başkan. Emekli bürokrat.
Bu ülkenin
sosyal demokratlarını bünyesinde toplayacak bir partiye ihtiyacı var acilen.
İçinde milliyetçilik söylemlerinin falan çok fazla kabarıp taşmadığı. Gerçekçi.
Bir tarafta
muhafazakarla,
Bir tarafta
sosyal demokratlar iyi bir denge oluştururlar bu ülkede. Ülkenin tabanı böyle,
fazla bilgiç olmaya gerek yok.
Eh
milliyetçileri de var bu ülkenin o da tamam.
Aralarına
çeşni farklı ses olsun diye birkaç sivri uçlarda gezen idealist parti de attırıver,
İndir barajı
yüzde 5,
Çeşitlensin
mecliste görüşler,
Bu ülke işte
o gün başlar yavaştan yavaştan gerçek medeniyetin peşinde yürümeye.
Bizim
millet,
Ampullerden
evvel,
Bu ülke
nasıl kurtulacak bu CHP kabusundan diye bunu düşünmeli önce.
Ya yenileceksin
güreşe doymayan pehlivanlar gibi ha bire, ya da CHP’yi yenileyeceksin baştan
sona.
Yenileyeceksin
ve de kapı girişine yazacaksın kocaman,
‘’Beyaz
saçlılar, keller, dip boya yaptıranlar parti meclisinde ve yönetimde görev
alamazlar’’ diye.
38 milyon
insanın 30 yaş ve altında yaşadığı bir ülkeyi ancak,
Gençler
kapıp götürürler yeni çağı modern kaliteli yaşamına,
Ve de
medeniyete.
Beyaz
saçlılar dip boya yaptıranlarla keller değil.
50 yaş üstü sadece
15 milyon insan yaşıyor bu ülkede. 74 milyon içinde. 30-40 yaş aralığı da 12
milyon. 40 yaşında olanların toplamı bile 10 milyon değil.
Hem de 38
milyonu 30 yaş altı olan bir ülkede,
16 milyon,
60 milyonu
yönetmeye kalkınca sonuçları da böyle oluyor gördüğünüz gibi. O 10-20
milyonunda bu işi kıvıramadığı ayan beyan ortada.
Evlerinde
çocuklarıyla gençleriyle senkronize olmayı beceremeyen ebeveynler nasıl olacakta
30-40 milyonu kucaklayıp sarıp sarmalayacak da, onları mutlu edecek. İster anne
baba ister siyasetçisi hepsi aynı erkeklerle kadınlar değil mi?
Ya kendini
kapasın CHP,
Ya da,
45-50 yaş
üstü tüm insanlar şapkalarını alıp çıksınlar bu partiden,
Bıraksınlar
o sandalyelere gençler otursunlar artık.
Yoksa,
O yaşlılar
yavaş yavaş terki diyar ettikçe bunadıkça, makus kaderine doğru gittikçe
yaklaşıyor,
CHP.
50 yaş ve
üstü ölüp gidince bitecek CHP’de.
Ki, terki
diyar etmeseler dahi, yeni dünyaya bu ülkenin gerçeklerine at gözlükleri ile
bakıyor olmalarından o kadar belli ki bunama emareleri de çok yaygın CHP’nin
içinde. Yaygın ki, şu an siyasetin içinde ki en köklü partinin durumu da bu
hallerde.
Atatürk
gençliği sever gençliğe inanırdı. Hep. Gençlik diye diye, gençliğe hitap ede
ede bitap düştü adamcağız.
Atatürk’ün
ilkelerine sadık olduğunu iddia ederken hani nerede o gençlik,
CHP’de?
Gerçekçi
olacaksın. Neyi nerede bırakman gerekiyor iyi ve zamanında fark edeceksin.
Konu caz
müziği değilse,
Beyaz saça
tahammülü yok artık bu genç dünyanın bu genç ülkenin. Dip boyayla kazıtmakla falan
kurtulamazsın beyaz saçlardan. O dışa makyaj. Kafanın içiyse beyazlamıştır
çoktan. O zaman geri çekilip bir kenara,
Hani sorunuz
olursa ben buradayım deyip,
Teslim
edeceksin kendini,
Gençlere.
Sembolünde de
yazdığı gibi ve kadar devrimciysen eğer,
O zaman başı
çekeceksin en köklü parti olarak,
Yani ilk
önce,
CHP,
Terk etmeli
kendini gençlere.
Hımbıllar
bıkkınlar yorgunlar dışarı, seke seke heyecanlılar idealistler koşturanlarsa
içeri.
Yeni dünya
böyle.
Yerse.Ya da,
Yaşam
kalitemiz her geçen gün daha da çok gerileyerek yaşayacağız,
Son
anlarımıza kadar bu memlekette.
Göçüp gitmeden
evvel bu dünyadan en büyük hayallerimden biride yaş ortalaması 30-35,
Yarısı kadın
yarısı erkek, hatta kadın temsilcisi erkeklerden çok daha fazla sayıda,
Bir meclis
bu ülkede.
Olur mu?
Olur.
Yeter ki
emanet etmeyi bil kendini gençlere.
Atatürk,
Gibi mesela.
Laikliği
demokrasiyi getirip cumhuriyeti kurana bak sen önce.
İşin
anahtarı orada.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder