Bir
prezervatif firması Dünya genelinde 41 ülkeyi kapsayan bir araştırma yapmıştı.
Yedi sekiz sene evvel. O araştırma sonucu Türkiye evlilik dışı cinsel
ilişkilerde yüzde elli sekiz oranla, Dünya Şampiyonu olmuştu. Bravo demiştim.
Aşk çocukları olduk sonunda.
Cinsel
ilişki sıklığında da Yunanistan’ın arkasından Dünya ikincisi olmuş, başta
Amerika İngiltere başta olmak üzere bir çok ülkeyi de açık ara sollamıştık.
Amma ikincilikte iyi demiştim. Aşk çocuklarıyız ya, tırmanırız birinciliğe de
bu çalışkanlıkla da demiştim yine. Amma,
Aşka mı?
Sevgiye mi?
Sekse mi?
Düşkünlüğümüz var diye de düşününce,
Aşktan
sınıftan çaktığımız kesin. Kimse kimseye aşık falan değil doğru düzgün. Aşkı
tatmadan ölenler bile çoğunlukta. Her ne kadar veriler sanki aşk çocukları olmuşuz
gibiyse de.
Sevgi desen
hak getire, ilgilenen bile yok. Kimler kimleri seviyorlar ki gerçek anlamda?
Birbirini seven insanlardan oluşan bir toplumun özellikleri var mı bizde? Yok.
Onu da geçtik.
Demek ki,
Seksi
seviyoruz milletçek. Demiştim kendi kendime. Bu düşüncemede destek gelmişti
yine aynı araştırmadan da. Şöyle,
Seks partneri
değiştirme tarafında Dünya ortalamasını yüzde elli gibi açık oranda üstüne
çıkarak,
Yine Dünya
şampiyonu olmuştuk.
Demek ki,
Herkes
bildiği işi yapsın. Dı. Bizim uzmanlık konumuzda, seks. Di. Demişken tam,
Yine aynı
araştırma sonucu bir başka kategoride göstermişti ki,
Dünyada seks
eğitimine şiddetle ihtiyaç duyan üç ülkeden de biri de Türkiye. Seksi
bilmiyoruz yani.
Yunanistan
Vietnam ve Türkiye için,
Okul
döneminde seks eğitimi şart diyor aynı araştırma. Haydaaa…
Bilmediği,
Bir konuda,
Bu denli
faaliyet göstererek iki Dünya şampiyonluğu bir Dünya ikinciliğine sahip tek
ülke biz olmuştuk yani.
Aylar boyu aklıma
geldikçe katıla katıla güldüğümü hatırlıyorum.
Nasıl
insanlarsak artık, bilmediğimiz anlamadığımız beceremediğimiz bir konuda Dünya şampiyonası
kürsülerinden inmiyoruz bir türlü.
Ve de,
Yine nasıl
insanlarsak,
İster
mahalle ister gelenek görenek ister din ister aile ister ahlak ister medeni
durumumuz,
Baskının nevi
ve şiddeti ne olursa olsun ne yapıyor ne ediyor,
Gizli
kapaklı işlerde de,
Dünya şampiyonu
oluyoruz bu durumda. Çünkü o yüzde elli sekizin ellisi gizli kapaklı oluyor. Ve
de Dünya şampiyonluklarımıza bir ilave daha yapıyoruz ve kendine güvensizlikte
ve korkaklıkta da Dünya şampiyonu oluyoruz demek ki.
Evet yaptım
diyemiyoruz nedense.
Her yüz evli
çiftten yirmi beşi karısını kocasını aldatıyor da bu arada. Araştırmalar diyor.
Ki,
Bu şu da
demektir,
Evli her yüz
insandan yirmi beşi de seks yapıyor ister bekar ister yine evli bir başka birileri.
Evlilikte
oran buysa,
Sevgililiklerde
kim bilir nerelere varıyor.
Önemli not,
bu verilere açıklanmayanlar dahil değil. Bu oranı en az yüzde elli arttırın siz
bir hele.
Beceremediği
işi becerdiğini zannedip,
Yaşamını da
kandırmak ve gizli kapaklı işler üzerine kurmuş insanlardan oluşan bir toplum
olduğumuzun bundan daha da güzel kanıtı olamaz.
Ve de,
Beceremediğini
öğrenmemek konusunda da bu denli ısrarcı olanı da ayrıca.
Bu profile
sahip bir toplumun insanları da,
Sadece aile
hayatı karı koca hayatı sevgili hayatı içinde değil,
Çalışma ve
sosyal hayatlarında da aynı özellikleri sergiliyorlar zaten. Beceremedikleri
işleri becerdiler zannediyorlar. Beceremedikleri işleri sürdürmekte ısrarcılar.
Biliyorlarmış gibi sanki. Ve de gizli kapaklı aldatarak yaşamda da ısrarcılar yine
aynı biçimde.
Sonra,
Soruyoruz
kendi kendimize,
Neden
mutsuzuz diye de. Mutsuz muyuz? Mutsuzuz. Öyle diyor bir başka araştırmanın
verileri.
Dünya ülkeleri
mutluluk sıralamasında yerimiz orta sıralarda bile değil, oldukça aşağılarda
zaten.
Neden
mutsuzuz deyince de,
Hemen sosyal
haklar insan hakları ekonomik parametreler sağlık eğitim aldatılmalar falan diye
de başlıyoruz nedenleri dizmeye.
Mutsuzuz ya,
Nedenleri
illaki bizlerin dışında gelişmiş gelişen nedenlere bağlıyoruz hep.
Masumuz biz
yani.
Mutlu olmak
için çabalarımız çok amma şartlar uygun değil yani. Kaderimiz bu gibi yani.
O şartları
yaratan kurgulayan evlilikleri de biz yapıyoruz, sevgilileri de biz ediniyoruz,
devlet sisteminin patronu hükümetleri de oylarımızla biz kendimiz belirliyoruz
ayrıca. Karar veriyoruz, oy veriyoruz amma kararlarımız ve oylarımız sonucu kendimize
yaşattığımız mutsuzlukların sorumlusu olarak katiyen görmüyoruz kendimiz.
Aldatıyoruz kandırıyoruz
çünkü.
Önce
kendimizi.
Sonra
ailemizi. Sevdiğimizi söylediklerimizi. Sevdiğimizi iddia ettiğimiz insanları.
Kendini
sevmeyen kendinle barışık olmayan insanlardan oluşan toplumlarda,
Gün geliyor
harman dönüyor sonunda bu profile oturuyorlar ister istemez.
Sevgiyi
bilmeyen kendisiyle barış sağlayamamış toplumların makus kaderi.
Sevmeyince
de barışık olmayınca da saymıyorsun zaten.
Saygısız
oluyorsun yani.
Her yönde
her yapıda her kesimde her konumda.
İster
çalışan ol devlette özel sektörde ofislerde,
İster karı
koca anne baba sevgili ol evlerde yataklarda,
İster akraba
arkadaş komşu eş dost ol sosyal hayatta. Değişmiyor o makus kaderin hiçbir
zaman.
Devam
araştırmalara.
Araştırmaya
göre Dünya genelinde ömür boyu seks partneri ortalaması dokuzken bizim ülkede
on beş.
Ki,
Bir başka
araştırma kadınların girdikleri cinsel ilişki sayılarını açıklarken yarısına
yakını oranda hatta daha da fazla miktarda indirim yaptıklarını,
Erkeklerinse
gerçek sayının yarısına yakınını hatta daha da fazlasını abartarak üstüne
bindirim yaptıkları yönünde.
Beceremediği
seksi yapıp yapmamış sayan,
Beceremediği
seksi yapmamış amma yaptığını beyan eden insanlarsa bizim toplumun insanları.
Olmuşu yok
sayanlar. Olmamışı oldu gibi gösterenler. Bizleriz. Çevremiz. Hani o yüz
elliler. O taraf bu taraf. Hepimiz. Herkes.
Barış diye
yırtınıyoruz amma kendimizle bile barışık değiliz önce.
Sevginin adını
çok anıyoruz amma kendimizi bile sevmiyoruz önce.
Aşk
çocukları gibi yaşamaya niyetliyiz amma aşkı bilmiyor tanımıyoruz önce.
Dürüstüz
diyoruz ha bire amma kendimize karşı bile dürüst değiliz önce.
Gizli
kapaklı da olunca üstüne üstlük bir de,
Kapaklanıp
kalıyoruz sonralarında bir yerde,
Dizlerimizin
üstüne.
Kimsenin
bizleri aldatmasına ihtiyacımız yok hiç.
Kendimizi,
Aldatıyoruz
önce.
En çokta,
Ha bire dürüst
olduğumuzu da iddia ederken hem de.
Sabun
şampuan tüketimi her yıl bir önceki yıla göre hızla artıyormuş. Normal. Bu
kadar sekse.
Diş macunu ve
deodorant tüketimiyse yeterince artmıyormuş hala.
Hem gizli
kapaklı aldatarak yaşarken hem de beceremeyince,
Ağzımızda
her yerimizde,
Buram buram
kokuyor,
Zaten.
Bu da
normal.
Her şey
normal bu ülkede de, bu ülkenin insanlarına göre de.
Anormal
olansa,
İki insanın
bir birlerini severek sayarak ömürleri boyu aldatmadan kandırmadan gizlemeden
yaşayıp gitmeleri bir arada sadece.
Ne anormal
değil mi?
Aslında
olması gereken,
Normal.
Şu an
ülkenin yaş ortalaması 28 civarı.
2050 de,
40 olacak.
Üreyemiyoruz
yani. Üremeye niyetimiz yok. Beceremediğimiz sekste Dünya şampiyonluklarımız olsa
dahi.
Seksle çocuk
yaparsın. Üç de olur. Beş de.
Amma,
Seksle
büyütülmüyor çocuklar. Büyütülünce böyle oluyor veriler. Çocuklar sevgiyle
büyütülüyorlar.
Sevgi
olmayınca da,
Çocuk sayısı
seksle sınırlı kalıyor.
Doğumlar azaldıkça
sekste çoğalıyor yıldan yıla.
Üç çocuk
istemeden önce,
Sevgiyle
seks derslerini mecburi kılmak lazım bizim ülkede.
Anormal sevginin
son hali budur bizim memlekette.
Normal seksin,
Haliyse ne
işe yaradığını henüz tam da çakamadığımız prezervatif sayesinde malumumuz oldu
her haliyle.
Hayırlı
olsun,
Vatana
millete.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder