6 Ekim 2015 Salı

BÜYÜK YÜRÜYÜŞ

BÜYÜK YÜRÜYÜŞ

''Dünya nüfusunun en zengin yüzde 1’lik kesimi, toplam gelirin yüzde 40'ını alıyor’muş. Gelir tablosunun en altında yer alan yüzde 50'lik kesimin ise, inanılması çok zor ancak, payına sadece toplam gelirin yüzde 1’i düşüyor’muş.'' diyor,
BM raporu.
Şimdilik şişme botlarla, uyduruk teknelerle, olmadı tren yollarını arşınlayarak geliyor o yüzde elli yüzde birlerin yaşadıkları topraklara.
Sonra?
Sonra bir gün büyük yürüyüşler başlayacak her yönden, her taraftan. Yüzde bire doğru.
Aç ve susuz ve kaybedecek hiçbir şeyi kalmamış milyonlarca, hatta belki de on milyonlarca ve hatta hatta yüz milyonlarca insan yürümeye başlayacaklar dağ tepe nehir ova çöl, sınır tanımadan, sınırları yok sayarak ve sınırları yıkarak ve yollarda ve bir yerlerde bir şekilde ölmeyi göze ala ala.
Zaten ölüyor oldukları için, hatta öldükleri için bu kararı vermekse hiç zor olmayacak onlar için.
Sadece yürümeye başlayacaklar. Işığa doğru pervasızca uçup giden pervaneler gibi.
Ateş yağdıracak üstlerine gökten yüzde birler durdurmak için bu yürüyüşleri. Şimdiden yağdırmaya başladıkları gibinin binlerle katı daha fazlasını. Kavrulacak, cehenneme dönecek gezegenin bir kısmı. Yüzde birlerin yaşadıkları kısımlara yakın, komşu her yanı yani.
Ki, onlar devam edecekler, vazgeçmeden. Öle öle...Öle öle..
Ve bir kısmı illaki varacak o yüzde birlerin yaşadıkları topraklara. İllaki. Milyarlarca insanın içinden, birkaç milyonu belki de. Amma varacaklar. İllaki.
Ve ham yapacaklar o yüzde biri ve ne bulurlarsa ve ne geçerse ellerine ve ne görürlerse ve ne çıkarsa önlerine. Ham yapacaklar. Açlar çünkü. Her şeye.
Bir gün bu gezegenin bir kısmında, önce apartmanların, sokakların, caddelerin, sitelerin, semtlerin sonra şehirlerin etraflarına elektronik, manyetik ve her türlü bilmem ne tronik ve bilmem ne yetik surlar örecek o yüzde birler. Ki, nafile.
Bir gün...
O gün ne gün?
Ne çok yakın, ne çok uzak bir gün.
Haa, diyeceksin ki, dünya savaşları falan var daha. Doğru, var. O savaşlar ki, hep yüzde ellinin sayısını azaltmak, belini bükmek, bir elli sene daha idare etmek için durumu yüzde birin icatları. O savaşlar o yüzde birin yüzde elliyi iyice tüketmek, iyice eritmek, yok etme çabaları sadece.
Ancak ve artık,
Yüzde elli çok kalabalıklaştı. Ve o yüzde elli,
Yüzlerle yıldır savaşıyor zaten.
Ve artık bağışıklık kazandılar ve iyice öğrendiler,
Savaşarak ölürken çoğalmayı.
Açlıktan, susuzluktan, hastalıktan, soğuktan, sıcaktan, fakirlikten ölürken öğrendiler.
Yani yüzde birin hiç mi hiç bilmediklerini, biliyor artık o yüzde elli.
Mutlak galipler yani, bilgi bilgelik mutlak olansa eğer ki.
Hep dememiş miydi ve demez mi ki o yüzde bir, cehalet çok fena diye.
Evet, cehalet çok fena.
Çok cahil o yüzde bir,
Açlıktan susuzluktan hastalıktan soğuktan sıcaktan fakirlikten ölmek adına.
Ve bir insanın açlıktan susuzluktan hastalıktan soğuktan sıcaktan fakirlikten ölüyorsa eğer neler yapabileceği adına.
Yani, salt basit yalın sade insanı bilmiyor ve fevkalade cahil artık o yüzde bir insanlık adına,
İnsanlığını yitirdiğinden beri.
O günün galibi, bilge insanlar çok belli, yani malumumuz yüzde elli.
Peki bu güne gelirsek, seçimi kim kazanır?
Yüzde bir.
Yüzde birin icadı, yüzde bire göre demokrasi yani.

Murat Denizel

Hiç yorum yok: