4 Ocak 2013 Cuma

SEKSTE DÜNYA ŞAMPİYONU OLDUK

Bir prezervatif firması Dünya genelinde 41 ülkeyi kapsayan bir araştırma yapmıştı. Yedi sekiz sene evvel. O araştırma sonucu Türkiye evlilik dışı cinsel ilişkilerde yüzde elli sekiz oranla, Dünya Şampiyonu olmuştu. Bravo demiştim. Aşk çocukları olduk sonunda.

Cinsel ilişki sıklığında da Yunanistan’ın arkasından Dünya ikincisi olmuş, başta Amerika İngiltere başta olmak üzere bir çok ülkeyi de açık ara sollamıştık. Amma ikincilikte iyi demiştim. Aşk çocuklarıyız ya, tırmanırız birinciliğe de bu çalışkanlıkla da demiştim yine. Amma,
Aşka mı?

Sevgiye mi?
Sekse mi? Düşkünlüğümüz var diye de düşününce,

Aşktan sınıftan çaktığımız kesin. Kimse kimseye aşık falan değil doğru düzgün. Aşkı tatmadan ölenler bile çoğunlukta. Her ne kadar veriler sanki aşk çocukları olmuşuz gibiyse de.
Sevgi desen hak getire, ilgilenen bile yok. Kimler kimleri seviyorlar ki gerçek anlamda? Birbirini seven insanlardan oluşan bir toplumun özellikleri var mı bizde? Yok. Onu da geçtik.

Demek ki,
Seksi seviyoruz milletçek. Demiştim kendi kendime. Bu düşüncemede destek gelmişti yine aynı araştırmadan da. Şöyle,

Seks partneri değiştirme tarafında Dünya ortalamasını yüzde elli gibi açık oranda üstüne çıkarak,
Yine Dünya şampiyonu olmuştuk.

Demek ki,
Herkes bildiği işi yapsın. Dı. Bizim uzmanlık konumuzda, seks. Di. Demişken tam,

Yine aynı araştırma sonucu bir başka kategoride göstermişti ki,
Dünyada seks eğitimine şiddetle ihtiyaç duyan üç ülkeden de biri de Türkiye. Seksi bilmiyoruz yani.

Yunanistan Vietnam ve Türkiye için,
Okul döneminde seks eğitimi şart diyor aynı araştırma. Haydaaa…

Bilmediği,
Bir konuda,

Bu denli faaliyet göstererek iki Dünya şampiyonluğu bir Dünya ikinciliğine sahip tek ülke biz olmuştuk yani.
Aylar boyu aklıma geldikçe katıla katıla güldüğümü hatırlıyorum.

Nasıl insanlarsak artık, bilmediğimiz anlamadığımız beceremediğimiz bir konuda Dünya şampiyonası kürsülerinden inmiyoruz bir türlü.
Ve de,

Yine nasıl insanlarsak,
İster mahalle ister gelenek görenek ister din ister aile ister ahlak ister medeni durumumuz,

Baskının nevi ve şiddeti ne olursa olsun ne yapıyor ne ediyor,
Gizli kapaklı işlerde de,

Dünya şampiyonu oluyoruz bu durumda. Çünkü o yüzde elli sekizin ellisi gizli kapaklı oluyor. Ve de Dünya şampiyonluklarımıza bir ilave daha yapıyoruz ve kendine güvensizlikte ve korkaklıkta da Dünya şampiyonu oluyoruz demek ki.
Evet yaptım diyemiyoruz nedense.

Her yüz evli çiftten yirmi beşi karısını kocasını aldatıyor da bu arada. Araştırmalar diyor.
Ki,

Bu şu da demektir,
Evli her yüz insandan yirmi beşi de seks yapıyor ister bekar ister yine evli bir başka birileri.

Evlilikte oran buysa,
Sevgililiklerde kim bilir nerelere varıyor.

Önemli not, bu verilere açıklanmayanlar dahil değil. Bu oranı en az yüzde elli arttırın siz bir hele.
Beceremediği işi becerdiğini zannedip,

Yaşamını da kandırmak ve gizli kapaklı işler üzerine kurmuş insanlardan oluşan bir toplum olduğumuzun bundan daha da güzel kanıtı olamaz.
Ve de,

Beceremediğini öğrenmemek konusunda da bu denli ısrarcı olanı da ayrıca.
Bu profile sahip bir toplumun insanları da,

Sadece aile hayatı karı koca hayatı sevgili hayatı içinde değil,
Çalışma ve sosyal hayatlarında da aynı özellikleri sergiliyorlar zaten. Beceremedikleri işleri becerdiler zannediyorlar. Beceremedikleri işleri sürdürmekte ısrarcılar. Biliyorlarmış gibi sanki. Ve de gizli kapaklı aldatarak yaşamda da ısrarcılar yine aynı biçimde.

Sonra,
Soruyoruz kendi kendimize,

Neden mutsuzuz diye de. Mutsuz muyuz? Mutsuzuz. Öyle diyor bir başka araştırmanın verileri.
Dünya ülkeleri mutluluk sıralamasında yerimiz orta sıralarda bile değil, oldukça aşağılarda zaten.

Neden mutsuzuz deyince de,
Hemen sosyal haklar insan hakları ekonomik parametreler sağlık eğitim aldatılmalar falan diye de başlıyoruz nedenleri dizmeye.

Mutsuzuz ya,
Nedenleri illaki bizlerin dışında gelişmiş gelişen nedenlere bağlıyoruz hep.

Masumuz biz yani.
Mutlu olmak için çabalarımız çok amma şartlar uygun değil yani. Kaderimiz bu gibi yani.

O şartları yaratan kurgulayan evlilikleri de biz yapıyoruz, sevgilileri de biz ediniyoruz, devlet sisteminin patronu hükümetleri de oylarımızla biz kendimiz belirliyoruz ayrıca. Karar veriyoruz, oy veriyoruz amma kararlarımız ve oylarımız sonucu kendimize yaşattığımız mutsuzlukların sorumlusu olarak katiyen görmüyoruz kendimiz.
Aldatıyoruz kandırıyoruz çünkü.

Önce kendimizi.
Sonra ailemizi. Sevdiğimizi söylediklerimizi. Sevdiğimizi iddia ettiğimiz insanları.

Kendini sevmeyen kendinle barışık olmayan insanlardan oluşan toplumlarda,
Gün geliyor harman dönüyor sonunda bu profile oturuyorlar ister istemez.

Sevgiyi bilmeyen kendisiyle barış sağlayamamış toplumların makus kaderi.
Sevmeyince de barışık olmayınca da saymıyorsun zaten.

Saygısız oluyorsun yani.
Her yönde her yapıda her kesimde her konumda.

İster çalışan ol devlette özel sektörde ofislerde,
İster karı koca anne baba sevgili ol evlerde yataklarda,

İster akraba arkadaş komşu eş dost ol sosyal hayatta. Değişmiyor o makus kaderin hiçbir zaman.
Devam araştırmalara.

Araştırmaya göre Dünya genelinde ömür boyu seks partneri ortalaması dokuzken bizim ülkede on beş.
Ki,

Bir başka araştırma kadınların girdikleri cinsel ilişki sayılarını açıklarken yarısına yakını oranda hatta daha da fazla miktarda indirim yaptıklarını,
Erkeklerinse gerçek sayının yarısına yakınını hatta daha da fazlasını abartarak üstüne bindirim yaptıkları yönünde.

Beceremediği seksi yapıp yapmamış sayan,
Beceremediği seksi yapmamış amma yaptığını beyan eden insanlarsa bizim toplumun insanları.

Olmuşu yok sayanlar. Olmamışı oldu gibi gösterenler. Bizleriz. Çevremiz. Hani o yüz elliler. O taraf bu taraf. Hepimiz. Herkes.
Barış diye yırtınıyoruz amma kendimizle bile barışık değiliz önce.

Sevginin adını çok anıyoruz amma kendimizi bile sevmiyoruz önce.
Aşk çocukları gibi yaşamaya niyetliyiz amma aşkı bilmiyor tanımıyoruz önce.

Dürüstüz diyoruz ha bire amma kendimize karşı bile dürüst değiliz önce.
Gizli kapaklı da olunca üstüne üstlük bir de,

Kapaklanıp kalıyoruz sonralarında bir yerde,
Dizlerimizin üstüne.

Kimsenin bizleri aldatmasına ihtiyacımız yok hiç.
Kendimizi,

Aldatıyoruz önce.
En çokta,

Ha bire dürüst olduğumuzu da iddia ederken hem de.
Sabun şampuan tüketimi her yıl bir önceki yıla göre hızla artıyormuş. Normal. Bu kadar sekse.

Diş macunu ve deodorant tüketimiyse yeterince artmıyormuş hala.
Hem gizli kapaklı aldatarak yaşarken hem de beceremeyince,

Ağzımızda her yerimizde,
Buram buram kokuyor,

Zaten.
Bu da normal.

Her şey normal bu ülkede de, bu ülkenin insanlarına göre de.
Anormal olansa,

İki insanın bir birlerini severek sayarak ömürleri boyu aldatmadan kandırmadan gizlemeden yaşayıp gitmeleri bir arada sadece.
Ne anormal değil mi?

Aslında olması gereken,
Normal.

Şu an ülkenin yaş ortalaması 28 civarı.
2050 de,

40 olacak.
Üreyemiyoruz yani. Üremeye niyetimiz yok. Beceremediğimiz sekste Dünya şampiyonluklarımız olsa dahi.

Seksle çocuk yaparsın. Üç de olur. Beş de.
Amma,

Seksle büyütülmüyor çocuklar. Büyütülünce böyle oluyor veriler. Çocuklar sevgiyle büyütülüyorlar.
Sevgi olmayınca da,

Çocuk sayısı seksle sınırlı kalıyor.
Doğumlar azaldıkça sekste çoğalıyor yıldan yıla.

Üç çocuk istemeden önce,
Sevgiyle seks derslerini mecburi kılmak lazım bizim ülkede.

Anormal sevginin son hali budur bizim memlekette.
Normal seksin,

Haliyse ne işe yaradığını henüz tam da çakamadığımız prezervatif sayesinde malumumuz oldu her haliyle.
Hayırlı olsun,

Vatana millete.

Hiç yorum yok: