GEÇİRDİK
Mutlu olmanın, mutlu yaşamak istiyor olmanın, mutlu yaşamanın insanın içini burkan bir vicdan azabına dönüştüğü bir ülkede,
Bir yaşamı her yanımız kamyon, her yanımız toz toprak çamur, her yanımız inşaat gürültü ve patırtısı ile dopdolu geçirdik.
Bir yaşamı her yanımız savaşlar, her yanımız terör, her yanımız ölümler her yanımız sakatlarla geçirdik.
Bir yaşamı her yanımız rüşvet alıp verenlerle, her yanımız devleti soyanlarla iç içe yaşayarak geçirdik.
Bir yaşamı her an değişen, değiştikçe çağın daha da gerisine düşen anayasalarla geçirdik.
Bir yaşamı hukuku ve adaleti hiçe sayarak geçirdik.
Bir yaşamı doğayı katlederek geçirdik.
Bir yaşamı hayvanlara eziyet ederek, onları öldürerek geçirdik.
Bir yaşamı kültürel mirasları çalmakla kaçırmakla, kırıp döküp yok etmekle geçirdik.
Bir yaşamı yaşama hayat veren sanatı hiçe sayarak geçirdik.
Bir yaşamı çarpuk çurpuk, gençleri eritip bitiren yok eden eğitim sistemleri ile geçirdik.
Bir yaşamı geçmişin ne kadar doğru olduğunu bilemediğimiz kahramanlık öykülerini efsanelere dönüştürerek geçirdik.
Bir yaşamı kadınları yok sayarak, döverek, ezerek, eziyetler çektirerek geçirdik.
Bir yaşamı çocukları işçi köleler, çocuk gelinler yaparak ederek geçirdik.
Bir yaşamı yalanla dolanla koltuk sevdası peşinde koşan siyasetçiler ile geçirdik.
Bir yaşamı kaçak mal satın almayı maharet diye anlatarak geçirdik.
Bir yaşamı düşüncelerini beğenmediklerimizi işkencelerle cezalandırarak, ruhlarını olmadı kendilerini öldürerek geçirdik.
Bir yaşamı kayda değer hiçbir keşfi, icadı, bilimsel başarısı olmayan, dünyaya zırnık faydası olmamış bir milleti sabah akşam övmekle geçirdik.
Bir yaşamı bilim insanlarını süründürerek geçirdik.
Bir yaşamı trafik kurallarını öğrenemeden, trafik kurallarına uymayı beceremeden, trafik kurallarına uymamayı övünme nedeni haline getirmekle geçirdik.
Bir yaşamı dünyayı salladık diyerek her gün bir başka spor dalında yaşanan hezimetlerle geçirdik.
Bir yaşamı vergi kaçırmayı hak zannederek geçirdik.
Bir yaşamı her yönde her yerde sansürlerle geçirdik.
Bir yaşamı özgürlüklerimizi yok sayan yasaklarla geçirdik.
Bir yaşamı bir şey olmaz abi diye diye geçirdik.
Bir yaşamı çöpümüzü sokaklara, yol kenarlarına, arsalara ata ata geçirdik.
Bir yaşamı her yere tükürerek, sümkürerek geçirdik.
Bir yaşamı dünyanın en temiz hatta en tertemiziyiz diye höykürürken yıkanmadan koka koka geçirdik.
Bir yaşamı hangi oranda hangimiz hangi derece daha aptalız diye tartışarak geçirdik.
Bir yaşamı sosyal ve ekonomik dengesizliklerle, zig zaglarla geçirdik.
Bir yaşamı demokrasiyi hiçe sayan ihtilallerle, muhtıralarla, tehditlerle geçirdik.
Bir yaşamı her yere kaçak kuçak imarı olmayan, mühendislik esaslarına aykırı binaları hemde devlete ait arazilere dikerek geçirdik.
Bir yaşamı kaçak elektrik kullanmayı cinlik zannederek geçirdik.
Bir yaşamı rant adına hem şehir hemde köy yaşamını cehenneme çevirerek geçirdik.
Bir yaşamı evrensel insan ve doğa ve yaşam haklarını delik deşik ederek geçirdik.
Bir yaşamı hesapsız kitapsız tüketip, sonrada borçlar içinde kıvranarak geçirdik.
Bir yaşamı kitap okumadan, tiyatroya sergilere gitmeden geçirdik.
Bir yaşamı oraya buraya zevksizlik abideleri yapılar dikerek geçirdik.
Bir yaşamı özür dilemeden, teşekkür etmeden, günaydın demeden geçirdik.
Bir yaşamı dünyaya fason üretim yaparken, uçan kuşa borçlanıp, borçla geçinip sonrada ekonomimizin çok güçlü olduğunu iddia ederek geçirdik.
Bir yaşamı her geçen gün daha da gerileyerek geçirdik.
Bir yaşamı ahlakı iki bacak arasında arayarak, ahlakın iki bacak arasında olduğunu zannederek geçirdik.
Bir yaşamı yalanla dolanla, oturduğun yerden para kazanmaya çalışarak geçirdik.
Bir yaşamı dinden, manevi inançlardan soğutularak geçirdik.
Say say bitmiyor, say say bitmiyor. Kısaca,
Bir yaşamı hep birlikte yaşadığımız bu topraklara, bu toprakları paylaştığımız insanlara sevgisiz ve saygısız geçirdik.
Şimdi bunları tek tek okuyunca ve yazmadığımız amma say say bitmeyecekler beynimizde sıralandıkça, fark ediyor ve ister istemez soruyor insan kendi kendine,
Biz nasıl bir milletiz ki,
Bir yaşamı,
Bir ömrü,
Aslında böyle bir millet olmadığımızı inkar ede ede,
Kendimizle yüzleşmekten kaça kaça,
Amma,
Aslında,
Öyle bir millet olduğumuzu fark etmek için mi geçirdik biz?
Murat Denizel
Mutlu olmanın, mutlu yaşamak istiyor olmanın, mutlu yaşamanın insanın içini burkan bir vicdan azabına dönüştüğü bir ülkede,
Bir yaşamı her yanımız kamyon, her yanımız toz toprak çamur, her yanımız inşaat gürültü ve patırtısı ile dopdolu geçirdik.
Bir yaşamı her yanımız savaşlar, her yanımız terör, her yanımız ölümler her yanımız sakatlarla geçirdik.
Bir yaşamı her yanımız rüşvet alıp verenlerle, her yanımız devleti soyanlarla iç içe yaşayarak geçirdik.
Bir yaşamı her an değişen, değiştikçe çağın daha da gerisine düşen anayasalarla geçirdik.
Bir yaşamı hukuku ve adaleti hiçe sayarak geçirdik.
Bir yaşamı doğayı katlederek geçirdik.
Bir yaşamı hayvanlara eziyet ederek, onları öldürerek geçirdik.
Bir yaşamı kültürel mirasları çalmakla kaçırmakla, kırıp döküp yok etmekle geçirdik.
Bir yaşamı yaşama hayat veren sanatı hiçe sayarak geçirdik.
Bir yaşamı çarpuk çurpuk, gençleri eritip bitiren yok eden eğitim sistemleri ile geçirdik.
Bir yaşamı geçmişin ne kadar doğru olduğunu bilemediğimiz kahramanlık öykülerini efsanelere dönüştürerek geçirdik.
Bir yaşamı kadınları yok sayarak, döverek, ezerek, eziyetler çektirerek geçirdik.
Bir yaşamı çocukları işçi köleler, çocuk gelinler yaparak ederek geçirdik.
Bir yaşamı yalanla dolanla koltuk sevdası peşinde koşan siyasetçiler ile geçirdik.
Bir yaşamı kaçak mal satın almayı maharet diye anlatarak geçirdik.
Bir yaşamı düşüncelerini beğenmediklerimizi işkencelerle cezalandırarak, ruhlarını olmadı kendilerini öldürerek geçirdik.
Bir yaşamı kayda değer hiçbir keşfi, icadı, bilimsel başarısı olmayan, dünyaya zırnık faydası olmamış bir milleti sabah akşam övmekle geçirdik.
Bir yaşamı bilim insanlarını süründürerek geçirdik.
Bir yaşamı trafik kurallarını öğrenemeden, trafik kurallarına uymayı beceremeden, trafik kurallarına uymamayı övünme nedeni haline getirmekle geçirdik.
Bir yaşamı dünyayı salladık diyerek her gün bir başka spor dalında yaşanan hezimetlerle geçirdik.
Bir yaşamı vergi kaçırmayı hak zannederek geçirdik.
Bir yaşamı her yönde her yerde sansürlerle geçirdik.
Bir yaşamı özgürlüklerimizi yok sayan yasaklarla geçirdik.
Bir yaşamı bir şey olmaz abi diye diye geçirdik.
Bir yaşamı çöpümüzü sokaklara, yol kenarlarına, arsalara ata ata geçirdik.
Bir yaşamı her yere tükürerek, sümkürerek geçirdik.
Bir yaşamı dünyanın en temiz hatta en tertemiziyiz diye höykürürken yıkanmadan koka koka geçirdik.
Bir yaşamı hangi oranda hangimiz hangi derece daha aptalız diye tartışarak geçirdik.
Bir yaşamı sosyal ve ekonomik dengesizliklerle, zig zaglarla geçirdik.
Bir yaşamı demokrasiyi hiçe sayan ihtilallerle, muhtıralarla, tehditlerle geçirdik.
Bir yaşamı her yere kaçak kuçak imarı olmayan, mühendislik esaslarına aykırı binaları hemde devlete ait arazilere dikerek geçirdik.
Bir yaşamı kaçak elektrik kullanmayı cinlik zannederek geçirdik.
Bir yaşamı rant adına hem şehir hemde köy yaşamını cehenneme çevirerek geçirdik.
Bir yaşamı evrensel insan ve doğa ve yaşam haklarını delik deşik ederek geçirdik.
Bir yaşamı hesapsız kitapsız tüketip, sonrada borçlar içinde kıvranarak geçirdik.
Bir yaşamı kitap okumadan, tiyatroya sergilere gitmeden geçirdik.
Bir yaşamı oraya buraya zevksizlik abideleri yapılar dikerek geçirdik.
Bir yaşamı özür dilemeden, teşekkür etmeden, günaydın demeden geçirdik.
Bir yaşamı dünyaya fason üretim yaparken, uçan kuşa borçlanıp, borçla geçinip sonrada ekonomimizin çok güçlü olduğunu iddia ederek geçirdik.
Bir yaşamı her geçen gün daha da gerileyerek geçirdik.
Bir yaşamı ahlakı iki bacak arasında arayarak, ahlakın iki bacak arasında olduğunu zannederek geçirdik.
Bir yaşamı yalanla dolanla, oturduğun yerden para kazanmaya çalışarak geçirdik.
Bir yaşamı dinden, manevi inançlardan soğutularak geçirdik.
Say say bitmiyor, say say bitmiyor. Kısaca,
Bir yaşamı hep birlikte yaşadığımız bu topraklara, bu toprakları paylaştığımız insanlara sevgisiz ve saygısız geçirdik.
Şimdi bunları tek tek okuyunca ve yazmadığımız amma say say bitmeyecekler beynimizde sıralandıkça, fark ediyor ve ister istemez soruyor insan kendi kendine,
Biz nasıl bir milletiz ki,
Bir yaşamı,
Bir ömrü,
Aslında böyle bir millet olmadığımızı inkar ede ede,
Kendimizle yüzleşmekten kaça kaça,
Amma,
Aslında,
Öyle bir millet olduğumuzu fark etmek için mi geçirdik biz?
Murat Denizel
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder