Bakınca
hayatı paylaştığın ve paylaştığını zannettiğin insanlara, bir kısmı seni hep
arar sorar. Nasılsın? İyi misin? Diye. Çok gönülden hem de. Bir kısmınınsa
arayıp sormaları ya işleri düşünce, ya da şekle uygun diye. Ya da hiç arayıp
sormazlar. Ki, zamanında hem de maddi manevi çok emek verdiklerin bile.
En başta ‘A’da,
Helalleşmişsen yaşattıklarınla,
Sonra? Sonrası en kolayı. Sonra,
Aşk olmak için insan olmak gerekir,
İnsanlığın yolu da,
Vefadan geçer.
Vefa
duygusunu ıskaladın mı bir kez duygularının ve yaşamının içinde,
Unut sen
insanlığını o dakikadan sonra.
Bazen,
Öyle kırılma
noktaları yaşarsın ki hayatının bir yerinde, bazen sana öyle bir el uzanır ki sadece
nedeni sevmek olan ve de hiçbir karşılık beklemeden hem de senden,
Aşıverirsin
o anı.
Bazense,
Öyle
insanlar vardır ki yaşamının merkezine gelip yerleşmiş,
İyi ki
varlar dedirtirler sana,
Amma
keyifsiz amma keyifli her anında her gününde.
‘Sevgiyi
sürdürme, sevgi dostluk bağlılığı’,
Diye tarif
ediyor TDK Büyük Sözlük ‘Vefa’yı.
Vefasızlarsa,
Sevmemişler
demek ki aslında seni. Çünkü sevgi varsa sürdürürsün ancak o ilişkiyi. Dostluksa? Dostlarında
değillermiş ki, öyle bir bağlıkları da yokmuş sana demek ki.
Amma,
Keleklere
geliyoruz insan seçimlerinde, insanları sevgiyle yaşamımıza alırken.
O kelekler
bazen kazıklara bile dönüşüyorlar. O kazıklarda kızgınlıkları taşıyorlar
yaşamımıza.
Bana çok
kızmış beni çok kızdırmış insanlar hep oldu yaşamımda.
Varlıklarıyla yanımda
oldukları için o gün, bana onların yanında sevgiyle yaşama şansı vermelerine rağmen o
gün, kızgınlıklarımın vefanın önüne geçmesiyle,
Sevgiyle
anamamışımdır onları sonraları, bugünlerime gelene kadar. Beni terk edip gidenleri,
kızgınlıklarına kapılıp beni defterlerinden silenleriyse, hiç mi hiç hem de.
Amma
bugünlere geldiğimde, hatalı olduğumu hatalı davranıp hissettiğimi ve
de eğer ki içinde gerçek sevgi varsa o
gün yaşananların ve her şeyin bugün ve gelecekte dahi hep sevgiyle anılması gerektiğini
hissediyorum ve inanıyorum artık. İnsanları ve yaşananları. Çünkü,
Kızgınlıkların
hepsi gelip geçiyorlar bir gün. Hiçbir kızgınlığı sonsuza kadar saklayamıyorsun
ruhunun derinliklerinde. Eğer ki intikam ve nefret gibi duygularla bezenmemişse
yüreğin. Ki kızgınlıkları sakladıkça sonsuza kadar yüreğinde, bu duyguyla
bezendikçe yüreğin her geçen gün daha da,
Uzaklaşıyorsun
sevgiden gittikçe. Gün be gün.
Eğer ki
sevmişsen o gün, hala da seviyorsun demektir bugün. O insanı insanları
görsen de görmesen de. Yaşamının içinde yer alsalar da almasalar da bugün.
Sevginin boyutu şiddet nevi heyecanı değişir bir tek, o kadar.
Ve de neler
yaşamışsan kimlerle ne olursa olsun ve de o gün yaşadıkların karşılıksızsa
eğer, karşılık beklememişsen karşılık beklememişlerse eğer,
Sevmeye hep
devam edeceksin.
Borçtur bu. Sevgi
borcu. Ve de hep ödemen gerekir son nefesine kadar da.
Severek sevgi
göstererek ödenen tek borçsa,
Vefa borcu.
Vefa borcunu
ödemenin tek bir yolu da, sevmeye devam etmek. Bıkmadan usanmadan sevmek.
Seni sevmişleri,
seni sevenleri. Senin sevdiklerini.
Kızgınlıkların
esiri olmak, nefreti intikamı hissetmekse, hatta kıskançlıkları yaşamaksa,
Her bir an,
Vefadan
uzaklaştırıyor insanları. Vefadan uzaklaştığın her bir ansa, insanlığından da
uzaklaşıyorsun demektir zaten.
En fenası
yani.
İnsanlık adına düştüğümüz
en dehşet verici tuzaklardan biridir vefa duygusunu kızgınlıklara nefrete feda
etmekte.
Kimler
vardır kim bilir onca emeklerinizden sonra sizi arayıp sormayan.
Kimler
vardır kim bilir sizlere verdikleri onca emekten sonra arayıp sormadığınız.
Ne fena
değil mi?
Çok fena.
Teşekkür
etmeyi mi bilmiyoruz?
Yoksa teşekkür ettikten sonra da,
Helalleşmeyi
mi?
‘Alışverişte
veya ayrılık sırasında hakkını birbirine bağışlamak’,
Diyor TDK
Büyük Sözlük, ‘Helalleşmek’ için.
‘Bağışlamak’
içinse,
‘Bir mal
veya hakkı karşılık beklemeden birine vermek, teberru etmek’,
Diyor yine
aynı sözlük. ‘Teberru’ ise, bağış etmek demek.
Hep karşılık
beklediğimiz için herkesten onlara verdiğimiz her şey adına,
İster sevgi
ister mal mülk ister ilgi alaka ister beğeni,
Hep bir de
karşılık beklediğimiz için duygularımıza
ve verdiklerimize karşılık, helalleşemiyoruz bir türlü insanlarla.
Teşekkür
edemiyoruz gözlerinin içine yüzlerine baka baka amma çok gönülden.
Etmeyince
de,
Vefa
duygusuyla tanışamıyor, hissedemiyoruz vefa duygusunu en derinlerimizde.
İnsanlığımızla
tanışamıyoruz, insanlığımızı hissedemiyoruz yani bir anlamda da.
Ne fena.
Çok hem de.
Aşk diyoruz,
aşk yazıyoruz, aşk okuyoruz. Mesela.
En popüler
duygu. Her çağın.
Ki,
O duygu
sadece insana mı? Yok, her canlıya. Hayvanından otuna çiçeğine böceğine ağacına,
hatta bir eşyaya bile.
Da,
Diyoruz,
yazıyoruz, okuyoruz da, çok arzuluyoruz da o aşkı,
Yaşayamıyoruz
nedense dolu dolu ömür boyu.
Nedenini de
hep insanlarda, hep olaylarda, hep şartlarda, hep yaşananlarda arıyoruz. Dönüpte
bir kez dahi bakmıyoruz kendimize,kendi ruhumuza,
Neden
yaşayamıyoruz o aşkı? Hem de ömür boyu diye de.
Nedeni çok
basit aslında.
Vefa duygusu
yoksa eğer,
Vefa
olmayınca da, teşekkür etmeyi bilmiyoruz önce. Teşekkür etmedikçe de helalleşemiyoruz,
Yani
bağışlamıyoruz. Bağışlamıyoruz çünkü,
Karşılıksız
vermiyoruz ne duyguları ne sevgiyi ne parayı ne malı mülkü ne ilgi alakayı ne de beğeniyi.
Vermeyince
de karşılıksız,
Aşkın altını
kazıyor oyuyoruz, aşkın önce altını sonra içini boşaltıyoruz ha bire.
Aşksa,
Yuvarlanıp
tepe taklak toz olup gidiyor yapmadıklarımızla hissetmediklerimizle hissettirmediklerimizle gelen yaşananların
bir yerlerinde. Sen istediğin kadar aşık ol birilerine aşık ol aşka. Ne çare.
Ne o
filmler, ne o romanlar, ne o şiirler, ne o fotoğraflar, ne o tablolar heykeller
müzikler,
Hiçbiri aşkı
anlatamıyorlar yeterince.
Aşkı bilmek
öğrenmek ve de yaşamak istiyorsan eğer,
Sevgiyi
keşfetmen gerekiyor çünkü önce.
Sevgi de
vefanın arkasına saklandığından, aşktan evvel vefayı keşfedip,
Vefayı iyi
hissedip iyi bilmek gerekiyor önce. Ki, sevgiyi tutup çıkara bilelim vefanın
arkasında saklandığı yerden. Ki, sevgide elinden tutup aşkı taşısın getirsin
bizlere ve yaşamımıza. Sevgi olmadan aşk olmuyor çünkü.
Aşksa,
Vefayla
yaşam bulabiliyor, aşksa vefayla coşuyor büyüyor.
Aşk,
Karşılıksız
çünkü.
Öyle.
Ben
demiyorum.
TDK Büyük
Sözlük diyor, o anlatıyor en güzelinden aşkı.
O filmleri o tiyatroları o baleleri o operaları o
tabloları o heykelleri o fotoğrafları seyretmeden, o romanları o şiirleri okumadan, o müzikleri dinlemeden evvel,
Sözlüğü dikkatlice
okusak, yeter zaten.
Gerisi
hikaye.
Gerisi aşkın hikayesi. Ve de o hikayeleri dinlemek seyretmekse aşkı yaşatmaz, seyrettirir okutur sadece.
Aşkı,
Kimse
yazamaz. Yazamıyor da. Ki, kimsenin yazamadığı,
Aşkı,
Sözlük
yazıyor sadece. Aşkı okumak tatmak hissetmek istiyorsan eğer ki,
Bakacağın
ilk harfse sözlükte ‘V’ önce.
Önce bul ‘Vefa’yı
‘V’ de, oku belle iyice,
Sonrası,En başta ‘A’da,
Alfabenin
ilk harfinde.
Sondan başa
gelmemiz dönmemiz gerekiyor demek ki.
Aşka baştan
başladın mı bir gün sona da ulaşıyorsun illaki.
Sondan
başlarsan amma eğer aşka,
Başın en başının
da nerede başladığını bittiğini bilmediğinden bilemeyeceğinden,
Bir de
bakarısın ki,
Aşka
kavuşmuşsun aşkı yaşıyorsun ömür boyu hem de başlamışken tam tersinden.
Öyle.
Sözlük
diyor.
Ben
demiyorum.
Aşk,
Sondan başa
yaşanıyor. Ömür boyu sürsün istiyorsan. Amma,
Vefayı en başa
yazıp en başa koya bilmişsen.
Ve de,
Teşekkür etmişsen
sana yaşatılanlara,Ve de,
Helalleşmişsen yaşattıklarınla,
Kızgınlıklarından
arınmış yüreğini,
Sevgiyle doldurmuşsan eğer. Yani,
Borçlarını ödediysen,
Eğer.Sonra? Sonrası en kolayı. Sonra,
Geriye,
Aşkı yaşamak
kalıyor bir tek.
Ki,
O gün,
Aşk sensin,
Aşkta sen.
Zaten.
Aşık olmak
kolaydır da,
Aşk olmaksa
zordur.
Çok çaba ister.Aşk olmak için insan olmak gerekir,
İnsanlığın yolu da,
Vefadan geçer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder