Karar metni
aynen şöyle. Kelimesi kelimesine.
KARAR METNİ
Koalisyonu
oluşturan DSP, MHP ve ANAP’ın genel başkanları bugün Başbakanlık’ta yaptıkları
toplantıda, AİHM’nin teröristbaşı Abdullah Öcalan hakkındaki kesinleşmiş idam
cezasının infazının bir süre ertelenmesine ilişkin ihtiyatı tedbir kararını
ayrıntıları ile değerlendirmişlerdir.
Bilindiği
gibi Türkiye’nin de yargı yetkisini kabul etmiş olduğu AİHM’nin Türk yargısınca
verilmiş kararları değiştirmesi hiçbir şekilde söz konusu değildir.
Anayasımız’dan ve uluslar arası taahhütlerimizden kaynaklanan süreç
tamamlandığında, dosya gereği için ivedilikle TBMM’ye gönderilecektir.
Genel
başkanlar, hukuka saygı içinde aldıkları bu kararın, terör örgütü ve yandaşı
çevrelerce milleti ve devleti ile Türkiye’nin yüksek menfaatleri aleyhine
kullanılmak istendiğinin değerlendirilmesi halinde, erteleme süreci kesilerek
infaz sürecine derhal geçilmesi hususunda görüş birliği varmışlardır. 12 Ocak
2000
Bülent Ecevit
İmza
Devlet
Bahçeli Mesut
Yılmaz
İmza İmza
Demek ki
Türkiye’nin yüksek menfaatleri aleyhine kullanılmamış hiç.
Aponun
nerede saklandığını Amerikan İngiliz ve İsrail’in istihbarat servislerinden
öğrendi Türkiye. Adres Nairobi. Yunanistan Büyükelçiliğinin ikametgahında
misafir o sırada. Amerika Yunanistan’a baskı yapıyor. Kenya zaten Amerika’yla
her zaman işbirlikçi. Yunanistan pes ediyor.
Kenya polisi
özel izinle Yunanistan Büyükelçiliğine giriyor,
Apoyu tek
başına alıyor,
Nairobi Jomo
Kenyatta Havaalanında günlerdir bekleyen içinde bizim özel timin beklediği Cavit
Çağlar’dan kiralanmış jete teslim ediyor.
Tarih 15
Şubat 1999. Paketin ülkeye teslim edilmesi de 16 Şubat 1999.
Tüm
operasyon Amerikan İngiliz İsrail istihbaratçılarının gözetiminde tabii ki.
Ve Apo
getiriliyor bizim ülkeye. Bizim özel tim Kenya’da uçaktan bile inmiyor. Onlar
postacı görevi görüyorlar. Bütün işi üç ülkenin istihbarat servisi
elemanlarıyla Kenya polisi bitiriyor.
Neden?
Neden
Büyükelçilikle Jomo Kenyatta Havaalanı arasında yolda biri çıkıp da kafasına
bir tane sıkmıyor mesela Aponun? Sıkıp da Dünyanın bu bölgesinde 30.000 kişinin
ölmesinde neden olmuş bir insanı ortadan kaldırmıyor. Türkiye’de ortadan kaldırmak istemiyor, o
ölen 30.000 kişinin tamamı Türk vatandaşı olmasına rağmen hem de.
Nairobi’de Yunanistan
Büyükelçiliği ile Havaalanı arasında ki yolu ezbere bilirim,
Adamın bırak
kafasına sıkmayı, adamı elli parçaya ayırsan o yolda hem de o zamanın Kenya
şartlarında tarih olur giderdi Apo. Kemiklerini bile bulamazsın bir daha o azgın
ormanın kıyısına bile atsan.
Neden Apoyu
ısrarla yaşattılar?
Neden idam
edilmeme, yaşatılma garantisi verildi,
Amerikalılara?
Mı. AB’ye mi? İsrail’e mi? Hepsine birden mi?
Ve de neden mahkemeden
bu kadar hızlı çıkan (31 Mayıs 1999 dava başladı 29 Haziran 1999 idam kararıyla
bitti) ve de aynı hızla Yargıtay’dan da (25 Kasım 1999) geçen idam kararı
Mecliste bekletildi,
Önce,
12 Ocak
1999’da Bülent Ecevit Mesut Yılmaz ve de Devlet Bahçeli’nin ıslak imza bu karar
metnini imzalamalarına kadar,
Sonra da,
2002 de
AKP’nin ilk iktidarı döneminde idam cezasının kanunen kaldırılmasına kadar.
O zamanların
aslında iki farklı iktidar döneminde dört majör partisinin elbirliği ile hizmet
ve de organize ettikleri bir operasyondur Apo’nun ısrarla yaşatılması.
MHP dahildir
bu operasyona. Hayır yoktur diyenlere,
İdamın
kaldırılması ile ilgili o dönemin Meclis Adalet Komisyonu çalışmalarının tutanaklarını
ve de oylamaları okumalarını tavsiye ederim öğrenmek istiyorlarsa MHP’nin çaktırmadan nasılda destek
verdiğini bu operasyona. Aksini iddia etseler dahi.
Neden Apoyu
idam etmedi bu ülkenin 4 (dört) farklı görüşüne sahip 4 (dört) partisi,
Hem de iktidardayken
ve de ellerinde yeterli meclis oyları varken?
Bundan 2-3
yıl evveldi galiba,
Apo meclise
girecek diyordum. Hala diyorum. Apo özgür kalacak. En fazla beş bilemedin on yıl
içinde. Hem de Meclise girişte ayakta alkışlanacak.
Apoyu özgür
kılacak ‘ulusal barış’ affı tüm partilerin oy birliği ile onay görecek günü
gelince Mecliste ve de,
Balyoz ve Ergenekondan
hüküm giymişleri de kapsayacak,
Ve de,
Önce 1950’lerde
Demokrat Parti ile başlatılan,
1960
ihtilali ile devam ettirilen,
1970 lerin
ikinci yarısında anarşiyle bir başka fazına geçilen,
Sonrasında
1980’de askeri darbe ve devamında Özal’ın Başbakan yaptırılmasıyla bir adımı
daha da atılan,
1984 yılında
başlayan terörle bir tık daha da ileriye götürülen, sonrasında da gökten
zembille indirilmiş Tayyip’in de dahil edilmesiyle de operasyonda böylece
hedefine ulaşacak sonunda ve de bu etap sona ermiş olacak.
Var mısınız
iddiasına?
Yoksunuz.
Zaten herkes
böyle sonlanacağını biliyor artık. Ne 1950’lerde Demokrat Parti'ye oy verenler,
ne 1960 ihtilalini alkışlayanlar, ne 1970’lerde anarşiye karışanlar
bilmiyorlardı o günlerde neden bunların olup bittiğini. 1980’de ihtilalin
aslında neden olduğunu da bilmiyordu vatandaş. Sonra Özal’ın Tayyip gibi gökten zembille
inmesinin nedenini de bilmiyordu vatandaş. Sonra biraz Derviş’te çakar gibi
oldu amma üstünde durmadı yine hiç vatandaş.
Amma şimdi
vatandaşın gözü açıldı iyice. İşin ucu Atatürk’e kadar da gelince.
Amma,
İt is tu
leyt şekerim…
Neyse var
mısınız iddia? Yoksunuz. Peki.
Kimse salak
değil haybeye iddiaya girip kaybetsin.
1984 yılında
doğanlar anne baba oluyorlar şimdilerde.
Bu hikayeyi
okuduklarında onlar için İstanbul’un fethini okumak gibi olan bitenler son
altmış yıldır bu ülkede.
1984 yılında
doğanlar oy veriyorlar şimdilerde.
Oğulları
damatları ölsün şehit düşsün filan istemezler. Zaten bu ülkenin Güney Doğusu
falanda umurlarında değil. Mardin’e bile gitmezler. Gitmiyorlar da. Sıra
gecelerine götür Urfa’nın, hepsi İngiliz kalırlar ne yapacaklarını bile
bilemezler zaten.
Batı ülkeleri
bir başka ülke üzerinde ki beklentileri doğrultusunda sonuca yönelik stratejilerinin
eylem planlarını iki en az iki üç kuşak sonraya programlarlar.
İkinci
kuşakta çoktan artık yetiştiler zaten.
2013 yılında
doğan bir insan otuz yıl sonra 2043 yılında otuz yaşına bastığındaysa Apo belki
de ölmüş olur zaten.
Reagan öldü
çoktan. Bush’da ölmüş olur. Ecevit'le Türkeş ve Erbakan zaten öldü. Evren, Bahçeli ve Yılmaz’da ölmüş
olurlar. 2023 vizyoneri Recep bile ölür bence.
Sonra,
Yıl gelir
2083’e. Gelir mi? Gelir. Tarih bu. Durduğu yerde durmuyor.
Beşinci kuşak
yani 2073 yılı doğumlular olur mu sana 10 yaşında? Olurlar haliyle.
Eyaletler
arası bilgi yarışmasına da katılırlar mı o günün 10 yaş bebeleri bizim buralarda? Katılırlar.
Sorular en
az üç dilden sorulur. İsteyen istediği lisanda cevaplar.
Etnik
dillerimiz Türkçe ve Kürtçe,
Ulusal
dilimizse,
İngilizce.
Var mısınız
iddiaya?
Aponun yakalandığı
Kenya’da ulusal dil İngilizce. Ulusallığının onay görmesinin üstünden geçen
süreyse altmış yıl falan.
Etnik
dillerse, binlerce yıllık Doğu Afrika ortak lisanı swahili, bir de artık iyice
unutulmaya yüz tutmuş her insanın kökünden gelen yine binlerce yıllık kendi
özünü temsil eden kabilelerinin dilleri. Ki swahili bile artık yavaştan tarih
olmak üzere.
Var mısınız
iddiaya?
Ölürüz o
tarihe kadar deyip yırtmak yok amma…
Ha,
Atatürk de
Kristof Kolomb muamelesi görür artık o tarihlerde.
Kaşif biri.
Keşfeden
biri.
O günlerden
bu günleri görebilecek kadar çok büyük kaşif biri. O kadar amma.
Neden
Kurtuluş Savaşı sırasında Ruslar Türk ordusunu desteklediler her yönde her
türlü şekilde?
Bu sorunun
cevabında yatıyor son 60 yılda bu ülkede olan bitenlerin nedenleri.
Ruslara sormak
lazım. Türkleriyse,
Hiç
ilgilendirmemiş o zamanlar bu nedenler,
Bugün bile,
İlgilendirmiyor
da zaten.
İlgilenilseydi
zamanında, Atatürk öldüğünde mesela,
Apo şu
sıralar emekliye ayrılmış memurun tekiydi.
Adını eşi
dostu akrabaları hariç,
Hiç kimsenin
de bilmediği.
Balyoz bir
aracın adıydı taş kırmak için kullanılan.
Ergenekon’da
destan adı olarak kalmaya da devam ediyordu hala,
Türkçemizde.
Yalan mı?
3 yorum:
Çok güzel bir yazı,paylaşabilir miyim..?
Teşekkür ederim. Blog linkini vererek evet. Tamamını kopyalayarak lütfen paylaşmayın.
Yorum Gönder