26 Haziran 2019 Çarşamba

DÜMBÜK

Değişimin ya gelişerek içinde yaşarsın, sahnede olursun ya da gelişemeyip seyirci kalıp sıkıla sıkıla seyredersin sahnede olan biteni.
Ekolojik değişim doğanın olmazsa olmasıdır,
Ve doğanın kendini bir sonraya ulaştırabilme çabasıdır. Yani her bir canlı türünün kendi içlerinde ve çevreleri ile olan ilişkilerini hayatta kalabilmek yenilemesidir, yenilenmesidir.
İnsan,
Doğanın bir parçasıdır, doğanın kendisidir. Toplumlarsa insanların ta kendisidir.
İnsanlığın ve yani toplumun ekolojik değişimini çakamayan,
Çaktıktan sonra duruma göre pozisyon alamayan,
Aldığı pozisyonu önce kendi, sonra çevresi ve o günün doğruları ile uyumlu kılamayan,
Ebeveynler,
Yöneticiler,
Siyasiler,
Yani yönetmek zorunda olan veya yönetmeyi tercih edenler,
Çağın dışına iterler kendi kendilerini.
Yani yaşamın dışına sürüklenirler,
Kendilerinin aslında ne kadar haklı olduğunu bir sonraki kuşakların anlayamayacağı bir dil ve üslupla mırıldanırken.
Doğa,
Bildiğinin, alıştığının üstüne koya koya varlığını sürdürdü milyarlarca yıl.
Doğa inanmaz çünkü. Doğa, sadece yaşar ve doğa sadece o anın gerçekleri üstüne yapılandırır hayat mücadelesini.
İnsan evladıysa doğadan farklı ‘inanır’.
Dine inanır.
İnsana inanır.
Teknolojiye inanır.
Düşüncelerine inanır. Ota boka ne bulursa inanır. İnanmak dürtüsünün esiridir çünkü.
Ve inançlarına, inandıklarına saplanıp kalır genelde.
İnançlarınıza saplanıp kaldığınız müddetçe,
Her an, her saniye, her dakika değişen yaşamın dışına itersiniz kendinizi.
Sizin gibi inandıkları uğruna gerekirse ölmeyi dahi göze alanlar kulüplerinden birinin çatısı altına sığınır, hep beraber ‘aslında’ ne kadar haklı olduğunuzu birbirinize anlata anlata tamamlarsınız hayatınızı.
Yaşamın değişimiyse gelir geçer yanınızdan.
Yaşamın değişimi,
Ebeveynlerin,
Yöneticilerin,
Siyasilerin,
Yanından gelip geçmekte bizim ülkede.
İnat,
İnsanı ve insanlığı hep felaketlere sürüklemiştir.
İnat edenlerle omuz omuza olup yaşamın içinde eriyip gitmek mi tercihiniz hiç bitmeyen ‘ama’larınız ve ‘keşke’lerinizle,
Yoksa,
Değişip,
Değişirken gelişip cıvıldamak mı istiyorsunuz yeni insanlarla yani o anı yaşayan yeni hayatla.
Karar sizin.
Benim kararım çok net.
İnatlaşmıyorum,
Ve sımsıkı sarılmıyorum,
Belki de artık köhneleşmiş ve hükmünü ve görevlerini ve fonksiyonlarını yani kısaca raf ömrünü tamamlamış inançlarım ve düşüncelerime.
Özgürlük,
Önce düşüncelerde,
Önce inançlarda.
Çaresizim,
İp ucu istiyorum ve de arıyorum derseniz,
İp uçlarınızsa,
Sanatta,
Sanatçılarda.
Mucitlerde, icat edenlerde, bilim insanlarında.
Yani hayal kurabilenlerde.
Onlar değişimin gerçek öncüleri çünkü.
Murat Denizel

Hiç yorum yok: