Kadın makyajsızken
güzel. Alıştırıyor kadınlar erkekleri rengarenk yüzlere önce. Hatların
netleştiği veya hatları yok eden veya tam tersi ortaya çıkaran yüzleriyse silince
sonra, erkekler şaşırıyorlar çok. Kim bu diye. Ki illaki siliniyor o makyajlar
bir gün hayatın içinde hayatın bir yerinde. Ve de gerçek yüzümüz çıkıyor
ortaya. Herkesin içinde.
Yüzlerini renklendirilmiş
kadınlarla ilk tanıştığında,
Kim bilir nasıl
biridir aslında görüntü itibariyle diye erkeklerinde kafaları karışıyor ister
istemez. Ki bu kafa karışıklığı gittikçe daha da artıyor tıbbın estetik alemi her
geçen gün daha da geliştikçe.
Memeleri
şişirmek kaldırmak falan iyiymiş meğersem zamanında. Kıymetini bilememişiz. Görüyorsun
zaten ne gibi müdahalelere maruz kalmış, çok belli. Ya seversin ya sevmezsin
tercih senin.
Makyajla
botoks işiyse erkekleri fena getiriyorlar keleğe.
Yahu kadına
merhaba deyip yaşını öğrendiğinde diyorsun ki içinden, hey maşallah yaşlar
gelmiş kırk beşlere ellilere falan amma bak kadın çakılmış kalmış en fazla otuz
beşlerde.
Sonra,
Kadın
gözünün önünde çökmeye başlıyor yavaş yavaş. Ay be ay neredeyse. Bak şu
patronun işine kadın durdu durdu çakıldı kaldı otuz beşlerde,
Duraklama
döneminin sonu da bize kısmet oldu zahir diyorsun.
Amma ne çökme.
Her sabah bir başka heyecan. Ana anaa falan derken,
Tak,
Bir gün
tekrar karşılaşıyorsun ki,
Otuz beş
hallerine geri dönmüş. Amma tek kaş havada biraz mesela. Veya dudağın bir
kenarı seğiriyor gibi sanki, hafif havada yamukçasına.
Bu tabii ki
amatörler kadınların halleri. Amatör kadınlar yani ilk seferlerde botokstan
hemen sonra heyecanla buluşurlar birileriyle.
Profesyonel
olanlarsa en az üç dört gün pek görünmezler ortalıkta.
İki
nedenden;
Birincisi
yayılsın sıvı içeride ki dengeye gelsin suratın şekli şemali yeniden diye,
İkincisi ara
vereceksin bir zaman ki,
Botoks
evveli son halin biraz silinsin hafızalardan.
Eskiden
kadınlar sitem ederlerdi hiç fark etmiyorsun bendeki değişikliği diye,
Ya saçlar
boyanmış ya da kestirilmiş olurdu o zamanlar sadece. Heriflerde kadına selam
canım diye geçerlerdi önlerinden değişikliği fark edemeden.
Haklı
olurlardı bence kadınlar. Siyah saçın sarılaşmasını fark etmeyen koca tanırım
ben.
Yok artık
demeyin boşuna, biz demiştik zaten o günlerde yok artığı layıkıyla.
Amma,
Kadınlarda
bazen azarlardı hani yani. Uçlarını aldırırlar kırıkları falan belki dip boya,
sonra akşama, amma fark etmedin yani değişikliği sitemleri. Nasıl gerilirsin
anlatamam. Kıvrım kıvrım kıvranırsın neyi fark etmedim ben diye. Hala.
Oje rengi. En
fenalarından biriydi. Adamın içini
kurutur.
Nasıl?
Beğendin mi?
Neyi neyi
neyi diye beyin tam kapasite tarar karşında ki kadını amma ne fayda.
A aa bak bu
ojelerim yeni.
Eski
neydikine?
Ve de botoks
öldürücü darbeyi vurdu erkekler alemine. Hem de ne vurmak.
Hiç fark
etmedin diyorlar mesela bazıları. Bazılarıysa fark etmemen gerektiği üstünde
yoğunlaşıyorlar.
Fark edince,
Fark ettim
mi diyeceksin yoksa fark etmemiş gibi mi davranmalısın bu durum o kadının o
günlerde ki ruh haline bağlı tabii ki de.
Hem iç hem
dış sıkı gözlemci olmak zorunda erkekler. Pür dikkatinden hem de.
Duruma göre.
Bu sefer
kesinlikle fark etmişsindir. Amma fark etmemiş taklidi yapıyorsundur kendince.
Fark ettiğini fark edersen olmayacak yine diye.
Benim kuşak
kadınların bir kısmının yüzleri gençleşiyorlar yaşları ilerledikçe.
Görüntüleri gençleştikçe
iyi hissediyorlar kendilerini mutlaka.
Rekabet desen,
daha genç kadınlarla, hayır diyorlar.
Kendimizi böyle
daha iyi hissediyoruz diyorlar.
Amma,
Yaşlar ilerledikçe
ve kadının görüntüsü gençleştikçe bu duruma prim veren erkeklerin sadece,
Görüntülere fiziki
özelliklere kapılan erkekler olduklarını fark etmiyorlar da.
Başlayan ilişkiler
de bitiyor bir zaman sonra haliyle. Daha genç görüntüsü olan bir başka kadın
nedeniyle.
Kaşla gözle
memeyle kalçayla beğenilerini şekillendiren erkekleri,
Kadınlar,
Kaşla gözle
memeyle kalçayla etkiledikçe.
İç güzelliktir
önemli olan dış güzellik geçicidir lafının doğruluğunu keşfetme şansını da
bulamıyor erkekler bu nedenle.
Pat, karşı
tez geliyor bu sefer.
Amma erkekler
dış güzelliklere çok önem veriyorlar diye.
Doğru.
Amma bu
bakış açısının doğru olması bu bakış açısının ilişkinin keyfinde sevgide doğru
olduğu anlamına da gelmiyor amma. Ve de,
Kadınlar,
Güzelliklerine
daha da güzellikler katmaya çalışırken, kendi iç dünyalarının güzelliklerinin
daha da saklanmasına neden oldukça.
Mutlu mesut
çiftlere bakıyorum çevremde uzun uzun yıllardır keyifle sürdürülen ilişkilerin
kahramanlarına da,
Neredeyse tamamı
konu dış güzellikse kalabalığın içinde hiç de fark edilemeyecek insanlar.
Düz. Rahat. Net.
Kendi gibiler.
Yaşları
belli. Yaşanmışlıkları çok belli.
Ne kadarlarsa
o kadarlar.
Ne kadar
olduklarına tavlanmışlar zaten uzun yıllardır.
Ne kadar
olduklarını sevmişler. Ne kadar olduklarına bağlanmışlar.
Kafalar gönüller
ruhlar haldır haldır çalışıyorlar daha da güzelleşmek için.
Amma bedenlerle
ilgilenen yok gibi.
Dış güzelliklerin
yaşlandığını bile farkında değiller. Ha bir içe yapılıyor yatırımlar. Dış güzellikleri
yaşlandıkça içleri kaynıyorlar birbirlerine.
Akıllarla. Gönüllerle.
Sarılıp yattığında
başın göğsünde içine dolan hissin güzelliğine tavlanmışlar uzun yıllardır
sadece.
Sarkmış
memeleri yumuşamış kalçaları büyümüş göbekleri kellikleri beyazlanmış saçlarıysa
farkında bile değiller sevgilerinde.
Sarılıp sevgiyle
yattığında gözlerin mutlulukla kapandığında içini görürsün sadece.
İçinde ki
sevgiyle doğan ışığı sadece.
Ne çizgileri
görürsün ne de yaşlanmış bedenleri.
Elleri hissedersin
mesela. Severken içini yumuşatan içini mest eden sadece.
En önemlisi
huzuru hissedersin içini tıka basa dolduran.
Tüm fiziki
özellikler yok olup giderler içini dolduran duygu sellerinin arasında bir
yerlerinde.
Çok seviyorum
çok beğeniyorum yaşını insanların.
Erkeği kadını.
Hele yaşlar
ellilerin ortalarına geldiklerinde.
Öykülerini seyrediyorum
yaşlanan bedenlerinde yüzlerinde onların.
Üstleri rengarenk
makyajlarla kapanmamış, içleri sıvılarla doldurularak şişirilmemiş,
Kendi kadar
kendi gibi öykülerine tav oluyorum insanların.
Gözlerine mesela.
Hiçbir zaman
yaşlanmayan her geçen sene yaşananlarla daha da güzelleşen gözlere.
Kenarlarında
ki kaz ayağı çizgilere işlenmiş öykülerle güzelliklerle çerçevelenmeye devam
eden gözlere mesela.
Dış
dünyamızı şekillendirirken içlerimize sıra gelmiyor bir türlü kendimizi ifade
edebilmemiz adına.
İçimizdeki
güzelliklerin önlerine perdeler çekiyor makyajlar botokslar estetikler her
anlamda.
Maddeye bağımlı
kılıyorlar bizleri.
Gözlerin gördüklerine.
Gözlerse maddeye
şekle şemale takıldıkça,
Sıra gözlerin
kendilerini görmeye gelemiyor bir türlü.
Ki,
O gözler
kapandığında bir gün aklımızda kalanlarsa ne memeler ne kalçalar be boy ne pos
ne göbekler ne parayla gelenler gidenler,
Ne de
maddeyle yaşantımıza girenler çıkanlar.
O gözler
kapandığında bir tek o gözlere olan özlem kalıyor içimizde.
Özlemlerse sevdiğimizi
yitirdiğimizde ne eve ne arabaya ne dik duran memelere ne beyazlaşmamış
saçlara.
Sevmişsek eğer.
Güzel sevmişsek
eğer.
Varınızı yoğunuzu
sevginizi güzelleştirmeye adayın derim. Önce kendime sonrada sizlere.
Aldatmayın kendinizi.
Kadınlarla erkekler
nasıl olduysa oldu artık birleştiler bir yerde.
Aldatıyorlar
ikisi de.
Erkekler kadınları
başka kadınlarla aldatıyorlar.
Kadınlarsa,
Erkekleri yine
kadınlarla aldatıyorlar.
Kadınların erkekleri
aldattıkları kadınlarsa,
Kendileri.
Sonra,
Hani nerede
sevgi?
İçimizde.
İçimizi dışımıza
çıkaracağımıza,
İçimizi dışımıza
gömüyoruz ha bire.
İster tek
başına,
İster kalabalıklar
içinde,
Sevgi dolu içiniz
kadar güzel bir,
Pazar olsun
hepinize.
1 yorum:
Ben 46 yaşındayım ve aynen sizin gibi düşünüyorum, Murat Bey. Genetik olarak cildi sağlam bir aileden geliyorum. İnsanlar yaşımı sorduğunda "daha küçük söyle, zaten hiç göstermiyorsun" diyenlere neremle güleceğimi hep şaşırıyorum. Oldum olası ne makyaj merakım vardır ne de aklını kendisiyle bozmuş bir kadınım. Oje deseniz midemi kaldırıyor neredeyse. Çok yakın erkek arkadaşlarımdan hep şu serzenişi duyuyorum: "Kadının güzelliğine büyüleniyorsun, sonra ilk birlikte uyuduğunuzda sabah gözünü açıp yanında uyanan kadını tanıyamıyorsun, sanki o güzellik gitmiş, yerine alakasız birisi gelmiş. Ne iyi, sen hiç böyle sürpriz yaşatmamışsındır hayatındaki erkeğe. Bıktık ya, ne çoklar bu tip kadınlar!" Yani erkekler tahminimizden daha çok olduğu gibi görünen karşı cins istiyor. Bir kadının sabah daha yataktan kalkar kalmaz makyaj yapabilmesine hp hayretler içerisinde bakıyorum zaten. Kardeşim, hiç mi mahmure olmazsın sen sabahın kör saatinde? Aynaya baktığında gördüğün zata bu kadar mı katlanamıyorsun? Bi rahat bırak kendini ya. Bir gün de bakkala rujunu sürmeden gidiver, bak bakalım dünyanın sonu geliyormuymuş!
Yorum Gönder