23 Ocak 2013 Çarşamba

AKIL KONTAĞI

O kontak elektrikten kaynaklanmıyor. O kontak akıllarda atmış zamanında. Akıl kontağı atmış insanlardan oluşan bir toplumsa önce kendi yaşamını yakıyor, tarihi binaları yakmadan evvel. Elektrik dediğin teknik bir konu. Tabii ki atarda kontağı. Amma o kontak attığında etrafı yakmasın diye üretilen çözümleri akıl edip uygulaman gerekiyor önce.

Akıllarla üretilmiş çözümleri uygulamaya almaksa,
Akılları kontak yapmış,

İnsanların aklına gelemiyor maalesef.
Akıllarda atmış o kontak yüzünden bu toprakları da, bu topraklarda var olanı yaşamı da,

Yaktık biz zaten sekiz yüz yıldır.
Kontağı atmış akılların bu topraklara göçleriyle başlayan akılsızlık süreciyse hala devam ediyor.

Bizler bu sekiz yüz yıllık sürecin bugünlerine denk gelenleriyiz. Tek farkımız o günlerde yaşayanlardan, bizlerin bugünleri yaşayanlar olmamız sadece.
Aklı kontak yapmamış tek insan Atatürk’ün,

Ve de,
Bu ülkeden kaçmış gitmiş bilim ve sanat insanlarının haricinde veya kaçıp gitmeyip,

Bu topraklarda kalmaya inat edip, var olan akıllarını da yitirmek pahasına mücadele etmişler haricinde,
Ne kadar insan varsa her meslekten her kültürden her yaş grubundan hepsi birbirlerinin kopyası, hepsi birbirlerinin aynısı.

Tarihi binalar yanınca sürmanşet haber oluyor televizyonlarda gazetelerde.
Göz önünde ya.

Amma,
Bor madeni altın madeni bu gezegenin en muhteşem vadilerini dağlarını asidiyle kavurunca haber bile olamıyor.

Geçtim bor madenini altın madenini nükleer santralleri baz istasyonlarını,
İstanbul’un burnunun dibi Ömerli Riva arasında maden arama ruhsatı ile yıllardır taş ocağı çalıştıran, Avrupa’nın bu yüzyılda hala varlığını sürdüren nadir doğal ormanlarını yok eden onlarla işletmeden de kimsenin haberi yok.

Hatta o orman alanında ki köylerde yaşayan insanlara kanseri nasıl da yaygınlaştırdıklarından da o işletmelerin.
Geçtim yanan tarihi binalardan,

Git bak Boğazın sahillerine Haliç’e, rıhtımların kenarlarında birikmiş o pisliği görünce zaten anlıyorsun toplum olarak nasıl da akıl kontağımızın atmış olduğunu.
İşgallere bak mesela. Devletin arazilerini.

Kaçak binalara bak.
Trafik kazalarına bak.

Kız çocuklarına bak okula gönderilmeyen.
Dayak yiyen tacize uğrayan kadınlara bak.

Dindarım diye geçinip devleti sağını solunu soyanlara bak.
Tecavüzü tahrik ediyor diye hak sayanlara bak. Esas tahrik olanlara bak sen kadını görünce.

Kaçak elektrik kullananlara bak.
Tarım arazilerini imara açanlara bak.

Dünyanın en çirkin binalarını en olmayacak yerlere dikenlere bak.
İki üç şeritli caddelerin hatta neredeyse sokakların üstünde açılan dev gibi iş merkezlerine alışveriş merkezlerine bak.

Siyaseti kullanarak zengin olanlara bak.
Hesabını kitabını yapmadan alışveriş yapıp borç bataklarına batanlara bak.

Rüşvetleri verenlere alanlara bak.
Özelleştirmelerde ki rantlara bak.

2B ye de bak esas mesela.
Deprem bölgesi bir ülkenin imar kanunlarına ve de o kanunları uygulayanlara denetleyenlere bak.

Dere yataklarına kurulan semtlere bak.
İki de bir sökülüp ha bire yenisi yapılan kaldırımlara bak.

Üfürükçülere olan güvene bak.
Her geçen gün çağın daha da gerisine düşen yaşam kalitesine bak.

Esas yaşam kalitesinden ne anladığımıza bak.
Yargı sistemine de bak mutlaka.

Gencecik yaşında emekli olup yan gelip yatıp çalıştığı süreden fazla devletten maaş alanlara bak.
Bu topraklardan çıkmış siyasetin liderlerine de bak esas mesela.

Eğitim ve sağlık sistemlerine bak.
Vergi sistemine bak.

Kayıt dışı ticarete bak.
Batı ülkelerinin bu topraklar üstünde gözlere soka soka çevirdiği dolaplara bak.

Sanatla olan ilişkilerimize bak.
Tiyatroya operaya konserlere giden insan sayısına bak.

Kültüre bilime olan merakımıza bak.
Hobisizliğimize bak.

Öğrenmeye okumaya gelişmeye olan düşkünlüğümüze bak.
İki de bir değişen anayasaya bak.

Özgürlüklere bak.
İnsan haklarına bak.

Hayvanlarla doğayla kurulan ilişkilere bak.
Cep telefonuyla ve web sitelerinde geçirilen sürelere bak.

Televizyon programlarına da bak. Dizileri hele hiç ihmal etmeden.
Futbola ayrılan saatlere bak.

Para esası üzerine kurulu kadın erkek ilişkilerine bak.
Esas paranın toplum içinde ki önceliğine bak.

Sevgi ve aşktan ne anladığımıza bak.
Bak dur. Aklına ne gelirse bak.

Bak.
İçlerinden sadece biri bile yeter ne mene akıl kontağı atmış insanlardan oluşmuş bir toplum olduğumuzu anlamaya.

İnsanlığa bakma amma.

Kendimizi yaka yaka gelmişiz,
Kendimizi yaka yaka da devam ettiriyoruz hayatımızı bu topraklar üstünde.

Yaka yaka da devam edeceğiz.
Yaşamı yakmaya başladın mı bir kez,

Yaşamı içinde sürdürdüğün binaları yaksan ne olur yakmasan ne.
Çoktan tutuşmuş ve de yüz yıllardır bu topraklarda yanmakta olan yaşama bakacağına esas,

Sen git,
Yanan bir bina üstüne yapılan yayınların konuşmaların görüntülerin karşısına geçip, saatlerce o ekrana boş boş bakan bir topluma bak esas.

Zaten yeter.
Hangi aptallığı yazmalıyım bilemiyorum artık.

Aptallıklar o kadar çok ki,
Zaman yetse dahi,

Yazacak takat kalmadı takat yok.
İsterse laflarım yaksınlar beni,

Benim de kontağım attı sonunda,
Derim ki,
Dalganıza bakın,

Eğlenin gülün gününüzü gün edin,
Bari kendinizi yakmayın,

Ömür kısa sonra vaktiniz kalmaz,

Boşuna ümitlenmeyin boşuna hayallenmeyin,

Bu milletten herşey olur da,

İnsanlık adına,
Bir bok olmaz.

Hiç yorum yok: